25; Güz Merhametini Kaybetmez

4.8K 319 61
                                    

İyi okumalar.

°

°

°

Kötüydü.

Sizin için ani bir giriş olmuş olabilir fakat olayların üstünden sadece bir hafta geçmiş olsa bile Taehyung için bu yedi gün yedi asır gibi gelmişti.

Ve özet olarak kendine bunu diyebiliyordu.

Kötü.

Kötüyüm, çok kötüyüm.

Saatleri bırakın, günlerdir küçücük kilerden çıkmıyor, loş denemeyecek kadar karanlık odanın içinde içmekten başka bir şey yapmıyordu.

Evet, o da üzüldüğünde içmeyi tercih ediyordu.

Eşinin aksine o sadece alkole yoğunlaşır, puro veya başka şeyler ile uğraşmazdı.

Acısında sonunda kadar gömülmek istiyordu ki öyle de yapıyordu.

Eve son üç gündür kimseyi almamıştı. Çaresizce yalnızlığını ve vicdan azabını çekiyordu. Mutsuz, duygusuz fakat bir o kadar duygusal, pişman, kızgın ve nefret doluydu.

Arkadan eşi ile zamanında mum ışığı eşliğinde dans ederek dinlediği caz müziği çalıyor ve bir göz yaşının daha akmasına sebep oluyordu.

Ağlamaktan gözleri sızlıyordu.

Hayatında bu kadar ağladığını hatırlamıyordu, babası öldüğünde bile.

Sahi babası demişken... Her şeyi babasına bağlıyordu. Suç kesinlikle onda da vardı. O kadar sinirliydi ki kendine toprağın altında yatan adamcağıza kin besliyordu.

Hiç ama hiç sevmezdi onu babası.

İtip kakar, diğer çocukları gözü önünde sever, anlam veremediği bir şekilde soğuk davranırdı ona.

Aynı annesine yaptığı gibi.

Aynı Taehyung'un Jeongguk'a yaptığı gibi.

"Tanrım... Lütfen bir kez olsun yanımda ol."

Zaten yanındaydı.

Kafayı yemek üzereydi yine de. Her bir anları, kafasının her bir yanında dolaşıyordu. Konuşmalar, kahkahalar, öpüşler, göz yaşları, anılar ve nicesi...

Şimdi ise yalnızdı.

Yapayalnız.

"Yaşamayı bile hak etmiyorsun sen Kim Taehyung."

Ve evet... Hala kendi kendine konuşuyordu.

Ah bir de... Bay Henry ile.

Jeongguk'un yüzüğünü boynuna asmıştı. Resmen sürünüyordu esmer tenli çocuk.

"Yanlış yaptım."

"Evet... Çok yanlış yaptın Taehyung."

Yine hayal görüyordu. Yine eşinin sesini duyuyordu. Fakat o burada değildi. Ne kalbi onunlaydı ne de kendisi.

En azından Taehyung öyle sanıyordu.

"Her şeyin bittiği yerdeyim."

Başını gömdüğü dizlerinden kaldırdı.

"TANRIM ARTIK AYILMAM GEREKİYOR!"

Dediklerine tezat kafasını oturduğu yerde tekrar dizlerine gömerek ağlamaya devam etti.

"Hani benim caz şarkıcımdın..."

Şarap şişesinden kaşla göz arası dolu dolu bir yudum daha aldı.

Çakırkeyifti.

Ve akşama kadar böyle giderse iyice kafayı bulacaktı.

Fakat umrunda da değildi. Ona kalsa bayılana kadar bile içerdi. Yine de arkadaşlarından azar yemeye hiç hali yoktu. Bu yüzden dozunda bırakacaktı.

Yine evet, dozunu kaçırmasına rağmen bunu düşünüyordu.

Düşünmekten deli olduğu "eşi" ise çok başkaydı.

Mutluydu.

Kafası her zamankinin aksine(!) oldukça iyidi. Arkadaşlarının zoru ile partiye gelmişti.

Fazlası ile de rahattı.

"VAY ANASINI SATAYIM! BANA HER NE VERDİYSENİZ BU HARİKA BİR ŞEY! UÇUYORUM TANRIM!"

Elindeki üçüncü içki şişesini de bitirdi.

Bir haftadır arkadaşları fazlası ile ağladığını ve huysuzlandığına karar kılıp kurtuluşunu kutlamaya karar vermişti.

En az on kişilerdi. Ve Jeongguk hepsinin samimi arkadaşları olduğunu bilmesine rağmen hiçbirini tanımıyordu bu kafa ile.

Sadece dans ediyor, içiyor, küfür ediyor ve arkadaşına kafasını bir milyon yapan şeyi kendisine verdiği için dua ediyordu.

"HİÇBİR ŞEY HATIRLAMIYORUM!!!"

Muhtemelen bunu ertesi sabah da söyleyecekti fakat umrunda değildi. Şu an hiçbir şey umrunda değildi.

Eşinin acı içinde ağladığını az çok tahmin etse de bilmeden dans ediyordu. Hoş, bilse bile geçen senelerine sayabilirdi bile.

Şaka yapıyorum, Jeongguk o kadar kalpsiz değildi.

Hala deli gibi aşıktı eşine. Damarlarında dolaşan alkolün aşkını ve merhametini götüreceğini düşünmüyordunuz değil mi?

Hala acı çekiyordu, hala pişman mıyım diye sorguluyordu ve en önemlisi:

Hala aşıktı.


°°°

Umarım beğenmişsinizdir, her şey için teşekkürler.

İyi eğlenceler.

Ve son olarak.

Lana Del Rey dinleyin :)





-Poison Ivy

Autumn | TaeggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin