3

10.2K 549 879
                                    

İkiside uzun bir sessizlikle tuvaletin içinde beklemişlerdi. Jisung son anda sessizliği bozdu.

"Ee çıkacak mıyız artık?"
"Zilin çalmasını bekliyorum."
"Sen aptal mısın?"
"?"
"Yeni gelen birine neden böyle bir şey yaparsın?"
"Sen de istekli görünüyordun."
"Pf."

Zil çalar ve ikisi de tuvaletten çıkar.

Jisung'un altı ıslak olduğu için Minho ona ceketini vermişti. Okulda sadece Minho'da o ceket vardı. Gören herkes bu sefer gerçekten de sevgili oldukları iddiasına inanmıştı ve ikisi de beraber lavabodan çıkmışlardı. Dedikodular daha çok yayılmaya başlamıştı. Jisung Minho'yu kenara çekerek,

"Bak, ceket için teşekkür ederim. Sana yarın getireceğim ama ceketi verdikten sonra mümkünse birdaha iletişim halinde bulunmayalım."

Minho aniden,
"Özür dilerim."
"Ne için?"
"Bu gün olanlar için. İntikam almak istemiştim ama sen de buna engel olmadın."
"Ahh... Boşver. Bu arada yarın yurtta kalmaya başlıyorum. Benim yanımda bulunma lütfen."
"Peki, tekrar özür dilerim."
"Hıhmm."

Bu saçma diyalog sonrası Jisung koşarak eve gidiyordu. Yolda ne yaptığını ve ne yaşadığını sorgulayıp durmuştu. Biriyle ilk defa öpüşmüştü, seks yapmıştı. Üstelik bir erkekle ama bu onun hoşuna da gitmişti. Şu zamana kadar hep kadın sevgili yapmıştı fakat hiçbirinde bugün ki olanlar kadar heyecanlanmamıştı. İçindekleri birine dökmek istiyordu ama tepkilerden ve dedikodulardan korkuyordu. Daha okulda 2. Günü bile tam doldurmamışken böyle bir olayın gerçekleşmesi onu korkutuyordu.

"Ben geldim!"
"Jisung, ben gidiyorum. Yakında uçak kalkacak. Sadece seni bekledim."
"Haa..."

Jisung'un tepkisi gerçekten şaşırmış gibi duruyordu. Dakikalar kala annesine sarıldı ve onu havalimanına kadar bırakmak istediğini söyledi ama annesi reddetti. İkisi de vedalaştıktan sonra Jisung evde tek başına kalmıştı. Bir evi tek başına geçindiremeyeceğini bildiği için yurtta kalmayı kabul etmişti. Fakat bu kararından pişmanlık duyuyordu. Yine de Jisung eşyalarını toplayıp yurda yerleşmişti. Odası 143 numaralı odaydı.
Lee Minho'nun hemen karşısındaki oda.

Jisung'un oda arkadaşı yoktu. Minho'nun karşı odasına yerleşmek isteyen hiç kimse yoktu. Son anda referans alan Seungmin vardı. Seungmin ve Jisung aynı odada kalmaya başlayacaktı. Bu haber Jisung'a oda sorumlularından gelmişti. Jisung'da buna bir şey dememişti. Sonuçta oda ona ait değildi. Sadece 2 sene orada kalacaktı.

Seungmin kapıyı tıklayıp kenardan bakarak içeri girmişti. Jisung ise yatakta uzanmış, telefonuyla ilgileniyordu.

"Girebilir miyim?"
"Aah, sen Seungminsin değil mi? Tabi tabii gir."
"Sen de Jisung olmalısın."
"Evet!"

Seungmin gerçekten sessiz bir kişiliğe sahipti. Ses tonu ise çok hoştu. Jisung onunla konuşurken gayet keyif alıyordu. Seungmin kendi halinde garip bir insandı. Ne yaptığını, nerede olduğunu hiç kimseyle paylaşan bir tip değildi. Önceki dönemlerde Minho'ya zorbalık yapan biriydi. Son zamanlarda gerçekten sakin takılıyordu ve kimseye bulaşmamaya yemin etmiş gibi görünüyordu.

"İsmin ne?"
"Han Jisung, sen?"
"Kim Seung-min."
"Memnun oldum."

Seungmin gülümsemişti. Jisung bu sakinliğe alışamamıştı ama yine bir şey demiyordu. Sadece güzel ve sakin bir sene geçirmek istiyordu.

Hepimiz Hyunjin ve Felix'in Minho ile nasıl bu kadar yakın olduğunu anlamış olmalıyız. Hj ve Lix Min ile aynı odada kalıyorlardı. 3 kişi de aynı kişiliğe sahipti. Hyunjin ve Minho daha sakinken Felix daha heyecanlı bir insandı. Hyunjin geçen sene Felix'e açılınca daha çok kaynaştılar. 1 sene boyunca asla kavga etmediler. Hafif tartışmalar oluyordu ama hepsi çözülüyordu. Bir dakika bile küs kaldıklarını hatırlamıyorum.

Minho'ya gelirsek... O Jisung'un hemen karşı odasında kaldığını öğrenince önemsemedi. Zaten yurttaki tek boş oda Jisung'un kaldığı odaydı. Nedenini de biliyorsunuz zaten. Jisung'da bir daha Minho ile iletişime geçmeyeceğini düşündüğü için çok da umursamadı. Jisung Minho'nun verdiği ceketi ona geri vermek için Minho'nun odasına gitti. Kapıyı çaldığında ise Felix açmıştı. Minho ve Hyunjin telefondan savaş oyunları oynayıp, garip sesler çıkartıyorlardı.

"Minho'nun ceketini verecektim."

Dediğimde Minho beni sesimden tanıyarak kapıya baktı. Telefonu yatağa bırakıp kapıya geldi. Felix'e sen git dermişcesine bakış attı. Felix'te içeri girip, kapıyı kapattı. Jisung'un odasının kapısı açıktı. Minho oraya uzunca baktı ve içeride kitap okuyan Seungmin'i gördü.

"Bu piçle mi kalıyorsun?"
"Ne piçi? O gayet iyi birisi. Senin gibi yeni gelen kişileri sikme gayretinde bulunmuyor."
"Şunu söyleyip durma. Sen de bana yapmamamı söylemedin ve hoşuna gittiğini söyledin."
"Yapma deseydim yapmayacaktın sanki."
"Tabii ki yapmayacaktım. İyi misin?"

Seungmin bizi görüp yanımıza gelmişti.

"Jisungie, telefonumu gördün mü?"
"Görmedim."

Jisung çok tatlı bir ses ile "görmedim." Demişti. Minho ve Seungmin kavgalı olduğu için Minho buna gerçekten sinirlenmişti. Yanlış bir şey yaptığını düşünmüyordu. Neden Jisung Minho ile aegyo yaparak konuşmuyordu? Minho aniden öne çıkarak,

"Gider misin?"
"Gidemem."

Seungmin hiç bozuntuya vermiyordu. Bu onun zevkine gidiyordu. Minho kavga etmek istemiyordu. Çünkü kavga ederse yurttan atılabilirdi. Bu yüzden Jisung'un elinden tutup kendi odasına sokmuştu. İçeridekiler ne oluyor anlamında bakıyorlardı.

"Ne yapıyorsun?!"
Diye yükseldi Jisung.

"Seungmin ile konuşmanı istemiyorum."
"Sevgilim falan mısın? Seni ne kadar ilgilendirir. Hadi sevgiliyiz diyelim, yine de seni ilgilendirmez."
"Jisung istemiyorum dedim!"

Dediğinde Jisung elini hızlı bir şekilde geri çekmişti. Jisung işaret parmağı ile Minho'nun göğüsüne bastırarak ona vuruyordu,

"Seni il-gi-len-dir-mez."

Minho Jisung'u kendine çekip iyi eliyle belinden tutmuştu. Jisung ise iki elini de Minho'nun omzuna koymuştu. İkisi de kızarmış görünüyordu. Hyunjin ve Felix kenardan bakıp birşeyler fısıldaşıp, gülüşüyorlardı.
Minho sakin bir ses tonu kullanarak,

"Seungmin gibi bir piçle takılmanı istemiyorum. Son kez söylüyorum birdaha da söylemem."

Minho ellerini serbest bırakmıştı. Jisung ise geriye doğru gidip duvara çarpmıştı.

"Giderken kapıyı kapat."

Hyunjin Minho'ya vurup onunla eğleniyordu. Felix ise onlara gülüyordu. Bu durum hoşlarına gitmiş gibi duruyordu.

Jisung kapıyı sinirli olduğu belli olsun diye sert bir şekilde kapatıp gitmişti.
Jisung odasına girdiğinde derin nefesler alıp boş kanepeye oturmuştu. Seungmin'de hiçbir şey olmamış gibi kitabını okumaya devam ediyordu.

"Rahatsız mı ettim?"
"Ha, hayır rahatsız ettiğin yok. Özür dilerim az önce olanlar için."
"Sorun değil. Ergenlik hormonları olan birisi işte."
"Evet evet haklısın."

Dedikten sonra Jisung yaşadığı utançla kafasını yastığa gömüp dakikalarca öyle beklemişti. Seungmin kitabı masaya bırakıp,

"Öleceksin."
Demişti. Jisung kafasını kaldırıp Seungmin'e bakmıştı. Sonra da bıkkınlık nefesleri almaya başlamıştı. Bu sefer önüne dönüp tavanı izliyordu. Seungmin bu haline gülüyordu. Seungmin ayağa kalkıp eliyle Jisung'u dürtüyordu. Aniden içeri Minho girmişti. Özür dilemek için gelmiş gibi görünüyordu. Karşılaştığı görüntü ile daha çok gerilmişti.

"Rahatsız etmeyeyim."

Demişti sert bir ses tonu ile daha sonra da odadan çıkmıştı.

Euphoria / Minsung SmutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin