(1)

144 21 6
                                    

Kısa bir arlin hikayesi olacak. Tek bölümlük hikayelerde karışıklık olmasın diye, bağımsız yayınladım.. İyi okumalar.

Aylin günlerdir evden çıkmamıştı. Lise bitmiş, üniversitenin başlamasına daha vardı. Arazı lise mezuniyetinden sonraki partiden  beri görmemişti.

Özlüyor muydu? Evet. Onu affetmiş miydi? Hayır. Arazın yaptığı planlar, onu kullanmış olması, bütün bunlar Aylinle yaşadığı şeyleri sorgulatıyordu. Aralarındaki şeye ilk önce 'aşk' diyen kişi Araz olmuştu. Aylin bakışında samimiyet görmüştü, yaşadıkları her şey ona samimi ve içten gelmişti.

Ama şimdi her şeyi sorgular haldeydi. Her şeyin bir yalan olmasından korkuyordu. Arazın gözünde sadece Gizem ile tekrar sevgili olabilmek için kullanılan kişi olmak istemiyordu. Aralarındaki her şeyi bitirmişti. Ve hissettiği aşkın kızgınlık ve öfke tarafından bastırılmasını bekliyordu. Belki çok uğraşırsa nefret de ederdi bir gün.

Aylin elinde bir fincan kahve ile oturma odasına giderken, dış kapının altından bir zarfın içeriye doğru girdiğini gördü. Aylin kapıyı açana kadar o kişi gitmişti. Aylin zarf ile birlikte koltuğa oturdu

Üzerinde Ayline yazıyordu.

Aylin zarfı açtı ve içindeki kağıdı çıkardı. Arazın el yazısıydı. Aylin kızgınlık ile mektubu yırtmak üzereydi ki, ilk cümleleri okudu.

Prenses...

Ne kadar kızgın olduğunu biliyorum. Ama lütfen sana yazdığım bu mektubu oku. Bu yazacağım ilk mektup, ama son mektup olmayacak. Sana prenses tutulmasından bahsetmek istiyorum. Sana şimdiye kadar anlatamadığım her şeyi bu mektuplarla anlatmak istiyorum. Sana gerçek Arazı göstermek istiyorum.

Aylin mektubu kenarı koydu. Okumak ve okumamak arasında gidip geliyordu. Kahvesini içti, ev işini yaptı ve en sonunda tekrar koltuğun üzerinde duran o kağıdı eline aldı ve okumaya devam etti.

Annem bizi terk ettiğinde küçüktüm. Bir gün okuldan geldim ve annem gitmişti. Her gün sokağa çıkıp bekledim, bir gün gelir diye. Gözlerimi sokaktan ayırmazdım. Babam annemi çok seviyordu, o kadar çok ki, gidişi aklını yitirmesine sebep oldu. Herkesi unuttu, bir tek onu unutmadı. Kendi çocukları bile onun için birer yabancı. Abim genç yaşta büyük bir sorumluluk üstlenmek zorunda kaldı, hem anne oldu hem baba. Ama bunun için yanlış yollara sapttı ve beni de yanında götürdü. Hırsızlığa böyle başladık. Yoksulluktan ötürü başlayan şey, bir alışkanlık oldu. Keşke olmasaydı, ama zamani geriye almak mümkün değil ne yazık ki.

Ben çocukken annem gittiği için çok zorbalığa maruz kaldım. Okulda bir çok çocuk benimle dalga geçti. Annemin gidişi onlara komik geldi. Benden yaşça büyük olanları en kötüleriydi ve ben o zamanlar kendimi nasıl savunmam gerektiğini bilmiyordum. Bunu zamanla öğrendim. Yaptıklarımı savunamam, ama benim için karşı tarafı o beni ezmeden ezmek güçlü görünmenin tek yoluydu. O zaman da öyleydi, şimdi de. Değişmemi istemiştin ya hani, ben de hemen olmaz, alışmam zaman alır demiştim. İşte bu yüzden. Çünkü çocukken başladım böyle davranmaya. Kendimi korumak için başladığım bu şey, beni üzen o çocuklardan bile daha kötü olmama sebep oldu.

Mektup bitmişti. Ama Aylin Arazın ilk başta yazdığı şeyden, bu mektubun yalnızca bir başlangıç olduğunu biliyordu. Araz daha fazla mektup yazacaktı ve Aylinin içinde hala var olan o sevgi ve aşk ağır bastığı sürece, Aylin o mektupları okuyacaktı.

Mektuplar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin