3. Bölüm | doğum günü |

21 2 0
                                    

Artık öksürmeye bile mecalim kalmamıştı. Doktorum endişeli bir ses ile konuştu. "Tae! Kendini bırakma! Sana bir şey olmasına izin verme! Bırakma kendini! Annen için Tae annen için!"

Annem için... annem...

"Yapabilirsin hadi. Sana bir şey olmasına izin veremem! Lütfen kendini bırakma! Annen için... Jimin için..."
Nefes alış verişlerim yavaşlamıştı.

"Jeon için tae... Jeon için..." doktorun fısıldadığı şey gözlerim kapanmadan önce duyduğum son cümleydi.

*
Gözlerimi açtığımda göz kapaklarımın sızısıyla gözlerimi kırpıştırdım.

"Uyandı! Doktoru çağır uyandı!"

Bu ses Jimin'e ait olmalıydı. Sesleri çok boğuk duyuyordum. Biri elime dokundu. Gözümü zar zor açtım. Doktor sanırım nabzımı kontrol ediyordu. Kalem gibi olan feneri gözüme tuttu ve hemşireye bir şeyler söyledi. Yüzümde hissettiğim şeyin oksijen tüpü olduğunu idrak ettikten sonra doktora baktım.

"Nasıl hissediyorsun Tae?" Elimle yüzüme takılı olan bana hava veren şeyi çeneme doğru indirdim.

"İyiyim, ama çok bulanık görüyorum." "Verdiğimiz ilaçlardan dolayı normal. Göğsünde batma, ya da nefes daralması, mide bulantısı, baş dönmesi var mı?" söylediği şeylerden hiçbiri yoktu. Hayır anlamında kafamı salladım.

"Sadece halsiz hissediyorum. Ne oldu bana?" cidden ne olmuştu bana? Neden buradalardı? Jimin neden buradaydı? Hatırlamaya çalışıyordum.

Annem...

Hızlıca yatakta doğrulmaya çalıştım. Canım çok yanmıştı.
"Annem?! Annem nerede?! Annem iyi mi?!" doktor ve Jimin omzumun iki tarafından da tuttu. "Tae sakin ol. Annen de burada. Çok iyi. Sadece seni böyle görmesini istemezsin diye dışarıda bekletiyorum. Yanında Yoongi var. Merak etme."
Jimin'in söylediklerinden sonra biraz da ola rahatladım. Annemi görmeye ihtiyacım vardı. "Annem... Annemi görmek istiyorum..."
Jimin doktora baktı. Doktor onaylar gibi kafasını sallayınca Jimin dışarı çıktı. Yoongi ve annemle içeri girdi. Çıkıp girmesi kısa sürdü. Annemi görünce son yaşadığım şeyleri hatırladım. Kabustu, berbat bir kabustu. Annem yanıma geldi. Yüzüme baktı baktı ve baktı. Gözleri dolmuştu. Sarıldı. Sımsıkı sarıldı. Serum takılı olmayan kolumla ben de sarıldım ve sırtını okşadım. Gözümden damlayan yaşı tutamamıştım. Annem bedenini bedenimden ayırdı. Ağlıyordu.
"Oğlum, iyisin değil mi?" güçlükle gülümsedim. "İyiyiim annem, bak çok iyiyim, gülümsüyorum bak." Annem yanıma oturdu. Ellerimden tuttu ve kendini sıkarak ağlamaya başladı.

"Anne özür dilerim. Bu halimi gördüğün için, seni ağlattığım için özür dilerim."

Annem akan göz yaşlarını elinin tersi ile sildi. "Oğlum, olur mu öyle şey? Üzülme." Anneme gülümsedim. Oturur pozisyonda tekrar sarıldık. Jimin'e baktım. Çok telaşlı duruyordu. İyiyim der gibi gülümsedim. O da bana gülümsedi. Ardından Yoongi'ye baktım. Sıcak bir ifade ile gülümsedi. Ona da gülümsedim. Doktoruma baktım. Gözlerini kaçırmıştı. Garipti ama önemsemedim. Odanın içindeki sessizliği bozan doktor oldu. "O zaman hastamızı yalnız bırakalım ha? Dinlensin." Sahte bir gülümseme ile odadakilere baktı. Ben hariç. Neyi vardı bu adamın? Ardından annem konuştu. "Tabii tabii. Hadi çıkalım. Dinlensin benim yavrucağım." Yanıma geldi. Alnıma uzun bir öpücük kondurdu. "Ben gidiyorum oğlum şimdilik. Beni haberdar et tamam mı? Canım kuzum benim, canparem." Tekrardan öptü. "Sen hiç merak etme anneciğim. Çıkıp geleceğim buradan." Annem gülümsedi ve kapıya doğru gitti. Ardından yoongi bana bakarak : "Çok geçmiş olsun Tae. Senin için yapabileceğim bir şey var mı?" gülümsedim. "Çok teşekkür ederim Yoongi. Yapacağın bir şey de yok. Tekrardan teşekkür ederim."

389. Sokak  |taekook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin