Bir günüm

7 0 0
                                    

Sabah erken kalktım. Tuvalete gidip elimi yüzümü yıkadım ardından balkona gittim. Tam güneşin o güzel turuncu ışıklarını izliyorken telefonum çaldı. Arayan Yağmur'du. Hemen telefonu açtım:

Yağmur: -noldu? Normalde telefonu açmazdın 😁
Beyza: -bugün erken uyandım telefonda hemen yanımdaydı.
Yağmur: -güzel. Seni sabah sabah aradım kusura bakma ama sana güzel bir haberim var.
Beyza: -güzel haber mi? Söyle.
Yağmur: -hazırlan. Ablam ve ben seni araba ile almaya geliyoruz!
Beyza: -ne oluyor sabah sabah nereye gideceğiz?
Yağmur: -sabahın ilk ışıkları ile arabayla gezmek istiyoruz. Biraz dolaşıp avm'ye gideceğiz. Bunu kaçırmanı istemiyoruz.
Beyza: -tam şu anda böyle bir şeye ihtiyacım var. Hazırlanıp inerim. Saat kaçta gelirsiniz?
Yağmur: - 9 gibi oradayız. Acele etme anca varırız eve zaten.
Beyza: -tamamdır ben hazırlanıyorum.
Yağmur: -peki geliyoruz bizde. Görüşürüz birazdan.
Beyza: -görüşürüzz

Sabahın ilk ışıkları ile arabayla gezme fikri çok hoşuma gitmişti. Dışarı çıkıp hava almak iyi gelecek.

Yağmur ve Eylül abla gelmişti. Asansör ile indim. Araba hemen kapının önündeydi. Arabaya bindim ve favori yolumuza doğru gittik. En sevdiğimiz şarkıyı açıp yol boyunca dinleyip eğlendik. Her şey o kadar mükemmeldi ki...
Zaman o kadar hızlı geçti ki saatin 10 olduğunu bile fark etmedik. Avm'ye doğru gitmeye başladık.

Evet... geldik. İçeri girdik ve baya bir vakit geçirdik. Tam her şey güzel gidiyordu ki, avm'de dolaşırken düşmanımı gördüm. Yanında sarı kıvırcık saçlı, yeşil gözlü, üstünde beyaz bir crop ve mavi ispanyol paça pantolon giyen bir kız vardı. Birden duraksadım ve düşmanımı izlemeye başladım. Yağmur ve Eylül abla birden durdu ve ikisi birden bana baktılar.

Yağmur: -neden durdun?
Beyza: -sol tarafa bak anlarsın.
Yağmur: -tesadüfe bak... Tanrım. Ne işi var onun burada sabah sabah?
Beyza: -belasını arıyor avm'de
Eylül abla: -tamam uzatmayın daha bir sürü yer gezeceğiz.
Beyza: -peki.

Düşmanım beni farketti ve o yüzündeki gülümseme birden tiksinç bir hâl aldı. Bana tiksiniyormuş gibi bakıyordu ve tabi bende ona aynı yüz ifadesi ile bakıyordum. Bana defol git buradan dermişcesine bir bakış attı. Bende neredeyse onu dövücek gibi bakıyordum. Bıkkınlıkla iç çekerek yoluna devam etti. Bizde yolumuza devam etmiştik.
Günün geri kalanı çok güzel geçmişti. Bir sürü mağaza dolaşmıştık.

2-3 saat sonra arabaya bindik. Yağmur ve Eylül abla beni evime bırakıp kendi evlerine doğru gittiler. Eve geçtikten sonra banyo yapıp kendime bakım yaptım. Sonrasında telefonumu alıp balkona gittim. Salıncağa oturup telefonumu açtım. Telefonun ekranında 2 tane bildirim vardı ve ikiside sabah kendisiyle karşılaştığım düşmanımdandı. Aslında hiç uğraşmak istemiyordum ama açıp okudum. Mesajlarda "tekrardan karşılaştık" "Umarım bir daha karşılaşmayız" yazıyordu. Bende ona "umarım" cevabını verdim. Gerçektende bir daha onu ne görmek ne de duymak istemiyorum. Telefonu kapattım ve salıncakta uzanmaya başladım. Salıncakta uzanırken uyuya kalmışım.

Uyandığımda saat 15.46'ydı ve güneş batıyordu. Uzanırken bir yandan güneşi izliyordum. 5 dakika sonra mutfağa gidip kendime güzel bir yemek hazırladım. Tam yemeğimi bitirdikten sonra kapı çaldı. Hızla kapıya doğru koştum. Gelen Büşra ablaydı. Büşra abla tedirgin gözüküyordu. Bir şeylerin yolunda gitmediğini anlamıştım. Büşra abla konuşmaya başladı:

Büşra abla: -hemen seninle bir konu hakkında konuşmam lazım.
Beyza: -ne oluyor?
Büşra abla: -bize karşı olan grup Knider, çok kötü şeyler planlıyor ve bu maalesef bizi kötü etkileyebilir.
Beyza: -tamam endişelenme. Ben varım burada hiçbir şey yapamazlar.
Büşra abla: -umarım planları istedikleri gibi gitmez.
Beyza: -umarım.
Büşra abla: -neyse. Kahve söyleyeyim mi? Hem kafamız dağılır.
Beyza: -olur söyle. Balkonda oturup içeriz.
Büşra abla: -tamam söylüyorum.

Yarım saat sonra sipariş geldi. Kahveleri poşetten dikkatlice çıkarıp balkona doğru ilerledik. Büşra abla belli etmemeye çalışsada ben onun hâla tedirgin olduğunu anlayabiliyordum. Büşra ablaya "merak etme ben halledeceğim" dedim. Ufacık da olsa sakinleşmişti. Büyük gösterimiz 1 hafta sonraydı. Heyecanlıydım. Ve tabi bizim gruptaki bütün herkes heyecanlıydı. İnşallah başarabiliriz.

Kahvelerimizi içerken bir yandan sohbet ediyor, diğer yandan da bahçedeki kuş cıvıltılarını dinliyorduk. O kadar güzeldi ki...

17.45
Büşra abla artık eve gitmesi gerektiğini söyledi. Onu evine yolcu ettikten sonra televizyonu açtım. Televizyondan youtube'a bağlandım. Bir tane video seçip koltuğa yayıldım.

Hava durumu birden kötüleşti. Videoyu izlerken yağmur sesini fark ettim. Balkona çıktım ve ne olduğuna baktım. Şaşırmıştım, çünkü dışarıda gök gürültü fırtına vardı. Bu güzel hava nasıl birden gök gürültülü fırtınaya döndü ki? Ama tabi bizim buralarda bu tip olaylar aşırı normaldir. Yinede hâla şaşkındım. Burnuma ıslak toprak kokusu geliyordu. Bu koku benim en sevdiğim kokuydu. Toprağın kokusunu içime çektim. 2 dakika sonra içeriye geçtim. Videonun geri kalanını izlemeye devam ettim. Bu sabah erken kalktığım gibi erken uyumak istedim ve televizyonu kapatıp yatağa gittim. Instagram'ı açtım ve gönderilerimde ki yorumlara baktım. Herkes "gösterinizi heyecanla bekliyoruz" "sizin için en ön koltuklardan yer ayırttım. size güveniyoruz" diye mesajlar atmış. Yüzümde bir tebessüm oluştu. Takipçilerimi ailem olarak görüyordum. Üzerime yorgunluk çöktü ve telefonu kapatıp yattım. İyi geceler...

INFINITY Grubu ♾️Where stories live. Discover now