"Söylesene Jimin, içeridekiler kim?"
Gergin bir şekilde, olduğu yere çökmüş Yoongi'nin ne diyeceğini bekliyor olan Jimin, tamamen beklentisi dışında duyduğu cümle ile suratını asıp elini bileğinden çekti ve rol yapmayı da kesti.
Her ne kadar, dışarıdan bakıldığında aptalın teki gibi görünüyor olsa da özünde zeki biriydi. Kimseye söyleyememiş ve hareketleriyle de herkese işin dalgasında olduğunu düşünürmüş olsa da biraz çıkmazda sayılırdı.
Yoongi'ye olan hisleri konusunda.
Bundan yaklaşık iki hafta önce, onca yıldır aynı okulda okuyor olmalarına rağmen ilk defa gördüğü Min Yoongi'nin peşine ilk başta sahiden biraz eğlenmek için takılmıştı.
Tuvalete kadar takip edip ona kendince oyunlar kurduğu Min Yoongi, o gün bilinenin aksine çok daha fazla şey yaşamıştı. Örneğin, herkesin sandığı üzere, Yoongi yan tuvaletten peçete istediği sırada, peçete istediği gibi alttan değil, üstten verilmişti. Aynı anda peçeteyle birlikte kafası da kabinin üzerinden uzanan ve göz kırparak "Oo, pek göremiyorum ama malafat da sağlammış." diyen Jimin ile birlikte.
Jimin sahiden bulaşacak adam arıyordu o sıra. Kaostan beslenen ruhu biraz bela istiyordu ve şanslı kişi Yoongi çıkmıştı. Sadece ona bulaşıp rahatsız etmek ve lise hayatında unutamayacağı bir son dönem yaşatıp veda etmek istiyordu. Sanılanın aksine ondan hoşlandığı filan da yoktu.
Ama beklediğinin aksine Yoongi, klozetin üstünden ona bakarken istediği tepkilerin hiçbirini vermemişti. Yüzü ne utançtan ne de sinirden kızarmıştı, hala süt gibi bembeyazdı ve biraz bıkmış gibi suratına bakıyordu. Aynı anda ona uzattığı bok yeşili zarfın içindeki aşk mektubu(!)nu da alıp okumuş ve gözlerine bakarak pantolonunu çekip dışarı çıkmıştı.
Hemen arkasından yan kabinden çıkan Jimin, onu ellerini yıkayıp kurularken şok içinde seyrettiğini hatırlıyordu.
Sonrasında, Yoongi'nin yanına gelip suratına bir süre boş boş baktığını ve daha sonra da beklenmedik bir şekilde elleriyle yanaklarını kavradığını...
Jimin, tam o saniye şoktan hareket edemediğini ve nedenini anlayamadığı bir şekilde titrediğini hatırladı. Yoongi, yanaklarını kavrayıp ciddiyet dolu ifadesiyle yüzüne bakarak "Sadece çıkma teklif etsen kabul ederdim." dediğinde ise ona asıl niyetinin farklı olduğunu söyleyeceği yerde, kendine niyetinin çoktan değiştiğini anlatmaya çalıştığını da öyle.
Daha sonra, bir süreliğine hemen tuvaletin yanında bulunan temizlik deposuna girip aldığı bir rulo tuvalet kağıdını ağzına sokarken yanaklarını hafifçe tokatlayıp "Bir daha yapma." diyerek giden Yoongi, Jimin'in hissettiklerini değiştiremedi.
O günden sonra, Min Yoongi'den beklenmedik bir şekilde hoşlanmaya başlamış olan Jimin ise ilk defa yaşadığı ciddi hislerden korkup ondan kaçmaya başlamıştı.
Şimdi ise mecburiyetten yüz yüzelerdi ve iki hafta önceki o olaydan bu yana, onunla özel olarak ilgilenmese bile her karşılaştıklarında eğlenen suratıyla yüzüne bakıyor olan Yoongi yine aynı şeyi yapıyordu.
Suratına bakıp bilmiş bilmiş gülüyordu.
"Kim kim?"
Jimin, bileğini burkmasıyla ilgili rol yapmayı kesmiş olsa da belli mevzu hakkında rol yapmayı kesmedi. Hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi kalkan kaşlarıyla soğukkanlılığını korumaya çalışırken dudak büzdü. Sahiden olayın özünü bilmiyordu nihayetinde. Yoongi'ye anlatacak hiçbir şeyi yoktu ki!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
double trouble | taekook
أدب الهواةKim Taehyung ve Jeon Jungkook birbirlerinden nefret eden iki liseliydi. Ve ikiz kardeşleri sevgiliydi. texting | düzyazı