Keyifli okumalarrrrrrrr;)
Yattığım yerden kıpırdayacak kadar bile mecalim yoktu. Başımın ağrısı inanılmaz derecede fazlaydı. Nasıl bu hale geldiğime dair ise en ufak bir fikrim dahi bulunmuyordu.
En sonunda tüm çabalarım karşılık verdi ve gözlerimi açabildim. Direkt olarak tavanla bakışan gözlerim, şiş olduklarını kanıtlar nitelikte sızlıyorlardı.
Yerimden doğrulmaya çalışınca aniden başıma keskin bir ağrı girmiş, ağzımdan küçük bir inleme kaçmıştı.
“Siktir...” başımı ovalayarak yatakta oturur pozisyona geldim. Kafamda filler tepişiyor gibi hissediyordum.
Gözlerimi önümden çekip odanın içerisinde gezdirdiğimde tek olduğumu farketmiştim. Bir müddet daha öylece oturmaya devam ederken dün gece neler yaşandığını hatırlamaya çalıştım.
En son barda yeni insanlarla tanıştığımı hatırlıyordum. Daha fazla şey hatırlamak için uğraşsam da tüm çabalarım sonuçsuz kalmıştı.
Burada öylece dikilmeyi kesip duş almamın beni kendime getireceğini düşünerek ayaklandım. Her hareketimde inanılmaz bir acı saplanıyordu başıma.
Gerekli birkaç şey alıp yavaş adımlarla zor da olsa banyoya vardığımda suyu ayarlayıp üstümdekileri çıkardım. Kendimi nihayet suyun altına soktuğumda şimdiden bile sıcak suyun iyi geldiğini hissediyordum.
Sıcak su başımdan aşağı dökülmeye devam ederken elimi şampuanıma uzattım ve kafamı nazik hareketlerle yıkadım. Vücudumu da aynı şekilde yıkadığımda çok fazla oyalanmadan suyu kapattım.
Kenardaki havluya uzanıp alt bedenime sarınca da banyonun kapısına adımlamıştım.
Banyodan yavaş adımlarla çıkıp yatağıma yönelecekken kapının yanında ayakta dikilen bedeni farkettim.
“Uyanmışsın”
Her zamanki ifadesiz suratıyla, kollarını göğsüne bağlamış şekilde duruyordu. Bir anlık kaşlarımı çatarak ona baksam da sonrasında kafamı sallayarak önüme dönmüş, valizime doğru ilerlemeye başlamıştım.
Fakat daha ben ulaşamadan önüme kadar gelen bedenle anlamsızca ona baktım.
Aramızda toplasan iki adımlık mesafe vardı. Benden yaklaşık beş santimetre kadar uzun olduğundan hafifçe kafamı kaldırarak ona bakıyor, ne yaptığını anlamaya çalışıyordum.
“Dün gece ne olduğunu hatırlıyor musun?”
Sessizliğini bozarak kurduğu cümleyle kaşlarımı çattım. Hatırladığım kadar olan kısımlarda Taehyung yoktu. Demekki ben iyice uçtuktan sonra karşılaşmıştık.
“Hayır. Yani hatırladığım bir kaç şey var ama onlarda da sen yoksun”
“Öyle mi?” diye fısıldamış gözlerini vücudumda gezdirmeye başlamıştı. Açıkta kalan üst vücudumda bakışları oyalanırken belimde gezinen hareleri derince yutkunmasına yol açmıştı.
Bu hareketiyle karşısında kendimi tamamen çırılçıplak hissetmiştim. Bedenimi ufak bir titreme esir aldığında ben de sertçe yutkundum.
Şuan aramızda hissedilen cinsel çekimin haddi hesabı yoktu.
“Hatırlatmamı ister misin?” boğuk sesiyle sorduğu soruyla istemsizce titrek bir nefes aldım.
Gözlerinin gittikçe koyulaştığına şahit olduğum saniyelerde aramızdaki iki adımlık mesafeyi de hızla kapatmıştı.
Dibime kadar giren bedeniyle sert bir soluk verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tulsa jesus freak
Fanfictionsevgilisinin onu aldatması üzerine; ailesinin şehir dışındaki evine gitmek üzere yola çıkan Taehyung, hayatını günübirlik yaşayan Jungkookʼu arabasına alır. • tulsa jesus freak by lana del rey
