Ortak salonu bu kadar boş bulabilmek oldukça şaşırtıcı. Gerçi yatma saatinin geçtiğini düşünecek olursak boş olması pek de şaşılacak bir durum değil fakat o karışıklığa alışınca insan garip geliyor işte.
Uyku tutmadığı için yine kendimi buraya attığım günlerden biri daha. Normalde Hermione ile vakit geçiririz uyuyamadığımız zamanlarda ama bu kadar yoğunluğunun arasında uyuyacak zamanı az bulurken onu uykusuz bırakmak istemedim.
Tüm arkadaşlarım günden güne daha da tehlikeye girerken geçen sene voldemort dönmüş ve Harry'nin yaşayıp yaşamayacağı bile belli değilken son günlerde hiç uyuyamıyorum ve kendimi burada buluyorum zaten. Bazılarınız fazla gereksiz evham olarak düşünebilir fakat gözünüzün önünde sürekli yakınlarınızı kaybedince otomatik olarak kafanız en kötüsüne programlanıyor.
"Somurturken tatlı olduğunu biliyorum ama yüzünde gülümsemeni görmeyi tercih ederim açıkçası."
Arkamdan duyduğum tanıdık sesle rahatlarken sesin sahibine bakmak için arkamı döndüm.
Harry James Potter.
Yüzünde her zamanki gülümsemesi ile bana doğru yürüdü, yanımda oturması için yana doğru kayarken yavaşça oturup kollarını bana sardı. Varlığının sıcaklığıyla gevşerken kafamı omzuna koydum.
"Bu saatte yatakhanede olman gerekmiyor mu?"
"Aynısını senin için de söyleyebilirim Potter."
Göğsünün hızlıca inip kalkmasından gülümsediğini anladım. Neden bilmiyorum ama onu güldüren kişi olmayı hep sevmişimdir, bu sebepten ötürü içimi bir sıcaklık kapladı.
"Tamam tamam haklısın susuyorum."
Sonraki on beş dakika boyunca ikimizden de ses çıkmadı. Birbirimizin varlığından, arkadaşlığından zevk alırken Harry arada saçlarıma öpücük konduruyor, sırtımı sıvazlıyordu. Kısa süre sonra uyuyakalacağımı tahmin ederek boyun girintisine biraz daha yerleştim.
Ardından Harry bir şey sormayı beklemiş gibi konuşmaya başladı.
"Aşağı indiğimde neye kafa yorduğunu öğrenme şansım var mı?"
Her zaman iyi olduğumdan emin olmak isterdi. Ne zaman yüzümü asık görse bunu geçirmek için elinden geleni yapardı, alaycı tavrı ve varlığıyla beni mutlu etmenin bir yolunu her zaman bulurdu.. Beni bu kadar iyi tanıyan birinin, en ufacık şeye bile canımın sıkılmasını istemeyen birinin varlığı kendimi değerli hissetmeme ve onu daha da sevmeme yol açıyordu.
"Hiç, sıradan şeyler. Derslere kafam takıldı biraz, biliyorsun S.B.D.'lerimiz yaklaşıyor. Bir de... Olacak şeyleri düşündüm biraz o kadar."
"Olacakları? Senin ve benim geleceğimizi düşündün yani öyle mi? Her anını beni düşünerek geçirmen gururumu okşadı doğrusu Y/N."
Gülümseme engel olamadım. Her zaman olduğu gibi yine beni güldürmeyi başarmıştı.
"Evet Harold, seni düşünmeden geçen tüm zamanımı vakit kaybı olarak gördüğüm için aklımdan bir an bile çıkarmamaya özen gösteriyorum seni."
Aynı alaycı ses tonu ile cevap verdiğimi duyunca gülümsediğini görmesem bile yüzünde oluşan sırıtmayı tahmin edebiliyordum. Yüzündeki gülümsemeyi görmek için kafamı kaldırdım ve beklediğim gibi utanmış ve aynı zamanda kendini beğenmiş bir sırıtma ile bana baktı. Biraz doğrulup yanaklarına bir öpücük kondurdum. Tekrar yüzüne baktığımda ise sırıtması gözle görülür şekilde genişlemişti. Başımı tekrar eski konumuna koyup rahatlarken kollarını daha sıkı sardığını hissettim.
"Bu arada S.B.D'leri dert etme, her zamanki gibi iyi iş çıkaracağına eminim."
Aslında dert ettiğim şeyin bu olmadığını, ve laf arasına sıkıştırıp kaygılarım dolayısı ile bunu araya eklediğimi gayet iyi biliyordu. Ama anlaşılan o ki kafamdaki kötü düşüncelerdense buna kafa yormamızın ve bu hoş geceyi mahvetmemenin daha doğru olacağını düşünmüştü. Haklıydı, her zaman böyle baş başa huzurlu zaman geçirecek fırsat bulamıyorduk ve bu anı bulmuşken böyle can sıkıcı konular konuşmak onu üzmekten başka bir şeye yol açmayacaktı. Ve onun üzülmesi benim bu dünyada son istediğim şey bile değil.
"Teşekkür ederim Harry... Her şey için."
İki saniye kadar duraksadıktan sonra devam ettim.
"Seni seviyorum."
Kolları beni ona daha da yaklaştırırken ve rahatlamam için imkan sunarken duraksamadan cevap verdi.
"Seni seviyorum Y/N. Seni çok seviyorum ve ne olursa olsun seni koruyacağım."
İşittiğim sözlerin güzelliği ve yanımdaki kişinin varlığıyla içimi mutluluk kapladı. Beraber olduğumuz sürece her şeyin üstesinden geleceğimizi hissettim. Kollarımı ona daha sıkı sararken uykum beni yavaş yavaş ele geçirdi. O gece başka bir şey için endişelenmeden yanımda Harry'nin verdiği huzurla kısa bir süre sonra uyuyakaldım.
İlk bölüm. (gergin bir iç çekiş) Umarım beğenmişsinizdir. Okuyan herkese teşekkür ederim<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
for harry james potter
Short Story-professor, is this all real? or is it just happening inside my head? +of course it's happening inside your head harry, but why should that mean, that it's not real? (harry james potter x reader one shot)