Bir sabah uyanacaksınız yine, aynı rutininizde, sabahın en güzel ışığıyla, belki de yağmurla uyanacaksınız.
Yüreğinizde kötü bir alametle dolaşacaksınız belki, aklınızda yapamadığınız anlar kalacak sadece. Yaptıklarınız, iyilikleriniz, kötülükleriniz, bilakis siz, içinizde ne ile dolaşırsınız kim bilir?
Kahvaltıda peynirden bir kibrit kutusu kadar değil de hiç almayacaksınız, balı bol bol süreceksiniz ekmeğe. Kahveyle geçiştirmeyeceksiniz kahvaltınızı, belki ilk kez çayın tadını alacaksınız.
Mideniz aç kalacak daima. Doyamayacaksınız, doysanız da anlamayacaksınız. Guruldayan ve gıdıklanan bir karın ile en güzeli olmasa bile şık bir elbisenizle, taksiti henüz bitmemiş saatinizle yürüyeceksiniz işinize, belki son gidişinize.
Sonra yürürken, yağmur bastırınca, pişmanlık duyacaksınız şemsiyenizi almadığınızdan. Birden bastırdı diyeceksiniz sırf gururunuzun incinmemesi için.
Zorlasanız da kendinizi de inciteceksiniz; hayıflanacaksınız, pişman olacaksınız. Yapmadığınız her şeyden hayıflanıp, yaptıklarınızdan kaçacaksınız.
Sabah yediğiniz peynirin küfü çıkacak belki de. Dilinizde bir yara olacak, konuşmak zor gelecek, sükûnet en çirkin şey gelecek.
Bağırmak mı isterseniz ya da? İçinizde kalan için de, kalamayan için de bağırmak mı istersiniz? Gökyüzüne biraz daha mı bakabilmek istersiniz, öyle olursa, söz daha sever misiniz?
Gün batımını izleyecek misiniz bir şansınız daha olsa, farkına varamayıp kaçırdığınız her şeyden özür diler misiniz yeniden...
Git küçük adam, git. Yeniden, yenilen, yeni bir sen. Pişman olacağın şeylerden kaçın; bir saatini kestiremediğin hayatta, ertesi yaz tatili fırsatını kaçır yahu, ne olacak sanki?
Çok plan yapma küçük adam. Bütün planların ötesinde olağanüstü şeyler döner. Hadi artık, uyan yeniden. Bir sonrakine kadar, uyan yeniden, yenilen...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
küçük adam
Randomvar oluşuna sevinmediğin her bir şeyciğe, her şey bitince daha çok mana yüklüyorsun; haksız mıyım küçük adam? uzaklardan seviyormuş insan, çok uzaklardan bilakis daha güzel seviyormuş.