3. Bölüm: Yaşayabildiğin kadarsın

24 7 6
                                    

"Gayret et, davet et, hayret et, affet, tevbe et, sakın ihanet etme." demiş Hacı Bektaş Veli. Keşke sen de bu söze uysaydın...

🖤🗡️

2 saat boyunca aralıksız spor yapmanın verdiği yorgunluğu alıp götürmüştü sıcak su. Ama sadece bedenimi değil beynimi de sıcak suyla yıkamama ihtiyacım vardı. Banyodan saçımda havluyla çıkıp havluyu bir kenara attığım gibi kendimi de yatağa attım. Düşünmeye ihtiyacım vardı. Ama düşünecek bir şey var mıydı muamma. Oflayıp yastığa kafamı gömdüğümde yavaşça kapı tıklatıldı. Kapımı kitlediğim için derin bir nefes alarak kalktım ve kapıya yöneldim. Kapıyı açtığımda karşımda Tanju duruyordu.

"Aren seni bekliyor. Kahvaltıya." dedi yüzümü görünce değişen yüz ifadesi içerisinde.

"Tamam." dedim sadece fakat sesim o kadar zayıf çıkmıştı ki kendimden nefret ettim. Kapıyı Tanju'nun suratına kapatıp tekrar içeri geçtim. Üstüme bir hırka alırken aynı zamandada aynaya baktım. Berbat görünüyordum. Gözlerim çökmüştü resmen! Ellerimle gözlerimi ovalayıp odadan çıktım. Aren salondaki koltukta oturmuş televizyon izliyordu. Beni gördüğünde o da Tanju gibi yüz ifadesi değişti.

"Neyin var senin? İki spor yaptın diye hasta mı oldun?" Alaylı bir soruydu ama yüzünden hiç alay etmek için sormadığı aşikârdı.

"Yok spor yapmaktan değil o uykusuzluk üzerine spor yapmaktan." Dedim sitemkâr tavrımla. O da üstüne bir şey demeden mutfağa yöneldi. Kendimi koltuğa attığım gibi gözüm televizyona takıldı. İnternet üzerinden film açmıştı fakat film bitmek üzereydi. Filmin 'Mumya Firarda.' olduğunu görünce ise kahkaha atmamak için elimle ağzımı kapattım. Aren masanın üzerine kahvaltıyı koyarken beni o halde görünce sinirlendi. Sanırım onun kahvaltı hazırladığını gördüğüm için gülüyorum sandı. Arkasını dönüp tekrar mutfağa gittiğinde arkasından seslendim.

"Sana gülmüyorum filme gülüyorum."

"Biliyorum."

"Niye sinirlendin o zaman." Geri geldi.

"Gülmene değil bu halde olmana sinirlendim."

İfadesiz gözlerinde ilk defa bir derinlik hissettim. Öyle derin bakmaya başladı ki bi' anda, oluşan delikte kaybolup gidebilirdim. Aynı zamanda da çok şirin gözüküyordu. Hayatımda hiç bu kadar şirin bir katil görmemiştim. Ben hayatımda katil görmemiştim?

"Bu halde olmam neden umrunda ki, sen getirdin beni bu hale. Kim dedi sana beni kaçır koru diye. Öldürselerdi. Gerçi daha kimin öldüreceğini de bilmiyorum ya. Komik katilden beni bir katil kaçırıyor." Masaya koca bir yumruk atmasıyla irkildim. Üstüme doğru eğilip işaret parmağını bana doğru doğrulttu.

"Masum insanlar ölmesin diye katil olan birine karşı fazla büyük konuşuyorsun küçük hanım. Kendine gel, sözlerine dikkat et yoksa hiç iyi olmayacak senin için."

Sustum.

Sustu.

Bu sessizliği ise içeri giren Tanju bozdu.

"Abi çikolata var mı?-" Bizi öyle görünce ses tonu yavaşça kısılarak kayboldu.

"Gelmedim sayın." dedi gözleri irileşmiş şekilde ve arkasını dönüp geldiği gibi gitti.

"Gereksiz." dedi Aren tekrardan mutfağa yönelerek.

Bence de gereksizdi ama Tanju değil, senin bu tavırların!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 28, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yanlızlığın EsaretiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin