Öncelikle yazım hatası olursa affedin.
Okurken EXO-Black Pearl dinlemenizi tavsiye ederim.
Ve bir adam bana bakıyordu.
Şaşkınlıkla irkildim. Bahçede, ağacın yanında biri duruyordu ve pencereden içeriyi kolaylıkla görebilecek bir uzaklıktaydı. Ona bir şey atıp vurabileceğim kadar yakın sayılırdı. Ve kesinlikle Lissa ile az önce yaktıklarımızı görebilecek kadar da yakındı.
Gölgeler, onu o kadar iyi saklıyordu ki, boyu dışında hiçbir şey göremiyordum. Uzundu. Gerçekten uzundu. Neredeyse farkedilmeyecek kadar gizli bir biçimde durdu.
Sonra bahçenin uzak köşesindeki ağaçların gölgelerinde gözden kaybolarak geri gitti. Yanına birinin geldiğini ve karanlık ikisini birden yutmadan yan yana durduklarını gördüğüme eminim.
Onlar her kimse, Oscar tarafından da sevilmedikleri belliydi. Oscar, benim dışımda neredeyse herkesle çok iyi anlaşırdı ve sadece açıkça tehlike arz eden insanlara karşı gergin olurdu. Dışarıdaki adam , Oscar'ı tehdit edecek hiçbir şey yapmamıştı ama kedi, bir şeyler sezinlemişti ve gerginleşmesine neden olmuştu.
Bu genelde , bana karşı hissettiği bir şeydi.
İçimden buz gibi korku geçti. Neredeyse, Lissa'nın ısırığının aydınlık mutluluğunu yok etmişti. Pencereden uzaklaştım ve yerde bulduğum bir pantolonu aceleyle üzerime geçirdim. Pantolonu giyerken neredeyse düşüyordum. En sonunda giymeyi becerdiğimde, paltolarımızı ve cüzdanlarımızı kaptım. Gördüğüm ilk ayakkabıları da giyerek kapıya doğru yöneldim.
Lissa'yı alt kattaki mutfakta, buzdolabının önünde çömelmiş yiyecek ararken buldum. Ev arkadaşımızdan Jeremy, masaya oturmuş, ellerini alnına dayamış ve üzgün üzgün matematik kitabına bakıyordu. Lissa şaşkınlık içinde bana döndü.
'' Ayağa kalkmamalıydın. ''
''Gitmemiz lazım. Şimdi''
Lissa'nın gözleri açıldı. Bir an sonra olan biteni anladığından gözlerini kırptı. '' Gerçekten mi? Sen... Emin misin?''
Başımı salladım. Nasıl emin olduğumu açıklamama imkan yoktu ama emindim.
Jeremy, merakla bize baktı. ''Sorun nedir?''
Aklıma bir fikir geldi. '' Liss, arabasının anahtarlarını al '' dedim.
Jeremy, bir Liss'e bir bana bakıyordu. ''Neler oluyor?''
Lissa, istemeden olsa Jeremy'nin yanına gitti. Psişik bağımızdan, içini saran korkuyu hissedebiliyordum ama hissettiğim başka şeyler de vardı. İkimizin güvenliğini sağlamak için her şeyi yapacağıma olan inancını da hissetmiştim. her zaman olduğu gibi, böyle bir güveni boşa çıkarmayacağımı ümit ettim.
Liss gülümseyerek doğrudan Jeremy'nin gözlerine baktı. Bir an için, hala şaşkın olan Jeremy, boş boş baktı ve ruhunu ele geçiren köleliği hissettim. Gözleri alev alev parlıyordu ve hayran hayran Lisse'e bakıyordu.
''Arabanı ödünç almamız lazım. '' dedi Liss yumuşak bir sesle '' Anahtarın nerede?''
Jeremy gülümsedi. Bense ürperdim. Zorlamaya karşı yüksek bir dayanıklılığım vardı ama başka insana yönlendirildiğinde etkilerini hala hissedebiliyordum. Ve hayatım boyunca, bunu kullanmanın yanlış olduğu öğretilmişti bana. Elini cebine götüren Jeremy, büyük, kırmızı bir anahtarlığa takılı anahtarlığını çıkarıp uzattı. ''Teşekkürler'' dedi Lissa. ''Arabalarını nereye park ettin?''
''Sokağın sonuna'' dedi Jeremy hayallere dalmış bir edayla. ''Köşede. Brown'ın hemen yanında. '' dedi. Dediği yer, 4 blok ötedeydi. ''Teşekkürler'' dedi Lissa bir adım geri çekilerek. ''Biz buradan çıkar çıkmaz, ders çalışmaya devam etmeni istiyorum. Bizi bu gece gördüğünü bile unut.''