Bugün sınıflarını temizleyeceklerdi, bunu her hafta bir gün yaparlardı. Birkaç kişi seçip yapmaktansa sınıfça yapmak hem daha eğlenceli hem daha hızlıydı, geç çıksalar da bunu sorun etmiyorlardı. Zaten okuldan sonra yaptıkları çok önemli şeyler yoktu.
Ymir ve Bertholdt çöpleri çıkarıyor, Annie ve Sasha ile birlikte birkaç kişi sıraları temizliyor, Armin camları siliyor ve Eren ile Jean yerleri siliyordu. Gerçi birbirleriyle uğraşıp durdukları için buna odaklanamıyorlardı.
"Sen arka tarafa gitsene, burayı ben yapacağım."
Ortak kullandıkları kovaya viledayı daldırırken konuştu Eren, Jean sırf ona inat olsun diye dediklerini kabul etmiyordu. Kendisi de viledayı temizledi ve onun yakınında bir yerleri silmeye başladı. Eren hafif somurtarak ona baktı.
"Hey, böyle uzun sürecek. Sıraların arkasını yap."
"Sana mı soracağım nereyi yapacağımı, Eren?"
Sanki Eren'le uğraşmak hoşuna gidiyormuşçasına onun sildiği yeri silmeye başladı, tartışmak istemese de siniri bozuluyordu. Onu göndermek istermişçesine viledasını kendininkiyle ittirdi.
"Başçavuşun eşeği mi osuruyor lan? Kalk gitsene şurdan."
Jean da kendi viledasını ittiriyordu onunkine doğru, sesleri biraz yükselmişti ki sınıftaki birkaç kişi daha bunu farketmişti.
"İstediğim yeri yaparım, patronluk taslama!"
"Ne patronluğu taslayacağım be?! Ne farkedecek sanki? Ha orası ha burası."
O kadar çok itişmişlerdi ki en sonunda yakınlarında olan su kovasını yere düşürdüler. Her yere yayılan suya, sonra da kızgın bir ifadeyle birbirlerine baktılar.
"
Ortalığı batırmaları yetmezmiş gibi kavgaya tutuşmuşlar, bir de üstüne öğretmenleri Levi onları bir güzel azarlamıştı. Hem kavga ettikleri, hem de adam akıllı iş yapamadıkları için. Ceza olarakta herkes gittikten sonra batırdıkları yeri temizleyip öyle çıkacaklardı. Zaten azar yedikleri için sorunsuz bir şekilde işlerini bitirmiş ve çıkmışlardı.
Bahçeye inmiş ve çıkışa doğru yürümeye başlamıştı Eren, yolda da başbaşa kalmamak için Jean arka taraftaki çıkıştan gitmişti. Ağır adımlarla ilerlerken, sarışın oğlanı görmüştü uzaktan. Boş bankların birinde oturuyordu, Eren'in çıktığını görünce ayaklanmış ve yanına ilerlemeye başlamıştı. Doğruyu söylemek gerekirse, birisinin onu bekleyeceğini tahmin etmiyordu. Mikasa son zamanlarda Annie ile çok fazla zaman geçiriyordu, Armin de arkadaşlarından biriyle gitmiştir diye düşünmüştü.
"Çok bekledin mi? Kusura bakma."
Yumuşak bir tonda konuşuyordu Eren, başkasıyla hiç konuşmadığı şekilde. Armin'in yüzünü sıcak bir gülümseme sardı, gülümsediğinde mavi gözleri kısılıyordu. Armin'in sevdiği özelliklerinden birisiydi bu.
"Sorun değil, gidelim hadi."
Okuldan ayrılıp evlerine doğru ilerlemeye başlamışlardı, nedendir bilinmez ama aralarında huzurlu bir sessizlik vardı.
"Eren, biliyorum Jeanla pek iyi anlaşamıyorsunuz ama birbirinize düşman gibi davranmayın en azından."
Armin'in cümlesinde onun adı geçince gene sinirlenmişti, eskisine kastın daha sakindi ama.
"O at suratlı sorun çıkartıp duruyor, onunla uğraştığım falan yok."
Hafifçe kıkırdadı sarışın oğlan cümlesine başlamadan önce.
"Biraz alttan al o zaman, o da sıkılıp seninle uğraşmayı bırakır en sonunda."
Eren de sırıtmıştı onun dediğine karşılık, söylediği kadar kolay olsaydı keşke. Fakat kendisi için Jean anlaması zor biriydi, ve o zamanlar hep öyle kalacağını düşünüyordu.
"Pekala, denerim o zaman."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heaven Is A Bedroom - Eremin
FanficArmin, Eren'in o güzel mavi gözleri evi gibi hissetmesini sağlıyordu.