Chapter One: Düğün
Ellerimi kafamın biraz yukarısında hızlıca birleştirip geri ayırdım. Avuç içlerimden çıkan alkış sesiyle oturma odasına girdim.
"Herkes uyansın. Bugün dünyanın en güzel günü!" diye bağırdım geceden kalma olmama rağmen neşeli çıkan sesimle. Birkaç homurdanma sesi geldi ilk önce. Sonra Ali yattığı yerde kıpırdandı. Ben tabii ki onların uyuyor olmasını umursamadan oldukça sesli bir şekilde etraftaki çöpleri topluyordum. "Bugün büyük temizlik var!" Bilerek orta sehpanın üzerindeki bira şişelerini birbirlerine çarparak çöp poşetine dolduruyordum. Hala hiçbirisi uyanmak için bir şey yapmamıştı. E o zaman ben yapmaya devam edecektim. Hızlıca bilgisayardan son seste eski bir Türkçe pop şarkısı açtım. Şarkıya bir yandan eşlik ediyordum.
"Leyla yeter artık sus!" diye bağırdı Lal. Keyifle güldüm ve devam ettim. O sırada Ali yine homurdandı ve yüzünü bana çevirdi. Ona kocaman bir gülücük yolladım.
"Hadi uyanın bebeklerim." dedim sevgi dolu sesimle. Ali güldü. Lal ise isyan eden bir çığlıkla yorganı üstünden attı.
"Ya amına koyacağım sabah sabah ne temizliği bu?" dedi Lal sinirle. Ona cevap verirken koyu renk perdeleri sonuna kadar açıp tutuldukları yerden çıkardım. "Bahar temizliği." dedim gülerek. Ali yüzüne gelen ışıkla üstüne çekti yorganı.
"Ben buraya annemden kaçmak için geliyorum sen bana annemi hiç aratmıyorsun amına koyayım."
"Hadi hadi uyanın. Saat 9 oldu. Temizlik bitmeden kimse bu evden çıkamaz. Valla Sedoş size kızar bana değil." dedim ellerimi yukarı kaldırarak.
Ali'nin çocuk gibi sızlanışları devam ederken salondan çıktım. "Ben gelene kadar yataklarınızı toplayın!" diye bağırdım. Odama geçtim. Koridordan geçerken mutfaktaki masada sigara içen Deniz'e göz kırpmıştım. Aslında burası Lal ile benim odamdı. Ama dün gece kutsal cumartesi olduğu için Ali ve Deniz bizde kalmışlardı. Biz de onları tek bırakmamak için oturma odasındaydık tüm gece. Deniz daha gece yeni başlamışken uyuyakalmıştı. Artık yapacak bir şeyimizin kalmadığı boş boş oturduğumuz zamanlar geldiğinde de Lal uyuyakalmıştı Ali'nin dizleri üstünde. Onlar zaten anca sığardı bu odaya. Ben de odamızda yatmıştım. Evde en son uyuyan kişi olarak.
Onları uyandırmadan önce tüm evi toplamıştım. Yalnızca onların yattığı oda kalmıştı. Sabah erkenden bana yardım etmeleri için onları uyandırmadığıma dua etmelilerdi.
Elektrik süpürgesini alıp tüm evi temizledim. Bilerek Ali'nin ayaklarının olduğu yerleri süpürürken Ali ayakları havada bana kızıyordu. Ben de keyifle kıkırdıyordum.
O sırada Lal ve Deniz bizim kutsal pazar kahvaltımızı hazırlıyorlardı.
Bizim çoğu şeyimiz kutsaldı. Bir ritüel haline gelmiş etkinliklerimiz vardı. Her pazar temizlik günüydü. Her cumartesi içme günüydü. Birimizin evinde toplanıp gece sonuna kadar içiyorduk. Her alışverişe çıktığımızda evimize yeni bir eşya almak da iki senedir ritüel olan bir davranıştı.
Ali'nin genellikle pazar temizliğinden kaçmak için bize geldiğini biliyordum. Bu nedenle her pazar günü temizlik yaparken onu çıldırtıyordum. O da bu kadere boyun eğmek zorunda kalıyordu. Ve her pazar aynı şeyin tekrarlandığını bile bile annesinden kaçıp benimle temizlik yapmaya geliyordu. Ama her zaman diyordu ki 'Seninle temizlik yapmayı annemle yapmaya yeğlerim. Çünkü annem bir şeyi yanlış yaptığımda kafama terlik geçiriyor, ama zaten sen de birçok şeyi yanlış yaptığın için burada bu sorun olmuyor.' Bu sözleri her defasında benim sinirimi bozsa da bir şey demiyordum. Bence gayet doğru bir şekilde temizlik yapıyordum.