bölüm 1

3 0 0
                                    

emre :  annem hasta bende bunun sayesinde arkadaşlarımla konuştum geç saatlere kadar yavaş bir şekilde uykum gelmeye başladı artık veda edip kapatmalıyım  

emre bilgisayarını kapatmadan önce  bilgisayarına bir elektronik posta geldi 

ELMALI TURTA

MALZEMELER :

1,5 su bardağı un ,2 küçük çay bardağı toz şeker ,125 gr. donmuş margarin 

vb.   ....

emre : bu ne benimle alay mı geçiyorlar bu nasıl bir saçmalık  en sevdiğim tatlıyı göndermişler bir de kesin benimle alay edenlerden biridir neyse 

bilgisayarını kapatan emre kafasını yastığına koyduğunda babası ile olan güzel anıları canlandı gözünde  ve acı içinde uykuya daldı 

ertesi sabah

emre'nin annesi ona bağırıyordu kalkması gerektiğini söylüyordu emre her sabah aynı şekilde kalkıp sadece ucubelerin bulunduğu okula gitmek istemiyordu bu onun için bir eziyete dönüşmüştü   o gittikten sonra her şey değişmişti ....

 emre:  sabah sabah okula gitmekten nefret ediyorum 

yatağından hışımla kalkan emre söylene söylene banyoya girdi ve elini yüzünü yıkadı aynaya baktığında maltı kızarık gözlerine baktı aynada  masmavi iki okyanusa bakıyordu sanki gözlerinin içi hala bir umutla doluydu fakat emre artık umudunu yitirmişti ne hayata ne kendine karşı bir umudu kalmıştı emrenin bıkkın bir şekilde yıkadı yüzünü saçının dğınık olmasını önemsemeden odasının yolunu  yeniden tuttu  emre babasını kaybettikten sonra kendine zaraar vermişti hep saçını kafasına göre kesti kendisini etraf da bulunan herkeze kapadı ve sadece yatmak ister bir hale gelmişti emre artık kendini  '' kötü görünmekten zevk alan çocuk'' olarak tanımlıyordu  emre .

emre çok oyalandığı için kahvaltıya vakit kalmamıştı  annesi sevim hanım onun bu haline çok üzülüyordu hemen emreye bir sandviç hazırladı ve çantasına koydu  emre o sırada ayakkabısını giyiyordu annesi çantasını emreye verdi ve  öpmek için uzandı fakat emre annesine iğrenircesine baktı ve aşağı indi   sevil hanım onun bu kimseyi tanımaz tavırlarına çok üzülüyordu ve artık emrenin onu kendi annesi olarak sanmadığına inanmaya başlamıştı   kapıyı kapattı ve gözündeki yaşları salıverdi eski ailesini çok özlüyordu ...

servis gelmişti ve korna çalıyordu emre sallana sallana araca bindi 

servis şoförü beyazıt  

evladım kaç kez söylememiz gerekiyor artık geç kalma 

emre onu sallamdan en arkada onun için ayrılan kırık koltuğa yürümeye başladı kendisine edilen hakaretler bir yana atılan kağıt parçaları vardı herkes ona deli gözüyle bakıyordu herkeza bir günaydın dedikten sonra atılan kağıtları toplayıp  teşekkür etmek için eğildi o sırada kafasında aşağı bir su döküldü ve servis hareket edince kayıp yere düştü herkes ona gülerken beyazıt ona üzülerek bakıyordu emre yerden kalkıp kırık koltuğuna oturup kulağına kulaklığını geçirdi ardından son sese müzik açtı  

servis bir kilometre sonra bir öğrenciyi daha alacaktı çocuk kapıdaydı kapı açıldı ve çocuk binerken hafif bir sola yatma oldu   öğrenciler dalga geçmeye başladı  

öğrenci 1 :   eyüp hadi daha fazla tutamıyoruz servisi 

öğrenci 2 : evet eyüp hızlı ol  

eyüp onlara kötü bir şekilde bakarken bir yandan hepsine bir şeyler mırıldanıyordu 

beyazıt : hadi bin eyüp sen onlara bakma 

eyüp üzgün ve sinirli bir şekilde emrenin yanındaki kırık koltuğa oturdu eyüp diğerlerine yaptığı serzenişlerle  daha tatlı gözüküyordu emre eyübün bu haline güldü  sonra çantasındakisandviçi çıkarıp ona verdi emrenin okula geç kalması umrunda değildi  fakat servisteki diğerleri emre yüzünden okula geç kaldıklarını düşünüyordu servisten koşarak inen çocuklar emreye sitem ederek sıralarına koştular okulun müdürü inanç öğüt her sabah konuşma yapıyordu emre bunu boş buluyordu  müdür bugün ilk defa farklı birşey yaptı ve yeni bir öğretmenin geldiğini duyurdu  öğretmenin branşı rehberlikti  öğretmen herkese merhaba çocuklar dedi ve öğrenciler içeri girmeye başladı 

 emre : harika  ders fen yıllar önce emekli olması gereken bir teyzenin oturup bize ders vermesi komik geliyor eyüp de bir yandan tıkınıyor 

insanın başınndan geçen olayların hepsi bir tecrübedir bu yüzden  mualla yeni emrenin fen öğretmeni çocukların olaylar yaşayarak tecrübe kazanmasını istiyor  ve kendi anılarını anlatıyordu özelliklede yurt dışı anılarını anlatırken çok heyecanlanıyordu 

''...sonunda st. morizt bölgesine varmıştık çocuklar rehberin o zaman söylediğine göre orası isviçrenin en önemli kayak merkezlerinin bulunduğu yermiş orada otele yerleşip konakladık ertesi gün erkenden kalktık ve doğanın tadını çıkarmaya koyulduk arkadaşlarımla bir süre birlikte kaydıktan sonra onlardan ayrıldım bembeyaz karın ve gözü kör eden tipinin yüzünden parkurun dışına çıkmıştım bir oraya gittim bir buraya  kadar korkmuştumki neredeyse bayılacaktım sonra bir yerde durdumve derin bir nefes alıp verdim ve sakinleşmeye çalıştım 

sonra son derece bir dikkatle doğayı izlemeye başladım ağaçların yüzüne  baktığımda karlı olan kısmının kuzey olduğunu anladım ve o yöne doğru yürüdüm fakat siz eğer bir yerde kaybolursanız sakın yerinizden kımıldamayın bu altın kuralı ancak yaşadıktan sonra öğrendim insanlar yaşam ile ölüm arasındaki sınırları,hayat yolculuklarında verdikleri küçük kararlarla çiziyorlar 

emre bu sözü duyduktan sonra gözleri bir parıltıyla doldu gözlerinden resmen  su taneleri akmak üzereydi  hemen öğretmenden izin aldı ve sınıftan dışarı çıktı artık göz yaşlarını dışarı saldı gözlerine sel gibi akın eden göz yaşları artık onu rahatsız etmiyordu o sırada okula yeni gelen rehber hocası yani gözde öğretmen koridorda dolaşıyordu gözde öğretmen değişik bir saç kesimi olan bu oğlana bakınca gözlerinde hayattan bıkmışlık ve umutsuzluk bir yığın olduğu görülebiliyordu emre gözde öğretmenin önündenden hızlı bir şekilde geçerek hemen tuvalete gitti ve kendini kabine kapatıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı 

emre : neden hep böyle şeyler benim başıma geliyor  hık babamı kaybettiğim yetmiyormuş gibi hık sürekli zorbalığa uğruyorum kimse beni sevmiyor ben kendimi sevmiyorum artık yaşamaktan bıktım yeter lütfen yeter artık 

emre bir beş dakika daha ağladıktan sonra gözlerinde bir çöküklükle beraber koridorda yürüyordu gözde öğretmen ona hey çocuk diye seslendi ve emre ona baktığında kadının içi ürperdi 

emre bir beş dakika daha ağladıktan sonra gözlerinde bir çöküklükle beraber koridorda yürüyordu gözde öğretmen ona hey çocuk diye seslendi ve emre ona baktığında kadının içi ürperdi 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

emre ona 2 saniye baktıktan sonra burnu kanamaya başladı ve yavaşça bilinci kapanıyordu emrenin gördüğü son şey yere düşerken gözde hoocanın ona koşmasıydı 


evet bölüm bittti  

ilk öncelikle deprem zedelerimizin hepsine geçmiş olsun 

iyi akşamlar 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 08, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KUM SAATİ  (BENİM VERSİYONUM)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin