14

699 73 71
                                    

minho, hızla yürüdüğü yolda az sonra olacaklar ya da olma ihtimali olan şeyler için heyecanlı hissediyordu. jisung'un demek istediklerini, flört sıfatının yetersiz kalışının ne demek olduğunu biliyordu, anlıyordu. bu yüzden bir anda yükselmiş ve kendini jisung'un evlerinin yakınındaki parka giderken bulmuştu.

evden bir anda çıktığı için yanına ceketini almamıştı ve havanın soğukluğuyla hızlı yürümesi birleştiğinde, gerçekten üşüdüğünü hissediyordu.

jisung'a dediği gibi neredeyse on beş dakikada bahsettikleri parka vardı ve jisung hariç kimsenin olmadığı, tek bir sokak lambası ile aydınlatılan park alanına doğru ilerledi.

jisung, sokak lambasının yanındaki bankta oturmuş, dirseklerini bacağına dayayıp yanaklarını avuç içlerine hapsetmiş bir şekilde minho'yu bekliyordu. o da aldığı mesajla hızla evden fırlamıştı ve yaklaşık on dakikadir parkta minho'yu bekliyordu.

duyduğu adım sesleriyle kafasını kaldırdı ve birkaç adım uzakta olan minho'yu gördü.

minho, parmaklarıyla oynuyordu ve açık kahverengi olan saçlarına çarpan sokak lambasının ışığı, saçlarındaki telleri parıldatıyordu.

jisung banktan kalktı, onun kalkmasıyla minho birkaç adım attı ve tam sokak lambasının ışığı altında birbirlerinin önüne geldiler.

"sözünü tutacak mısın?"

jisung'un yüzünde sırıtmayla sorduğu soruya dudakları üstüne kapanan dudaklarla cevap aldı. öpüşmüyorlardı, sadece dudakları birbirine değiyordu ama minho kalp krizi geçirebileceğini düşünüyordu o an.

jisung bir elini minho'nun beline sardı ve iyice kendine çekti uzun bedeni. saniyeler sonra dudakları birbirinden ayrıldı fakat minho kapattığı gözlerini açmadı, bu jisung'a o kadar tatlı geldi ki o an, gözleri üstüne iki adet öpücük kondurdu. işte bununla açtı gözlerini minho.

"jisung.."

"hm?"

"çok heyecanlandım ellerim titriyor."

jisung, minho'nun dediğine kıkırdadı ve onun titreyen ellerini tutup parmaklarını birbirine kenetledi. kendilerini banka çekti ve bir süre sessizlikle öylece oturdular.

"minho, ünlü bir podcast var biliyor musun?"

"şu derslerde bile tartışılan podcast mi?"

"hmhm, o. stpodcast."

minho, jisung'un parmaklarıyla oynarken kafasını salladı onaylar biçimde.

"aşka inanmadığı hakkında bir bölüm yayınlamıştı hazırlayan kişi, ta altı ay önce falan ve son bölümünde de yine aşktan bahsetti. bu sefer bize sordu siz inanıyor musunuz, ne düşünüyorsunuz bu konu hakkında diye."

minho, başını jisung'un omzuna bıraktı ve öylece onu dinlemeye devam etti. jisung gülümsedi onun bu hareketine.

"beş ay önce onunla aynı fikirdeydim ve aşk... çok garip geliyordu yani, tanımını bile yapamıyordum kendi içimde ve hakkında söylenen o kadar çok şeye de inanmıyordum. tutkuymuş, bağımlılıkmış, bunlar saçma geliyordu."

kafasını minho'nun kafasının üstüne bıraktı yavaşça. "ama illa ki kendim aşkın bir tanımını yapsaydım, dört duvarı olmayan ev derdim." minho nefesini tuttu, buraya gelmeden önce attığı mesajlar gözünün önüne gelirken kalbi hızla çarpmaya başladı.

"huzur dolmak derdim, bir insanın seni her halinle kabul edebileceği, ortada gerçek bir bağlılığın söz konusu olduğu durum diye tanımlardım aşkı."

yaklaşık bir dakika kadar sustu ve kafasını kaldırdı yavaşça, minho da onunla birlikte başını omzundan kaldırmış, gözlerinde yıldızlar olduğuna yemin edebileceği çocuğun gözlerine bakmaya başlamıştı.

"en son yazdıkların... minho, ben aşık olmaya başladım sanırım sana."

böyle bir konuşma planlamamıştı ama bir şekilde, kendiliğinden gerçekleşmişti olanlar. devam etti konuşmasına,

"seni görmek, seni izlemek, seni görmeden dinlemek bile içime bir huzurun dolmasını sağlıyor. ama ne seni ne de kendimi korkutmak istemiyorum."

minho'nun yüzünde bir gülümseme oluştu jisung'un biten konuşmasıyla. yüzünü yaklaştırıp burun uçlarını birbirine sürttü ve dudaklarına öpücük kondurarak konuşmaya başladı, her kelimeden sonra birer öpücük konduruyordu.

"jisung, korkmuyorum. söylediklerin, söylediklerim o kadar benzer ki, ayrıca aşık oluyorsan da tek taraflı olmuyorsun."

son kelimesinden sonra dudaklarını tekrar jisung'un dudaklarına bastırmış fakat bu sefer ayrılmamıştı dudakları. jisung, minho'nun çenesini parmakları ile sardı ve dudaklarını aralamasını sağladı. minho'nun alt dudağını dudakları arasına alarak nazikçe emdi sonra dudaklarını ayırıp yüzünün her yerine öpücükler kondurmaya başladı.

"minho, saçma sıfatlardan kurtulalım. benimle çıkar mısın?"

minho kollarını jisung'un boynuna doladı ve gülümseyerek cevapladı sorusunu, "öyle yapalım, sizinle çıkarım jisung bey."

jisung'un kahkahası parkta yankılanırken o da kollarını minho'nun beline doladı ve boynuna bir öpücük kondurdu.

"teşekkürler minho bey."

dunyanin en kotu bolumuydu bay

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

dunyanin en kotu bolumuydu bay

ditto, minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin