1.Bölüm: Giriş

81 14 39
                                    

Yanlız olmak bazı insanların kendi tercihidir, bazıları ise buna mahkum edilir. Peki yanlızlığa mahkum edilmiş birini hiç anlamaya çalıştınız mı? 'Yanlızlığın en kötüsü, anlamayanlar arasında kalmaktır.' demiş Mevlâna. Belki de artık bir şeyleri anlamanın vakti gelmiştir.

🖤🗡️

Her sabah olduğu gibi önce kalktım ve kahvemi yapmak için mutfağa doğru ilerledim. Çünkü yüzümü bile yıkamadan sabah yaptığım ilk iş kahve içmek oluyordu genelde. Mutfakta kahvemi yaparken odamdan gelen telefonumun zil sesiyle irkildim.

Beni kimse aramazdı bu saatte!

Annem ve babam arardı birkaç kere gün içinde fakat burada saat şuan 07:30'tu. Türkiye de ise 06:30'tu.

Kahve makinamın düğmesine basıp durdurduğumda tedirgin bakışlarla odama gidip hâlâ çalmakta olan telefonumu aldım. Stella öğretmen arıyordu. Telefonu açıp kulağıma götürürken tekrardan mutfağa doğru ilerledim.

"Efendim hocam." dedim İtalyanca. "Alina, tezini ne zaman teslim edecektin?" dedi aksanlı İtalyancasıyla. Nefes nefese kalmıştı. Yine derse geç kalmıştı büyük ihtimalle.

Kahve makinamın düğmesine tekrar basarken, "2 hafta sonra hocam." dedim, bıkkın bir sesle. Şu iki hafta bitse de tezimi verip rahatlasam artık! "Onu yarın teslim edebilir misin canım." dedi hâlâ nefes nefeseydi.

Ne! Hayır günün çabuk geçmesinden kastım bu değildi!

"Ne? İmkansız." dedim sitemle çünkü imkansızdı. "Senin için hani imkansız diye bir şey yoktu, çok düşük ihtimal vardı? O tezi yarın istiyorum Alina." dedi ve suratıma kapattı.

Bu akademisyenlerde ki ego kimsede yok!

Ben yarına kadar o tezi nasıl bitirebilirim ki? Üstelik tezin henüz yarısını bile bitirmemişken.

Endişeyle kahvemi yudumlarken odama girdim ve bir taraftan kitaplarımı topluyor bir taraftan da kahvemi yudumluyordum. Zaten alarmım çalmayıp beni yarı yolda bırakmıştı, bari 2. derse yetişeyim. Çantama bütün kitaplarımı koyduktan sonra gardolabımı karıştırmaya başladım. Her zaman ki gibi gri bir eşortman üstü siyah bir switi alıp üstüme geçirdim.

Çünkü süslenip püslensem de Verona'nın kışında dışarıya montsuz çıkamayacaktım.

Üniversiteyi İtalya'da kazanmak için aylarımı harcadım fakat böyle bir soğukla karşılaşacağımı tahmin bile edememiştim.

2 veya 3 hafta sonra havalar ısınmaya başlayacaktı fakat hava hâlâ yumuşamış değildi. Keşke bi' sihirli deynek dokundurup istediğim hava durumunu ayarlayabilseydim.

Benim vizyonsuzluk seviyesine ne demeli peki?

Sihirli deynekle bir sürü şey yapabilecekken hava durumunu değiştirmek istemem tamamen benim vizyonsuzluğum.

Bardağımın dibinde kalan kahvemi kafama diktim. Çantamı alıp kapının önüne koyduğumda ise montumu giydim. Berem ve eldivenim masamın üzerinde kaldığından oflayarak odama girdim ve onlarıda taktıktan sonra tekrar çantamı omzuma atıp kapıyı açtım. Ayakkabılarımı hızlıca giyindim ve dışarıya çıktım.

Yanlızlığın EsaretiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin