Akşam oldu, ama ben gitmek istemiyorum ya. Hayır Shiyoon için değil. Gerçekten Kris için. Ama burada da kalamazdım. Kris'in yanına gittim. Ceketimi ve telefonumu aldım:
_Ben gidiyorum. Sonra görüşürüz.
_Nereye?!
_Evimeeeee.
_Saçmalama Chanyeol. Burada kalacaksın.
_Ah hayır olmaz.
_Neden?
_Dostum senin karın var.
_Evet var.
_Ben buradayken rahatsız..........
_Aish saçmalama.
_Neden ki? Daha beni tanımıyor bile. Hem belki o istemiyor.
_Böyle birşey söylemedi. Çok konuşuyorsun hadi otur artık, dedi ve kolumdan tutup yanına çekti. Sonra yanımıza Shiyoon geldi. Kris Shiyoon'a döndü:
_Chanyeol bizimle kalacak. Senin için sorun olmaz değil mi?
_Ah.......S-Sorun değil, demesiyle gülümsedim. Sonra bize baktı:
_Ben yemeği hazırlayayım o zaman, dedi ve mutfağa geçti. Kris'e döndüm:
_Ona yardım edebilir miyim?
_Tabiki de, demesiyle koşarak mutfağa gittim. Hazırlamaya başlamıştı bile. Sebzeleri doğruyordu. Yavaşça yaklaştım yanına:
_Yardım edebilir miyim, dedim. Ama o cevap vermedi. Bir daha tekrarlardım. Ama işine öyle bir dalmış ki, beni duymuyordu bile. Woorin de böyleydi. Bir ise başlayınca beni zor duyardı. Yavaşça yaklaştım ve omzunu dürttüm. Korktu galiba birden sıçradı ve küçük bir çığlık attı. O sırada elini kesmişti. Korkuyla elini tuttum ve musluğun önüne getirdim. Suyu açtım ve altına soktum. Kanı temizledikten sonra suyun altından çektim elini. Elime peçete alıp parmağına sardım. Sonra yüzüne baktım. Elim hâlâ elini tutuyordu. Gözlerinin içine baktım. O da gözlerimin içine bakıyordu. Kalbim hızlanmıştı. Yerinden çıkacak gibiydi şu an. Utanarak başını önüne eğdi. Elimdeki elini yavaşça bıraktım:
_İyi misin?
_E-Evet.
_Canın yanıyor mu?
_Hayır.
_Ben seni korkuttuğum için özür dilerim. Sadece yardım etmek için gelmiştim.
_Sorun değil. Dalgınlığıma geldi.......Yardım edebilirsin.
_Peki, ne yapmam gerekiyor?
_Sebzeleri doğramaya devam et. Bende diğerlerini hazırlayayım.
_Tamam, dedim ve sebzeleri doğramaya başladım. O da başka şeylerle ilgileniyordu. Sürekli onu izliyordum. Arada bir göz göze geliyorduk. Ama hemen gözlerini kaçırıyordu. Sonunda işimiz bitti. Kris'i çağırmaya giitim:
_Yemek hazır, hadi gel.
_Tamam, dedi ve televizyonu kapatıp geldi. Birlikte masaya oturduk. Yemeği yemeye başladık. Kimchi yapmıştı. Yemeye başladım. Woow, çok güzel olmuş bu. Woorin'de böyle yapardı. Yani tatları aynı. Yine göz göze geldik:
_Eline sağlık, çok güzel olmuş.
_Teşekkür ederim. Afiyet olsun, dedi utanarak. Daima utanıyordu. Ama bu haliyle çok tatlı oluyordu. Kris gerçekten çok şanslı.