Bölüm 2 "Ben Buraya Daha Önce Hiç Gelmedim Aq"

80 4 4
                                    

Bir RaBüZe macerasıyla daha Merhaba!
Keyifli okumalar, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. :*

Multimedia :Müseccel gızlar :D (Zeynep ve Büşra)

Bölüm şarkısı : Yıldız Tilbe - Ama sen evliydin
Yine günlerden bir gün benim yine dişim ağrıyo. (bugün günlerden o gün) Ben öğlende okulu ekip doktora gitmeyi düşünüyorum. Anlayışlı, komih, çoh sevdiğim gankim Büşra beni yalnız bırakmamak için hemen "ben de geleyim sana destek olurum" dedi. Ben hiç hayır der miyim? Demem. Sonra Zeynep boku konuşmalarımızı duydu, atıldı.
"Beni niye çağarmıyonuz siz, bloklar"

"Yemin ediyom sürtüh"

"Sus gız bok"

"tamam sen de gel"

Biz öğleden sonra çıktık yola. Sonra bu bok gız Zeynep dedi ki "kestirmeden gidelim. Öncekinde düzünden gitmiştik."
Ben kestirmeye çok karşıyım. Araba yolu değil, bildiğin çakıllı çimenli insan yolu. Öncekinde düz yoldan gidelim diye ben ısrar etmiştim. Bu seferinde de el mahkum kabul ettim.

Neyse, biz çıktık yola. Gittik, gittik, gittik.Mezarlıkların yanlarından geçtik. Dua okuduk, korkudan altımıza sıçtık. Sesler duyduk, Büşra hepimizden hızlı koştu. Haykırdık güldük. Ha bi de tofaş gördük, elimize taş alıp öyle geçtik yanından. Çoh gorkunçdu. Sonuç olarak yolun sonuna geldik. Bir de ne görelim? Yolda çalışma var. Son bir yokuş kaldı aşağıya inilecek. Ama yol bildiğin toprak olmuş. Dedim "Allah belanı versin" peki Zeynep ne dedi? "Bu yoldan gelmeyi kim teklif etti?" Naled gız. Sonra ben yavaş ve temkinli hatta ultra temkinli adımlarla ilerlemeye başladım. Sonra, koluma bi kol yapıştı ahtapot gibi. Ben daha ne olduğunu anlamadan Büşra tarafından sürüklemeye başladım. Toprak yolu sürüklenerek bitirdim ama Allah gahretsin nasıl bitirdim. 100 m sürükledi beni gerizehalı. Ben ona söverken o hala gülüyo. Ayakkabımın içine bişeyler girdi ama onu bile çözemedim. O kadar bok bi yol. Neyse biz devam ettik. İnşaatçı abileri gördük, yürüdük, yürüdük, yürüdük. Bizim tokiden inilen bi yol var, meydana çıkan. Zeynep ( bu gavurlukların başı hep Zeynep saolsun) "şu yoldan gidelim zaten aynı yere çıkıyo" dedi. Tamam dedik. Oradan meydana inecektik ama hastanenin meydanla alakası yok, tam olarak yerini üçümüzde bilmiyoruz. Ama Fatsa'nın solunda onu biliyoruz.

Neyse, biz sola döndük, aşağı doğru gitmemiz lazım meydana inmek için. Ama biz 3 zeki dedik "Bizim zaten sola doğru gitmemiz gerekmiyo mu? Burdan direk gidelim." Grubumuzun aklı başında kızı olarak çektiğim ağrıdan bi an önce kurtulmak ve güneşin verdiği ızdıraba bi son vermek için tamam dedim. Bazen Büşra'nın da aklı başındalığı tutar ama bu sefer o da tamam dedi. Zaten başımıza güneş geçmiş beynimiz eriyo, çabucak bitsin dedik.

Hiç bilmediğimiz bi ara sokağa girdik. Üçümüz de aynı şeyi söylüyoruz "buradan ilk defa sizinle geçiyorum" Neyse biz ilerlemeye devam ettik. Hafif bi rampanın sonunda bi tane dondurucu gördük. Dışında yazan tam olarak KOKA KOLA bi de altta bi yerlerde "müseccel markalar" yazıyo. Biz bi goptuk. Tarihi eser bulmuşuz golay mı? Sonra Zeynep "foto taym" diye haykırıp yanına geçti, Büşra da peşinden tabi. (Multimedia 'da var.)

Hafif olmasına rağmen yokuşu nefes alamaz bi şekilde tamamladık. İnsanlar her zamanki gibi "bunlar mal mı?" "siz ne içtiniz? " bakışlarıyla bize bakıyo. Sonra düz ilerledik. Sağa döndük, sola döndük, heryeri turladık ama hiç bildiğimiz bir sokağa rastlamadık. El gadar Fatsa'da bi yolumuzu bulamadık. Ama bundan hiç üzüntü de duymadık.

"Bu merdiveni biliyorum." dedim gömü bulmuş gibi.

"Ama bu merdivenin nereye çıktığını unuttum."

"Mal"

"Mal mal mal mal mal mal mal mal mal mal"

Dedi çok sevgili arkadaşlarım.

"Ama yine de burdan gidelim isterseniz. Hastaneyle aynı doğrultuda."

Haykıracaklarını anlayıp ben de gülmeye başladım. Evet, Hastaneyle aynı doğrultuda. Sonra biz yokuşu inmeye devam ettik. Çok dikti, naled. Terden üzerimize yapışmış kıyafetlerimizle ve boş boş gülmelerimizle aşağıya indik. (yani yokuşu tamamladık.) Sonra, artık sessizce ölmeyi bekleyeceğimiz o dakikalarda gözüme çarpan tanıdık sokak yaşamam için bir işaret gibiydi. Tanıdık yolda yine düz ilerledik. Şimdi tırmanmamız gereken bir yokuş daha vardı ve biz 3 mal zaten yokuş inmiştik, inmeyip düz gitseydik herşey yolunda olacaktı. Ama RaBüZe olmah bunu gerehtirir edasıylan yokuşu tırmanmak için harekete geçtik. Ama ondan öncesinde yapmamız gereken bi iş vardı.

1,2,3...Kaaaç!!! Binanın zillerinden ilk üçüne basıp köşeyi döndük.

"Siz gidin gelin ben bekliyorum" diyen Büşra'yı kolundan tutup yukarı doğru çekmeye başladım. Aslında bu yokuşu gördükten sonra ben bile vazgeçmiştim. Ama bu kadar yürdükten sonra geri dönersem annem ağzıma sıçardı.Son bi gayret derken baktık yokuşu motosikletli iki çocuk motosikletleriylen tırmanıyo. Hef ne kadar otostop çekmek istesek de birimizin arkada kalmasına gönlümüz razı olmadığı içim (çocuklar tipsizdi ve motorları beyazdı.) yürüyerek yolumuza devam ettik.

Sonlara doğru, artık hiçbirimizin takati kalmadığından bi evin önündeki çürük banka oturduk.

"su istesek verirler mi" (Zeynep)

"Aynen kanka bi şansımızı deneyelim." (ben)

"az öyle bi mallık yapmayın." (Büşra)

Baktık bu gız haklı biz de oturduk biraz daha. Sonra kalktık, hastaneye girdik çoh şükür. Sırayı aldım, muayene oldum (bok garı hiçbişi yapamadı.) sonra çıktık. O yokuşu tekrar indik. Aslında dolmuşa da binebilirdik ama paramız yoh.

Yolda gmrdüğümüz yardım kuruluşunun tabeladıyla durduk. Zeynep konuşmaya başladı.

"Kanka bunlar neye yardım ediyo? Bişi istesek verirler mi lan?"

(para, para, para)

"bilmem soralım mı?" (ben)

"hayır ya mal mısınız?"

Büşra'yı dinlemeyip içeriye adımımızı atmıştık ki zibe zilde isim yazdığını ne de apartmanın içinde bilgilendirici birşey olduğunu gördük. El mahkum Büşra'ya uyup yolumuza devam ettik.

Sonra ordan teeeee meydana kadar yürüdük. Harcadığımız enerji, 2 haftalık sınav sürecinde harcadığımız enerjiyi bile sollar, o kadar bok bi hal. "Biz bu tiple şehir içine nasıl gircez?" diye diye geldik. Zeynep'i dolmuşa bindirip biz de ayrıldık.

Sonuç olarak yine bir RaBüZe gerizehalılığının da sonuna geldik. Bugün (yani o gün) yaşadıklarımız arasında Zeynep'in "kanka sırf seni sevdiğim için çıkıyorum şu yokuşu." , Büşra'nın "yalnız kalma diye geldik." demeleriydi beni en çok güldüren. Onlar olmazsa yapabileceğim hiçbişey olmadığını biliyorum. Düşünsenize olom RaBüZe hiç olmaz. Allah gorusun. Amin. Her neyse, tüm bunların ötesinde galiba onlara büyük bir teşekkür borcum var. Saolun boklar. İyi ki varsınız... :*

RaBüZe Adası GünlükleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin