1|benzinlik

381 42 12
                                    


keyifli okumalarrrrrr🧚‍♀️🧚‍♀️

Genç çocuk kendini umursamadan geçen başka bir arabayla daha ağzının içinde sessiz bir küfür mırıldanmış, elindeki ufak valizin kulpunu daha sıkı bir şekilde kavramıştı. Yavaş yavaş batmaya başlayan güneş ortama hafif bir kızıllık vermeye başlamışken esen rüzgar tenini yalayıp geçiyordu.

Kaç saattir burada umutsuzca otostop çektiğini bilmiyordu. Ama artık sabrının son demlerinde olduğu söylenilebilirdi. Sabahtan beri sonuç vermeyen bir çaba içerisindeydi genç adam. Elbette her araba az önceki gibi kayıtsız kalmıyordu kendisine. Laf atan, ahlaksız tekliflerde bulunan veya gasp etmeye çalışan sayısız araba geçmişti şimdiye kadar. Onlardan nasıl yaka paça kurtulduğunu bir kendi bir de Tanrı bilirdi.

Sakin adımlarla yüzlerce arabanın geçtiği otobanda ilerliyor, umutsuzca kendisini arabasına alacak birini bekliyordu. Bu yaptığı kimine göre delilik gibi gelebilirdi. Ama valizinde yer alan birkaç parça eşyadan başka bir şeyi olmayan genç için çok da riskli bir şey sayılmazdı. Belirli bir rotası olmadan sadece yürüyor, arada bir kaldırdığı eliyle yolculuk yapabileceği bir taşıt bulmaya çalışıyordu.

Bulunduğu konuma kadar yaşlı bir çift arabalarına almışlar ancak varmak istedikleri yere geldiklerinden maalesef ki veda etmek zorunda kalmışlardı sarışına. Yine de genç çocuk bu durumdan memnundu. Kısa bir süre de olsa güvenle yoluna devam etmişti en azından. Gittikçe batan güneşin altında yürümeye devam ederken biraz ilerisinde bir benzinlik farketmişti. Oradaki araçlar arasından kendine güvenli birini bulabilirdi belki de. Umutla adımlarını hızlandırarak benzinliğe ulaşmaya çalıştı.

En sonunda vardığında şöyle bir etrafına göz atmış ve kenarda duran banklardan birine doğru ilerlemeye başlamıştı. Bu sırada ise gelen arabalara göz atıyor, kendince hangisinin uygun olduğuna karar vermeye çalışıyordu. Ama hayır, bu arabaların hiçbirine binmeyeceğine emindi. Çünkü arka arkaya üç tane dizilmiş arabalar ve birbirleriyle şakalaşarak benzin alan insanlar hiç tekin tiplere benzemiyorlardı.

İçinden kendisini fark etmemeleri için dua etmeye başlamıştı. Böylelerini çok iyi biliyordu sarışın, kendisine sataşmadan yollarına devam etmeyeceklerine adı kadar emindi.

Ama dakikalardır ettiği dualar boşa gitmişti ne yazık ki. Çünkü aralarından en şişman ve kel olanının radarına takılmıştı çoktan. Adımlarını kendisinin oturduğu banka doğru yönelttiğinde, genç çocuk şanssızlığına küfretmeye başlamıştı bile. Hiçbir zaman şansının yüzüne güldüğünü hatırlamazdı zaten.

Dibine kadar gelen adamı farketmemiş gibi etrafta gezdirdi harelerini. Bir umut belki görmezden gelirse gideceğini düşünüyordu.

"Hangi rüzgar attı seni buraya?" düşüncelerinin tersi bir şekilde adam yanındaki valize bakış atmış, gevşekçe sormuştu. Artık farketmemiş numarası yapamayacağına göre el mahkum adama çevirmişti bakışlarını.

"Seni ilgilendirmez" umursamaz ses tonuyla verdiği cevap adamı keyiflendirmiş gibi yavşakça sırıtmıştı. Bela mıknatısı gibi olduğundan sürekli kendisini bulan bu tiplemelere alışmak zorunda kalmıştı zamanla. Kaderine razı geliyordu artık.

"Senin gibi bir güzelliğin tek başına kalması pek yakışık almaz. Bizimle gelmeye ne dersin?" adamın kurduğu cümleyle gözlerini devirmiş, alaycı bir ses tonuyla mırıldanmıştı, "Siktir git derim"

Sarışının kararlı ifadesine karşılık cüretkarca bir ıslık çalmıştı kel adam. Biraz daha ısrar etmek için ağzını açmıştı fakat daha tek kelime etmeden sinirli ifade ve çatık kaşlarla karşılaşmıştı. Haliyle daha fazla ısrarın lüzumu olmadığına karar vermiş olacak ki "Sen bilirsin, yazık oldu. Tüh..." demişti. Ardından arkasını dönüp çoktan işleri bitmiş ve kendisini bekleyen arkadaşlarına yönelmişti.

tulsa jesus freak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin