Küçük esir/Bxb

Çiçeğim.

İnce belinde gezen büyük,kemikli ve damarlı ellerle yeşil gözleri açıldı küçük oğlanın.Sarı saçlarına konan küçük öpücüklerle gözleri yukarı kaydı.Ateş'i gördüğünde minik vücudu Ateş'in kaslı kolları arasında titremişti.

Büyük eller Çınar'ın saçlarını yukarı tarayıp alnını öptü.

"Günaydın,çiçeğim."

Duyduğu hitab şekli ile tebessüm etti Çınar.Dün yaşadıklarını unutmuş gibiydi. Tabiî abisinin dudaklarının içine sıcak,beyaz meniyi bırakması çokta unutulacak türden bir zaman dilimi değildi.

Kuruyan damağını diliyle şaklatıp,dilini dudaklarında gezdirdi.Ateş'in bakışları dolgun dudaklara kayarken yanaklarının kırmızıya büründüğünü pekâlâ biliyordu.

"Bir açıklama yapacak mısın,Ateş abi?"

Abi kelimesi her ne kadar Ateş'in sinirini oynatsa da kolları arasındaki çiçeğini korkutmak istemedi.

Çınar'ın yaptığını taklit edercesine dudaklarını yalayıp iyice koyulaşan siyah gözleriyle,yeşil gözlere odaklandı.

"Yapmak zorunda mıyım,güzel kardeşim? "

Çınar imalı sese kaşlarını çattı.Tabiî ki zorundaydı!

"Evet,zorundasın.Zorla beni alıkoyuyorsun şu an!"

Hafif yüksek çıkan sesi Ateş'in sinirini kontrol edememesine ve küçük olanın çenesine yapışmasını sağladı.Sertçe sıktı küçük çeneyi,büyük elleri arasında.Yeşil gözlerin kızarıp dolduğunu gördü.

"Beni iyi dinle.Sana hiçbir şekilde açıklama yapmak zorunda değilim bu bir.İkincisi ise,bana bir daha sesini yükseltecek olursan canını daha çok yakarım.Anlıyorsun değil mi çiçeğim?"

Yavaşça çenesini sıkmayı bıraktığında küçük olanın derin nefes alıp verdiğini işitti.Çiçeğini korkutmak istememişti fakat sinirine hakim olmakta zorlanıyordu.

Yataktan Çınar'ı kucağına alarak kalktı.Çınar kendi yürüyebileceğini bastırdığında Ateş daha fazla tatsızlık çıkmasını istemedi ve çiçeğini kucağından indirdi.İri ellerini küçük ellere sarıp sıkıca tuttu kaçmasını engellemek istermişcesine.

Birlikte el ele aşağı indiklerinde içerideki adamların tümü kafalarını öne eğdi.Ateş'in en büyük ilk emri buydu.Kimse çiçeğine bakamazdı.Kadın çalışanlarından biri kafası öne eğik bir şekilde yanlarına gelip Ateş'in önünde eğildi.

"Bir şey mi var,Elif?"

Elif,başı hâlâ eğikken kafasını sağa sola salladı.Sevdiği adamın karşısında epey stres oluyordu.

"Hayır,Ateş bey.Sâdece kahvaltının hazır olduğunu söyleyecektim."

Ateş kısaca tamam diye mırıldanıp yanındaki çiçeği ile büyük salona geçti.Orta boylu masada sadece iki tane tabak karşılıklı koyulmuş şekilde bekliyordu.Ateş önce Çınar'ı oturtmuş sonra ise kendisi karşısına oturmuştu.

Çınar önündeki sevdiği şeyler ile dolu olan tabağa parlayan gözleriyle bakıp,kıvrılan dudakları ile Ateş'e dönmüştü.Ateş,çiçeğinin gülümsemesine karşılık tebessüm edip kahvaltısına başlaması için eliyle işaret verdi.

Çınar,kahvaltısına başladığında Ateş de onu izleyerek kahvesini yudumlamaya başlamıştı.Çınar,küçük bir pankek parçasını çiğneyip yuttuktan sonra onu izleyen Ateş'e döndü.Ateş,soru soracağını anlayıp kahvesinden bir yudum daha alıp gülümsedi.