ortak bir çalışma yapmamız lazım."
+"Hadi gidelim."
Otele geldiğimizde hava kararamak üzereydi. Cem hemen telefona sarıldı. Bu arada Komiser Ahmet bey beni aradı.
+"Merhaba Sarp nasılsınız?"
-"İyiyiz Ahmet bet herşey yolunda gidiyor. Elması çalan kişiyi yakalamamıza çok az kaldı."
+"Ben de bunun için aramıştım. Aldığımız bilgilere göre elmasın küçük bir parçası daha satılmak üzere ordaki bir kuyumcuya daha getirilimiş. Kuyumcu şüphelendiği için elması almamış. Adamlar yarın tekrar geleceklermiş. Be sana kuyumcu ile ilgili bilgileri mail atıyorum. Cem'e selamlar kolay gelsin."
Telefonu kapattığımda Cem de aynı bilgileri İtalyan polisinden öğrenmişti.
+"Cem yarın erken kalkmalıyız."
-"Evet. Erkenden kuyumcunun önünde olmalıyız. Tüm polisler hazır olacak."
***
Marino Gioielliere'nin önü sabahın 7:00 da hareketlenmeye başlamıştı. Tüm polis ekipleri, sivil polisler, usta nişancılar yerlerini almaya başlamışlardı. Biz de Cem ile beraber arabanın içinde kuyumcunun tam çaprazında arabın içinde beklemye başladık. Saat 11:00 sıralarında şüpheli kişi arabadan inerek kuyumcuya girdi. Herkes tetikte bekliyordu. İtalyan polisinden iki kişi de adamın arkasından içeri girdiler. Biraz sonra polisler adamı yakalyıp ellerini kelepçelemiş şekilde içerden çıktılar. Tam o sırada bizim az ilerimizde bulunan bir araba hızlıca hareket etti.
+"Cem Enrico arabada galiba."
İtalyanlar da arabayı park ederek peşine düştüler. Biz de takibe başladık. Araba çok hızlı gidiyordu.
-"Sen de çok hızlısın Sarp. Hadi şu işi bitirelim artık."
+"Az kaldı Cem. Yakalamak üzereyiz."
İtalyan sokaklarında müthiş bir kovalamaca başlamıştı. Yukarıdaki polis helikopteri de bizleri takip ediyordu. İtalyan polisler hopörlörden arabadakilerin teslim olmaları için çağrıda bulunuyorlardı. Ama bu çabaları boşunaydı. Araba hızlıca yoluna devam ediyordu. Ben de iyice hızlanarak polis arabalarını geçtim ama ileride trafik vardı. Enrico mecburen durdu ve arabasından indi. Dar sokaklara doğru koştu. Cem'de hemen polislere haber verdi. Ben de çok hızlı gittiğimden biraz zor durdum. Arabadan çıktığımızda bir an adamı gördüm ve koşarak onu takip ettik. Cem beni geçerek adama daha yaklaştı. Enrico ilerideki bir manavın karpuzlarını devirerek beni yavaşlattı. Cem sanki bunun olacağını biliyormuş gibi başka bir yoldan gitti. Ben hâlâ koşuyordum ama manav bize söyleniyordu. Enrico ilerideki bir duvarın üstünden atlarken onu ayağından yakaladım o sırada Cem bize yetişti. Enrico'yu yakalamıştık ve böylece bir olayı daha başarıyla çözmüş olduk. Pembe Yıldız Elması da olması gerektiği yere ulaştırıldı.
***
Komiser Ahmet bey karakolda bizim için bir tören hazırlatmıştı. Herkes etrafımızda toplanmıştı. Ahmet bey bize başarı belgelerimizi verdiği sırada bütün arkadaşlarımız bizi coşkuyla alkışlıyordu. Cem ile içeceklerimizi yudumlarken Cem'in telefonu çaldı. Arayan Anna idi. Cem gülümsedi ve yavaş adımlarla odasına gitti...