KAHVERENGİ

23 7 7
                                    

Hayatta unutmak istemediğimiz resimler, sahneler, düşünceler , kişiler, gülüşler olur. Bazılarını bizi dipten çıkarsın umut ışığı yaksın diye koyarız zihnimizin köşesine bazılarını ise aynı hatayı yapmamak tekrardan incinmemek için sıkıca tutarız.

Bugün gördüğüm sahneyi bu yüzden zihnime kazıyorum unutmamak için canımı bu denli yakan şeyin nasıl bir görüntü olduğunu unutmamam lazım.

Annemin ölümünden yarım ay bile geçmeden düğün yapan babamın bu gülümsemesini ve elime tutuşturulan valizi unutmamalıyım değil mi?

Ayak ucumdaki valizi alıp düğün salonundan çıktım. Aslında babama acıyordum düşünsenize birisi sizden hem tiksiniyor hemde ölesiye nefret ediyor birinin zihninde çöpten ibaretsiniz. Hiç bi zaman tam bi insan olamayacaksınız.

Ayaklarım beni sürekli yanıp sönen sokak lambasının yanındaki banka götürdü. Valizi gelişi güzel yere bırakıp banka oturdum. Cebimde tek dal kalan sigarayı dudaklarıma yerleştirip ceplerimde çakmak aramaya başladım.

Önümde beliren çakmağın ucundaki alevle gözgöze geldiğim kahverengi gözlere takılı kaldım.

Kahverengi güzel bir renktir hemde çok.

Seni gördüğüme şaşırmamalıyım değil mi?

Yiğit.

Biz lise sondayken sınıflarımız karıştırıldığında tanışmıştık.Hoca beni senin yanına işaret dili bildiğim için otutturmuştu. Sahi o zamanlar seninle konuşmak yada yakınlaşmak için hiç çabalamadım ama sen gözümün gördüğü her yerdeydin. Benim için insanlarla yakınlık kurmak can acıtacak bir eylemdi bu yüzden seni çoğu kez ittim buna rağmen bana bakan kahve gözlerindeki parıltı hiç sönmedi.

Ne zaman bakışlarımız rastlaşsa beni karşılardı o parıltılar. Sonra bu rastlaşmalar konuşmalara döndü.

Okul çıkışlarında bir adım gerimde ağır bir şekilde gelirdin rahatsız olmasamda seni bi çok kez uyardım hiç birinde tepki vermedin bende bi süre sonra akışına bıraktım.

Adımlarımızı bir tuttuğumuz günü hala hatırlıyorum. Ayakkabımın bağının çözülmüş olduğundan bihaber yürüyorken aniden önüme geçip bağçıklarımı bağlamaya başladın. İtiraz edip ayağımı çekmem lazımdı ama yapmadım bilmem belkide o gün varlığını hatırlatman beni rahatlatmış olabilirdi. Bağladıktan sonra tekrardan arkama geçtiğinde kapşolunun ucundan tutup seni kendimle aynı hizaya getirip yürümeye başladığımızda yüzündeki gülümseme uzun süre zihnimi mesgul etti hoş hala ediyor.

Nazik bir çocuksun ama aptal değilsin.
Sert bakışlarını öfkeni ilk ne zaman hissetmiştim?

Zihnimde gereğinden fazla yer almaya başlamıştın artık sadece çıkışlarda birlikte yürüyor öğlen yemeklerini beraber yiyor bilinçsizce sürekli bir arada duruyorduk ve sıcaklığın beni ürkütüyordu.

Seninle ilk defa o zaman işaret diliyle konuştum.

"Uzak dur benden" deyip yanından geçerken beni durdurmadın ve bi süre hiç yanıma gelmedin artık gözgöze gelmiyorduk derste bana ufak notlar yazmıyor yemekleri ayrı yiyordun.

Benden ayrı takılsan nolur zihnimin içinde koşturduktan sonra.

Yarıyıl tatiline böyle girmiştik ama seni tatilin ortasında gecenin bir vakti evimin önünde beklemiyordum.

Kapıyı açtığımda her zaman bana gülen suratında öfke vardı.

"Ne işin var bu saatte burda" diye sorduğumda hızlıca ellerini oynatıp konuştun.

KahverengiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin