3

336 45 40
                                    

Kış aylarına henüz girmeye başladıkları şu sırada İsagi'nin içi, soğuk havalara hiç aldırmaksızın, her zaman olduğu gibi sıcaktı. Boş sokaklara yağan kar birkaç gün önce ele alınabilecek hale gelmiş, mavi gözlü alfa'nın işe gidiş yolunu kapatmıştı. Bu nedenden ötürü ofistekiler işe geç gelişini bir süre sonra umursamamaya başladı.

Bu da İsagi'nin işine geliyordu ya, her sabah erkenden kalkıp hayallerinin omegasına günaydın demek tüm dert ve endişelerini unutturuyordu ona. Onunla tanıştığından beridir bir gününü bile Bachira olmadan geçirmemeye başlamıştı. Arkadaşları her ne kadar vurgun bir aşık olduğu ile ilgili dalga geçse de bu umurunda değildi, Bachira'nın ona gülümsediğini gördüğü sabahlar için elinden gelen her şeyi yapardı.

O gün de diğerlerinden farksız kışlık botları ile karı ezerek ilerlerken bu sefer dükkanın önünde farklı bir manzaraya rastlamıştı.

Kapının önünde onu gülümseyerek, yanakları ve burnu soğuktan al al olmuş Bachira yoktu... Onun aksine daha önce hiç görmediği yaşlı ve bir o kadar da sinirli bir adam karşılamıştı onu.

Havayı istemsizce kokladığında adamın bir beta olduğunu fark etmişti. Üzerine giyindiği takım elbisesi ve geriye doğru yaslanmış siyah saçlarından anlaşılacağı kadarıyla zengin biri de olduğu belliydi. Yüzünde kızgın ve tiksinme dolu bir ifade kolayca okunabiliyordu.

"Bu sizi son uyarışım," Dedi adam bağırarak. Anlaşılan mahallede yaşayan kişiler bu duruma alışık olmalı ki kimse olan biteni umursamıyor gibiydi. "Ya isteklerimi karşılayacaksınız ya da dükkanı boşaltacaksınız, seçimi siz yapın."

Ve öylece orada duran İsagi'yi umursamadan birkaç adım ileride bulunan arabasına binip oradan olabildiğince sesli bir şekilde ayrıldı. Mavi gözlü oğlan kaşlarını çatıp yavaş adımlarla dükkana girdi.

"Derdi neydi bunun, zenginleri bu yüzden sevmiyorum." Ensesini kaşıyarak sıcak çiçekçi dükkanına girdiğinde mavi gözleri sevdiği omegayı hızlıca aramaya başlamıştı. "Bachira, burada mısın?"

"Ah, bana bir saniye ver!" Tezgahın arkasında bulunan odadan gelen ses İsagi'yi biraz olsun rahatlatmıştı. Oğlan dükkanda bulunan sandalyelerden birine oturarak beklemeye başladı, kısa bir süre sonra elinde bir havlu ile Bachira, gülümseyerek onu karşıladı. "Olanlar için özür dilerim, o aptal her zaman bunu yapıyor umarım rahatsız olmamışsındır."

"Kimdi o?" Sormadan edemedi. Bachira için endişeleniyordu. Henüz birkaç aydır tanışıyor olmalarına rağmen omega onun için değerli biri olmuştu.

"Dükkan sahibi, sözleşmemiz olmasına rağmen bizden daha fazla bir kira ücreti bekliyor." Omega iç çekerek önündeki tezgahı silmeye başladı. Yüzündeki gülümsemenin yerini bu sefer bir somurtma almıştı, her ne kadar sinirli olmaya çalışsa da isagi'ye göre sevimli bir şekilde homurdanmaya başladı. "Aptal şişko, işleri her zaman olduğu gibi bozmak zorunda..."

İsagi sadece sessiz kalıp gülümsemekle yetindi. Böyle bir durumda nasıl bir tepki ya da tavsiye verebileceğinden emin değildi bu yüzden ayaklanarak diğer oğlana doğru yürümeye başladı. "Dükkanın açılmasına bir süre daha var değil mi?"

"Öyle, yarım saat kadar."

"Biraz dışarıda gezinmek ister misin?"

Bachira bir süre tezgaha bakarak düşündü. Sonrasında yüzüne o ikon gülümsemesini takınarak tezgahın üzerinden atlayarak İsagi'nin yanına heyecanlı bir şekilde geldi. "Nereye gidiyoruz?"

"Biraz hava alalım diye sahile gitmeye ne dersin? Bu aylarda kimsenin orada olacağını sanmıyorum." İsagi heyecandan yerinde duramayan oğlanın hızla atkısını bağlamaya çalışmasını izlerken gülmeden edemedi. Söyledikleri Bachira'nın hoşuna gitmiş olacak ki oğlan birkaç defa yerinde sekerek İsagi'nin elini tuttu.

"Oraya kadar yarışalım."

"Yerler kayıyor Bachira."

"İnsanlar düşüp kalkınca öğrenir."

"Ama zaten olacağını bildiğin bir şeyi aptal gibi denemek saçma değil mi sence de?" Sarı gözler bıkkınlıkla yuvarlandığında İsagi bir kere daha güldü. "Tamam, ama dikkatli bir şekilde koşacaksın."

Omega mutlulukla kıkırdayarak dükkandan çıktığında İsagi hızla onu takip etti, kısa bir süre sonra gitmek istedikleri yere kadar koşuşturmaya başladılar. Tahmin edildiği gibi birkaç defa düşecek gibi olsalar da kısa bir süre içerisinde ikisi de dengelerini toparlayarak hiç düşmeden sahile varmayı başardılar.

İkili nefes alışlarını düzenlemek için duraksayıp bir süre sessiz kaldılar, sessizliği bozan Bachira'nın kahkahaları olmuştu.

"Ben kazandım." Dedi neşeli bir tonla. Sabah olanları hemen unutmuş ve moralini düzeltmiş gibiydi. "Bir ara bunu tekrar yapalım, seni yenmek eğlenceli oluyor."

"Bazen çok kaba oluyorsun." Diyerek karların üzerine oturduktan sonra Bachira'yı kendi yanına çekti alfa. İkili gülümseyerek karşılarındaki sabah manzarasını izlemeye başladılar. "Kış bitene kadar yapmak istediğin bir şey yok mu?"

Sessizlik tekrardan etraflarını sardı. Bu sefer ikisi de bundan rahatsız değildi, sessiz bile olsalar birbirlerinin yanında yalnız hissetmiyorlardı. Bachira gülümsemesini büyüttü. "Bilmem, heyecanlı bir şeyler olsa fena olmazdı."

"Ne gibi?" Gözlerini manzaradan ayırmadan sordu alfa.

"Bilmiyorum, hiç denemediğim şeyleri denemek isterdim."

"Hmm..." İsagi onayladı. Bir süre düşündükten sonra eldivenlerini çıkarmaya başladı, bunu fark eden Bachira merakla onu izlemeye başladı.

Sonrasında soğuk yanaklarının bir anda ısındığını hissetti, İsagi'nin sıcak elleri soğuktan kızarmış olan yanaklarını olabildiğince ısıtmaya çalışıyor gibiydi. Sarı gözler şaşkınlıkla büyürken İsagi ona yaklaşmaya başladı, dudaklar omega'nın ipek kadar yumuşak dudaklarına değdi.

Bir süre vücutlarının öylece birbirlerini ısıtmasına izin verdiler, hafif hareketlerle öpücüklerini canlandırırken İsagi geri çekilerek kıkırdadı.

"Yeterince Heyecanlı mıydı?"

"Öyleydi..."

Flower Boy 꽃소년 'BachiSagi, ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin