1, The Boy Who İs Afraid Of The Sea.

201 18 13
                                    


Bölümü okurken bu şarkıyı dinlemenizi tavsiye ederim.

Stephen Sanchez - Until I Found You.

29-01-1833.

Küçük köyün soğuk günlerinden biriydi. Aylardan kış olduğu için kar ve tipi köyü tamamen ele geçirerek yaşamı zor hale getiriyordu. Kar o kadar şiddetliydi ki sadece bir haftada köye giden tüm yollar tamamen kapanmıştı. Bu yüzden ne yardım, ne de birileri çıkıp girebiliyordu bu küçücük yere.

Köyde yemek bulmak veya bir şeyler satmak artık zor duruma gelmişti. Köy halkı bu durumun 1 ay daha devam etmesi durumdan oldukça korkuyordu. Bu yüzden köyün büyükleri bir karar vararak, koca denizi aştıktan sonra en yakın köyden biraz yemek istemeye gitmeye karar vermişlerdi. Ancak bazıları da bu duruma karşı çıkmıştı.

Bu soğuk ve şiddetli günlerde deniz her zamankinden daha fazla sinirli olurdu. Herkes o gemi harekete geçtikten sonra batacağı iyi biliyordu. Üstelik karşıya geçseler dahi diğer köyde erzak olup olmadığını, olsa bile onlara verip verilmeyeceği bilinmiyordu. Tüm bu bilinmemezlik ise herkesin en çok korktuğu ama en fazla da kabul ettiği durumu ortaya çıkartıyordu.

Köyün gençleri o gemiye binecek, kızgın denizi iki kez aşacak ve köye erzak getirecekti. Buna henüz yeni çocuklarını kucaklarına almış iki gençte dahildi.

" Min Ji, burada kalarak ona sahip çıkmalısın. Ben tek gideceğim. Eğer seni sorarsalarda gelmek istemediğini söyleyeceğim. " Genç baba, birkaç kıyafeti çantasına aceleyle doldururken konuştu.

Kucağında yeni doğmuş bebeği ile yanında duran genç anne başını olumsuz anlamda salladı ve ağlayan çocuğunun sırtını ovalamaya devam etti.

" Min Jokn, onlar benim gelmediğini görürse burada bize rahat vermezler. Sen gittikten sonra bizi hain sayacaklar. "

Genç baba bunun doğru olduğunu biliyordu. Onu ' hain ', çocuğunu da 'Hain'in meyvesi ' olarak adlandıracaklardı. Tüm hayatları böyle devam edecekti. Ama kimsesi olmayan bu küçük yavrucağa kim bakacaktı? Aileleri elbette ona bakmayı redderdi. Sonuçta herkesten habersiz bir şekilde evlenerek büyüklerinin sözlerini dinlememiş ve onları yok saymışlardı.

Min Joon işini bıraktı ve eşine dönüp elini yanağına götürdü. Güzel Min Ji, eşinin yanağındaki elinin içine bir öpücük bıraktı ve gözlerini kapatarak eşinin sıcaklığını hissetmeye çalıştı. Birlikte çok şey atlatmışlardı. Bu zamana gelmek için çok fazla geçmişi yoketmişlerdi.

Min Ji gözlerini açtı ve masmavi, sakin bir deniz gibi gözlerini Min Ji dikti. Aydınlanmak üzere olan havanın ve dışarıda yağan karın eşliğinde bu an, ikisinin de birbirlerine ne kadar bağlı ve aşık olduğunu gösteriyordu. Min Joon mecburen kabul ettiğini belli eden bir nefes verdi. Bu karar kendilerinin yanı sıra küçük bebekleri içindi.

Ve nihayet sabah olunca Min Joon ve Min Ji, henüz aylık olan bebeklerini gizlice gemiye sokarak o gemiye bindiler. Erzak bulmak için binilen bedenler son kez saat 09.14'de görüldü.

Ve aradan 3 ay sonra geminin parçalanmış bedenleri, kızgın denizin onları içine yuttuğunu belli eden bir şekilde karaya vurdu. O zamandan sonra köy bir daha eskisi gibi olmadı.

Olamadı.

*******

01-06-1855.

" Hey, küçük sersem buraya gel hemen! " diye bağırdı kızgın bir ses köyün içinde. Sokaklar alışveriş yapmakla meşgul olan köylülerle dolu iken genç bir oğlan alışveriş yapan insanların arasından bir yılan gibi sıyrılarak peşindeki adamdan kurtulmaya çalışıyordu.

𝙾𝚌𝚎𝚊𝚗 | 𝙲𝚑𝚊𝚗𝚌𝚑𝚊𝚗𝚐Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin