Arabanın içini dolduran Johnny Cash'in sesi sonuna kadar açık camlardan dışarı çıkıp sıcak havaya karışıyordu.İlk önce kollarımı daha sonra da suratımı dışarı uzatıp ılık rüzgarın uğultusunu bütün hücrelerimde hissettim.Bu hissi, şuan bulunduğum ortamı ve Calum'un yanımda varlığının verdiği huzuru basit kelimelere sığdıramıyordum.
Yaptığım aptalca tekliften sonra beni orada bırakıp uzaklaşacağını düşünürken, yanıma gelip kollarını sıkıca bedenime sarması küçük çaplı bir şoka girmemi sağlamıştı.Ben onun bitmeyen sevgisini o ise benim ona karşı yaptığım haksızlıkları hak etmiyordu.
Parmaklarımın arasında ki ufak çileği ağzıma alıp bakışlarımı Calum'a çevirdim.Gözleri şişti, çünkü öğleden sonraya ancak uyanabilmiştik.
"Nereye gittiğimizi merak ediyorum."
Sessizliği bölen çatlak sesimi duyduğu halde bana bakmadı.Bütün dikkatini yola vermiş gibi görünüyordu ama içten içe başka şeyler düşündüğünü fark edebiliyordum.
Omuz silkti. "Uyanacağız, böyle olmanı istemiyorum."
Kaşlarımı çatıp oturduğum koltuğa biraz daha yayıldım.Aldığım cevap beni memnun etmemişti.
"Şuan uyanık olduğumuzu sanıyordum."
Sonunda bana dönüp işaret parmağını gözlerime doğru salladı.
"Hayır hiçte uyanık görünmüyorsun."
***
"Ciddi olamazsın." Gözlerim gördüğüm manzaranın etkisiyle şaşkınlıkla açılırken Calum'a döndüm.Ellerini beline koymuş burada ki havanın çok temiz olduğuyla ilgili bir şeyler zırvalıyordu.
"Calum." Elimle önümüzde ki şelaleyi işaret ettim.Bunu yapmak bile başımı döndürmüştü.
"Gayet ciddiyim." dedi, herhangi bir konu üzerinde konuşuyormuşuz gibi.
Bu rahat tavırları içimde ki korkuyu tetiklerken elimi alnıma koyup telaşla oradan uzaklaşmaya yeltendim.
"Hayır kesinlikle buradan atlamayacağım." Aniden kolumu yakalayıp kendi bedenine yaklaştırdı.Ah, beni iyi tanıyordu.Çünkü şuan korkularıma karşı yine benim zaaflarımı kullanıyordu.
"Evet buradan birlikte atlayacağız, şimdi." Kelimeleri üzerine basarak söyledikten sonra sıkıca elimi kavrayıp küçük adımlarla şelalenin kenarına çekti.
Tanrım.
Başım Jüpiter'den bile hızlı dönüyordu.
"Yanında olduğumu biliyorsun değil mi? Senin için buradayım Doreen, her zaman."
Verdiği güven hissine karşılık başımı usulca salladıktan sonra dudaklarına uzanıp kısa bir öpücük bıraktım.Hızlanan soluklarımın birbirine karışmasına izin verdim.
"Hadi yapalım şunu."
Sonra deli cesaretiyle veya Tanrı'nın beni herhangi bir güç sayesinde tekmelemesiyle onu peşimden sürükleyen taraf ben oldum.Boşluğu hisseder hissetmez tiz çığlığım Calum'un güçlü bağırışına karıştı.Hava ayaklarımızın altında hızlı tekmelere maruz kalırken yaklaştığımızı düşünerek nefesimi tuttum ve havanın uğultulu sesinin yerini suyun yoğunluğuna bırakmasına izin verdim.
Genelde yüzmeyi sevmezdim hatta hayatımda sadece birkaç defa dalış yapmıştım.Ne derinlerde ki renkli balıklar ne de sonsuz mavi dalgalar ilgimi çekiyordu.
Şimdi ise suyun kaldırma kuvveti binlerce baloncuğun arasında bizi yukarı doğru iterken onu görmek daha doğrusu kıvrılan dudaklarını ve sevinçle parlayan gözlerini görmek içimde defalarca suya dalma isteği uyandırıyordu.
Yüzeye çıkıp yüzüme yapışan saçlarımı geri ittim.Calum'da aynı şekilde yaparak önümde belirmişti.Yüzünden boynuna doğru bir yol izleyen su damlalarıyla beraber yutkundum.
Çok güzeldi.
O hızla akan bir çağlayan ben ise çölün kavurucu sıcaklarında kalmış bir günahkar gibiydim.Yutkundu,daha sonra dudakları hararetle aralandı.
"Dünya kötü, fakat sen benim için her şeyden çok daha güzelsin."
Benim için her zaman söyleyebileceği bir şeyler olurdu.
Ve sonra şimdi de yaptığı gibi dudaklarımızı birleştirirdi.
*****
kıvranarak yazdığım bu bölüme oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen.