Kötü hissettim, neden olduğunu bilmiyorum. Yazmak istedim. Belki gider içimdeki bu tuhaf duygu.
Tek bir damla belki içine onlarca duyguyu sığdırıyor. Bazen sinir bazen hüzün bazen mutluluk... Sinir, sinirle akan göz yaşları onlar en nefret dolusu. Yüzdeki o ifade; çatılan kaşlar, sinirle büzülen dudaklar... Ardından ise nefretle bağıran bir ses, tüyler ürpertici. Nefret dolu sözler... Kalpler, bağırışlar arttıkça uzaklaşan kalpler. Kalpler, attıkça sevgiyle dolan kalpler... Şimdi ise çok uzaklar birbirlerine. Sonra ise hüzün göz yaşları; Yüzdeki çaresizlik, titreyen eller, kalp kırıklıkları... Hepsi toplanmış bir araya. En çok yürek parçalayanı budur ya.. Yıkılan hayaller, mahvolan bir kalp, zor alınan bir kaç nefes... Sanki hepsi misafirmiş gibi çekinir olmuşlar vücuttan. Nefes dolmak istemez göğüslere, haram olur yemek içmek. Kalp atmak istemez parçalar geçer göğsünü dışarı çıkmak istercesine. Sonra ise mutluluk göz yaşları, en güzeli budur. Bir anlığına unutturur her şeyi, geçmişi, bugünü, yarını, ondan sonraki günü... Düşünmezsin. Mutlulukla havalanır iki ufak et parçası yukarıya, hem ağlar hem de gülümsersin. En tuhafı da bu ya.. Sonra unutulur tüm kalp kırıkları, yıkılan hayaller belki de mutlu geçen günler bile. Sadece ilerisi için yaşar insan. Ne geçmiş için ne bugün için sadece ilerisi için mutlu olur. Belki unutulur onca hüzünle, mutluluklageçen yıllar hiç yokmuş gibi.
Gereksizdi belki ama yazmak rahatlattı hiçbir sorun yokken öyle berbat hissettim ki tuhaftı bu