Sabah oldu. Yavaşça gözlerimi açtım. Aissh! Omuzlarım çok ağrıyor. Shiyoon'u merdivenlerden inerken gördüm. Kucağında da Soyeon vardı. Yanlarına gidip Soyeon'u kucağıma istedim. Yavaşça verdi. Omuzlarım hâla ağrıyordu. Yüzümü buruşturarak Soyeon'u sevmeye başladım. Soyeon karşıma oturdu:
_Bir sorun mu var?
_Omuzlarım ağrıyor.....Dün kanepede yattım ya.
_Masaj yapmamı ister misin?
_Hı?
_Yani......Omuzlarının ağrısını geçirmek için.
_Ha o-olur, dememle yavaşça arkama geçti. Elleriyle omuzlarıma masaj yapmaya başladı. O kadar yumuşaktı ki elleri.....Çok nazikti. Gerçekten ağrısı geçmişti. Sonra Shiyoon konuşmaya başladı:
_Geçiyor mu?
_Ah biraz daha iyiyim galiba, dedim. Biraz daha mesaj yapmaya devam etti. Sonra tekrar konuştu:
_Yeter mi bu kadar?
_E-Evet, dedim. Yavaşça ellerini çekti ve tekrar karşıma oturdu. Soyeon mızmızlanmaya başladı. Shiyoon'a uzalttım. Soyeon'u omzuna yatırıp sırtını sıvazladı. Artık Soyeon ağlamıyordu. Şu anda ikisi de o kadar tatlıydı ki. Daha fazla ona bakmaya dayanamadım ve kalktım:
_B-Ben Kris'i uyandırmaya çıkıyorum.
_Peki, dedi Shiyoon ve yukarı kata çıktım. Kris'in odasına vardım. Hâlâ uyuyordu. Baş ucuna oturdum. Başımı önüme eğdim ve kendi kendime konuşmaya başladım:
_Dostum.....Sanırım karına âşık oldum....Ben çok özür dilerim. Biliyorum bu çok.....Çok kötü birşey.....Ama elimde değil. Karın ilk aşkıma çok benziyor. Yüzü, giyinişi ya da hareketleri hiç benzemiyor olabilir. Ama yemekleri, gülüşü, sesi Woorin'le aynı. Nasıl bu kadar benziyor anlayamıyorum ama.......Ama ona âşık oldum Kris.....Lütfen beni affet, dedim. Sonra yüzümü Kris'e döndüm. Kahretsin Kris'in gözleri açıktı. Ne olur duymamış olsun....Lütfen. Kris ağzını açtı ve konuşmaya başladı:
_Ciddi misin Chanyeol?