1. Bölüm

4 0 0
                                    

Medya: Anıl
🌑
(08.38)
Bugün yine geç kalmıştım. Son bir haftadır okuldaki yoğun sınavlardan dolayı uyku düzenim daha da bozulmuştu. Yataktan kalktım, yüzümü yıkadım, dişlerimi fırçaladım ve kıyafetlerimi giyip hızlı bir şekilde evden çıkmıştım. Okul eve yürüme mesafesiyle 15dk uzaklıktaydı ama ben hızlı yürüdüğüm için bu süre 10dkya düşüyordu. Normalden de daha hızlı yürüyerek okula varmıştım. İlk dersin bir yarısını kaçırdığım için diğer yarısına girme gereği duymadım. Dersin bitmesini beklemek için kantine geçtim ve kulaklıklarımı takıp müzik dinlemeye başladım. Kantinde kantinci  ve ben hariç kimse yoktu. Doğru düzgün ayılamadığım için kahve almak için yerimden kalktım. O sırada kantine yakın arkadaşım olan  Burak girmişti ikimizinde geç kalma durumu alışık olmadığımız bir şey değildi. Burak beni görünce yanıma geldi. "Günaydın Anıl"
"Günaydın" Burak kantinciye selam verip iki tane poğaça ve bir çay aldı. Bir kaç saniye boşluğa baktıktan sonra bana döndü.
"Bizim ilk ders neydi ya?" "Haftalardır aynı ders programını kullanıyoruz nasıl hâlâ ezberlemedin?"
"Bilmiyorum"
"Matematikti"
"Hadi ya, kaçırmasam iyi olurdu" Burak'ın matematiği iyiydi nerdeyse tek iyi dersi oydu hatta. Benim ise matematik hariç tüm derslerim iyiydi. Benim için matematiği anlamak deveye hendek atlatmaktan daha zordu. "Sabah kahvaltı yaptın mı?"
Burak bunu imalı bir şekilde sormuştu
"Evet" Burak kantinden aldıklarını yerken ben de kafamı masaya koyup zilin çalmasını bekliyordum. Kantine diğer yakın arkadaşlarım Ece ve Meral girmişti onlar da bizim gibi geç kalıp kantine girmiş olmalıydılar bunu her zaman yaşıyorduk. Sanki geç kalmak için anlaşmışız gibiydik. Ece ve Meral gülümseyerek yanımıza geldiler, sabahın bu saatine göre fazla enerjik görünüyorlardı.
"Günaydın"
"Günaydın kızlar"
"Bugün öğlen ne yiyeceğiz?" Burak'ın sorusu ile hepimiz ona döndük. "Makarna yiyelim" Ece her zaman makarna yemeyi teklif ediyordu, Meral de onaylıyordu. Ben öğle yemeği için genellikle eve gittiğim için onlara katılmıyordum. Burak makarna yemekten sıkıldığını anlatırken zil çaldı.
"Ben sınıfa geçiyorum." Merdivenlere yönelip üçüncü kattaki sınıfıma yöneldim, sınıfın bulunduğu kata çıktığımda karşı sınıftaki Bartu'nun grubu da oradaydı. Genelde bu katta koridorda durup konuşuyorlardı ya da bahçeye çıkıyorlardı. Bartu'nun arkadaş grubunu pek sevmezdim genelde insanlara sataşırlardı. Geçen sene bana da sataştıkları, dış görünüşümle dalga geçtikleri olmuştu. Ben pek aldırış etmesem de arkadaşlarım epey bir tepki gösterip onlarla kavga bile etmişti. Ateş arkadaşlarına kıyasla benimle dalga geçmemişti. Bunun nedeninin çocukken arkadaş olmamızın olduğunu düşünüyordum. Ya da sadece bulaşmak istememiştir zaten arkadaşları gibi insanlarla dalga geçmekle pek ilgilenmiyordu. Teneffüs bitmeden 4. sıradaki yerime geçtim ve Ahmete selam verdim. "Günaydın kanka"
"Günaydın" Ahmetle sıra arkadaşı olmamıza rağmen pek fazla konuşamazdık yani bu aralar pek fazla konuşamazdık, eskiden böyle değildi sanırım. Zil çalmıştı, ders tarih olduğu için dikkatlice dinlemeye çalıştım diğer insanların aksine. Teneffüs oluştu ama dışarı çıkmak yerine sınıfta kalmayı tercih ediyordum, bu sıralar pek fazla enerjim yoktu. Yanıma Burak geldi. "Dışarı gelcen mi?"
"Hayır, dışarısı soğuk."
"Koridorda gezeriz" Burak'ın sonsuza kadar ısrar edebileceğini bildiğim için daha fazla üstelemek istemedim.
"Tamam"
"Bugün okuldan sonra basketbol antrenmanınız var mı?"
"Evet artık hafta içi her gün antrenmanımız var." Burak 9. Sınıftan bu yana hep basketbol takımındaydı. Ahmetle de ordan arkadaşlardı. Ben ise geçen sene okulun voleybol takımındaydım ama bu sene dersler yüzünden takımdan çıktım. Benle birlikte bir kaç kişi daha çıktı ve takımın eski havasından eser kalmadı. Burakla koridorda yürürken Bartu'nun arkadaşı olan Kerim Burak'ın omzuna çarptı, bana kalırsa bunu bilerek yapmıştı. "Dikkat etsene birader"
Burakla araları geçen seneden bu yana iyi değildi. "Asıl sen dikkat et görmüyon mu?" Burak ve Kerimin 3 IQ atışmalarını dinlemek her seferinde sinirimi bozuyordu.
"Ulan aptal herif gelip sen çarptın ne görmesi?"
"Ne diyon olum" Geçen her saniye zekamın daha da düştüğünü hissediyordum. Burak Kerimin üzerine yürüyüp onu ittirecekken araya girip Burak'ın kolunu tuttum. "Tamam alt tarafı çarpıştınız abartmayın artık."
"Her neyse bu malla uğraşacak halim yoktu zaten." Kerim arkadan söyleniyorken Burak'ı çekiştirerek koridorun başına götürdüm. "Bu herifler bir gün çok pis elimde kalacak."
"Neden muhatap oluyorsun ki Kerim laftan anlamaz salağın teki."
"Evet, ama bunların laflarının altında kalıp ses çıkarmazsan tepene binerler. Neyse ben bir yerde kıstırırım sonra." Burak onun diğer arkadaşları çok kavgacıydı bunu anlamıyordum.
"Tamam kıstır ama öğretmenlerden disiplin cezası yemeğeyeceğin bir yerde kıstır." Bu aptalca bir kaç dakikanın ardından zil çaldı ve sınıflarımıza geçtik. Cam kenarına oturdum ve bahçeyi izlemeye başladım zil çalmasına rağmen Ece ve Meral her zamanki yerlerinde oturuyorlardı. Bir nöbetçi öğretmen geldi ve onlara sınıflarına gitmelerini söyledi. O sırada bizim öğretmenimiz sınıfa girdi. Sıkıcı bir gün daha bitiyordu Burakla çıktığımdan bu yana teneffüslere çıkmamıştım ve son ders birazdan bitecekti. Zil çaldı ve aşağıya indim,önce Burak'ı aldım sonra Ece ve Meral'i alıp bahçeye indik. Burak spor salonuna doğru gitti. "Görüşürüz."
"İyi antrenmanlar."
Ece ve Meral tanımadığım insanların dedikodusunu yapıyordu ben de bu yüzden komuya fransız kalmıştım. Okulun çıkış kapısına geldiğimizde onlar eve gitmek için sağ tarafa döndüler ben de eve gitmek için karşıya geçtim. Kestirme olduğu için ara sokaklardan geçiyordum. Hava bugün her zamankinden erken kararmıştı gökyüzündeki bulutlar her an yağmur yağdıracak gibi duruyordu. Ben bunları düşünürken hava hafif hafif çilemeye başladı, saniyeler sonra yağmur bardaktan boşalırcasına yağıyordu. Yağmuru severdim ama şu an resmen rüzgarla karışık sağanak yağıyordu. Daha fazla ıslanmak istemediğim için adımlarımı hızlandırdım. Yağmur geçtiğim sokaktaki evlerin çatısında yüksek bir ses çıkarıyordu. Adımlarımı daha hızlı bir şekilde atarken köşedeki küçük çıkıntıya ayağım takıldı. Sendeledim, tam düşecekken birinin sırtına çarptım. Önümdeki uzun boylu çocuk kolumdan tutup düşmemi engelledi.Yüzümü kaldırdığımda küçük bir şaşkınlık ve utanç hissettim. Bu Bartu'ydu.

Beni Sıkı Tut(bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin