Seksi Değil Ama Masum Hiç Değil

389 52 31
                                    

Kyk yurtlarında yemekhane sırasından daha kötü olan bir şey varsa o da çamaşırhane sırasıydı. Pis makinelerde çamaşırlarımı yıkamak için saatlerce sıra beklemek kabus gibiydi. Bu yüzden tüm cumartesimi alıyordu bu lanet iş. Kapak kapak döktüğüm yumoş sayesinde mis gibi kokan kurumuş çamaşırlarımı katlamak bu günümü güzel kılan tek şeydi.

"Şimdi senin bu kızla son durumun ne?"

Bizim ekipten olaya en anlayışlı yaklaşan Serap'ın sorusuyla yatağımdaki kıyafet yığınından başımı kaldırdım. Yönetimden gizli aldığımız odadaki küçük yolluğun üzerine abur cubur zulamızı dökmüş afiyetle yiyen kankalarıma baktım.

"Haram zıkkım olsun size bu abur cuburlar. Midem bulanıyor diye yiyemiyorum şimdi, ne var beni de bekleseniz?"

Üçünün istifini bozmadan nispet yapar gibi devam etmesine dudak büzdüm. Ben arkadaşlığımızı gözden geçirsem iyi olacaktı.

"Kızım lafı çevirmeden cevap ver. Ayrıca her seferinde birimizi beklersek ohoo, hiç yiyemeyiz."

Haklı olması o abur cuburları şu an yiyemediğim gerçeğini değiştirmezdi. Ama onları da durdurmazdı, zamanında beni de durdurmadığı gibi. Bu sebepten gözlerimi devirip cevap verdim.

"Valla kanka itinayla her saat kıza yürüyorum. Zamk gibi yapıştığımı söylesem abartmış olmam."

Bu noktada küçük bir onay yükseldi Berrin'den, "Doğru, resmen sülüğün yeni cinsi olma yolunda emin adımlarla ilerliyor."

Hiç alınmadan başımı sallayarak tasdik ettim ve devam ettim.

"Ama bence o da yavaş yavaş yumuşuyor. Eskisinden daha az kovuyor mesela. Ya da konuştuğumda cevap veriyor. En güzeli de artık gülüşünü saklamıyor."

Son kısımda hülyalı hülyalı çıkmıştı sesim. Elimdeki çamaşırı görmeyen gözlerle katlamamın sebebi ise bahsettiğim gülüşün hayalimde canlanmasıydı. Bu kızda ensesinden sonra en sevdiğim şey gülüşü olmuştu. Off be, keşke o hep gülse ben de hep izlesem.

"Kızım sen bu tangayı nasıl giyiyorsun ya!?"

Özge'nin sesiyle kendime geldiğimde elimde dantelli siyah tangam vardı. Kızların hala benim bu huyuma alışamamasını anlamıyordum.

"Kuzu diyorum size, tanga normal külotlardan çok daha rahat."

Regl dönemi harici hep tanga giydiğim için kızlar şaşırıyordu. Neymiş efendim ipi araya kaçarmış. Yok öyle bir şey, alışınca vazgeçmiyorsunuz diyordum ama inanmıyorlardı. Ayrıca içinde kendimi daha güzel hissettiğim için de seviyordum.

"Yalnız Eylül onu bunu bırak da Esmer seni seksi tangalarının içinde görürse zaten otomatikman düşer. Hiç bu kadar uğraşmana gerek kalmaz."

Berrin'in sözüne hepsinden kahkahalar eşliğinde onaylar yükselirken ben de ani bir aydınlanma yaşıyordum. Gözlerim kocaman açılırken "Oha lan, harbiden!" diye söyledim.

Yanı başımda duran telefonuma uzanırken kızların gülüşleri devam ediyordu. Daha önce hiç kullanmadığım ismi telefon rehberimin örümcek ağı kaplamak üzere olan yerinde bulup Esmer Güler ismine tıkladım. Evet, aşık da olsam sevgili olmadan ismini değiştirememiştim. Aranıyor yazısı çıkarken telefonu kulağıma götürdüm. Kankalarımın dikkatini saniyeler sonra çekmiş olmalıyım ki sesleri kesildi. Bu sırada telefon hala çalıyordu.

"Ne yapıyorsun Eylül?"

Özge'nin sorusuna elimi kaldırarak durmasını işaret ederek karşılık verdim. Bu sırada açılmayan telefon hattan düşmüştü. Tabi ki pes etmeyip bir kez daha aradım. Bu sırada gerginlikten tırnaklarımı yerken kızlar kendi aralarında ne yapmaya çalıştığımı anlamaya çalışan bir konuşma başlatmıştı.

Masal Değil Ama Gerçek Hiç DeğilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin