"Hey Zalia oyun oynayalım mı?" diye sordu kardeşim Vanya, gülerek ona bakıp "Annem bizi keser." dedim. Elime dokunup "Hadi ama!" dedi. Elimi ondan çekip yavaşça elimden ateş çıkardım. "Voah!" diye bağırdı. Gözlerime bakıp "Gözlerin kırmızı oluyor Zalia!" dedi. Ateş olmayan elimle onu itip gözlerimi kapadım. "Uzaklaş Vanya! Kontrol edemiyorum!" dedim. Vanya ellerimi tutup "Sen bana asla zarar vermezsin biliyorum." dedi ve gülümsedi. Gülümseyerek ona baktım, elimi yanağına koydum. "Ah!" diye bağırdı.
"Zalia uzak dur ondan!" diye bağırdı annem Vanya'yı kucaklarken, ağlayarak kollarını ona sardı. Gözlerimden yaşlar aktı, "Anne bilerek yapmadım, yemin ederim." dedim. Öfke dolu gözleriyle bana baktı. Elime baktığımda hala ateş vardı. Öfkeyle elimi salladım. "Zalia uzaklaş, daha fazla ona zarar verme!" diye bağırdı. Tuvalete girip ellerimi lavaboya yasladım. Gözlerime baktım, iğrenç kırmızı gözlerime. "Sakinleş Zalia." diye bağırdım. "Vanya'ya bile zarar verdin. Daha kime zarar vereceksin?"
Gözlerimdeki kırmızılık azalmıyordu. Yere oturup derin bir nefes aldım. Başımı dizlerime yaslayıp düşünmemeye çalıştım. Geri ayağa kalktığımda gözlerim yeniden mavi olmuştu. Tuvaletten çıktığımda evde kimse yoktu. Bir mektup vardı, elime alıp mektubu açtım.
"Çok dayanmaya çalıştım. Onun iyiliğini düşünmek zorundayım, onun sonu da babana benzemesin Zalia.
Üzgünüm, annen."Kahkaha attım. Koskoca evde kahkaham yankılandı. Mektubu yırtmak için yeniden elime aldım ancak yırtamadım. Buruşturup yere attım. Terk edildin aptal. Bu sefer gerçekten kimsen kalmadı... Gözlerimden yaşlar aktı. Koltuğa oturup ellerime baktım. Babamdan aldığım bu güç iğrenç bir şeydi. O kadar güçlüydü ki babamı öldürmüştüm. Şimdi sıra kardeşimde mi? Hayır tabii ki! Ona asla zarar vermem. Ellerimden bu ateşi hissetmek kadar iyi bir şey yoktu. Zaten artık kimsesizdim değil mi? O zaman istediğimi yaparım. Koşarak tuvalete girip yanan ellerimi suyun altına soktum. Bunu kendime ceza vermek için yapıyordum. Kardeşime veya anneme asla zarar vermeyeceğimi kendime göstermek istemiştim. Acıyla inleyerek yere oturdum. Elime baktım, buhar çıkıyordu. Gözlerimden yaşlar aktı, kafamı duvara yasladım. Kendimden nefret ediyorum. Ellerimden ateş çıkmıyordu, en fazla 10 dakikaya geri dönecekler. Yatak odasına gidip babamın kasasının şifresini girdim, benim doğum günüm. Kasayı açtığımda içindeki mektubu akıp yatağa oturdum.
"İlk göz ağrım, sevgili kızım... Seni çok ama çok seviyorum. Güçlerin yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Korkma Zalia güç senin kontrolün altında olacak her zaman. Korkma kızım, bu güçten kaçmaya çalışma. Kaçamazsın. Yüzleş onlarla, sen onların sahibisin.
Seni her şeyden çok seven baban..."
Gözyaşlarımı silip burnumu çektim. Kasaya gidip mektubu koydum. Artık yalnızsın Zalia, aferin sana! Gözlerimden akan yaşları sildim. Şömineye gidip şömineyi yaktım ve oturdum. Battaniyeyi kendime sarıp yanan ateşi izledim.
3 gün sonra
Buzdolabını açıp içine baktım. Hiçbir şey yoktu. Buzdolabını kapatıp çantamı aldım ve evden çıktım. "Saygıdeğer öğrencimiz Zalia Pride, buyurun." diyen adama baktım. "Siz kimsiniz?" diye sordum. "Ah kusuruma bakmayın. Ben Brude, okula giderken size eşlik edeceğim." dedi. Kaşlarımı çatarak ona baktım. "Aileniz bize bir mektup gönderdi Zalia hanım, okula kayıt için. Okula kayıt oldunuz." dedim. Maddox okulunu diyor olmalı. Gülümseyip "İstemiyorum, teşekkürler." dedim. Brude önüme geçip "Hanımefendi, ailenizden kimse kalmadığından okula gelmeniz zorunlu kılınıyor." dedi. "Peki, eşyalarımı alayım." dedim ve eve geri girdim. Babamın kasasını açtım, mektubumu aldım ve odama gittim. Valizime kıyafetlerimi ve mektubu koyup arka kapıdan çıktım.
YOU ARE READING
Her Şeye Rağmen Sen
Fantasy"Yine de benimle mi olmak istiyorsun?" "Tabii ki Zalia, sen benim tek varlığımsın."