Felix alarmın sesine kafasını kaldırıp etrafa baktı. "Hayır bugün okula gitmeyeceğim ama yine de erken kalksam iyi olur," diyerek kendini motive etti ve ayağa fırladı. Başının dönmesi ile geri oturdu, bu duruma gülmüştü.
Düzenli bir hayatı yoktu Felix'in. Ona eşlik eden bir arkadaşı, onu çok seven bir sevgilisi ya da en önemlisi bir ailesi yoktu Felix'in. Hayır ailesi ölmemişti, ve ailesi ile bir sorunu da yoktu. Sadece ailesi ile eğitim için araya kilometreler sokmak zorunda kalmıştı ve bu durum ailesi ile arasını iyice soğutmaya yetmişti.
Felix kahvaltı yaptıktan hemen sonra hastaneye gitmek için hazırlandı. Kısa kollu baskılı bir t-shirt, bol siyah kot ve deri ceket ile kombini tamamlayıp muayene olmaya yola koyuldu. Fakat hiç muayene olmaya gider gibi bir hali yoktu. Muayeneden hemen sonra yetişebilirse okula gidecekti fakat yetişemeyeceği barizdi.
Muayene olmaya girene kadar yaklaşık 25 dakika beklemiş, muayneyi de yaklaşık 10 dakikada olmuştu. Okula ise 7 dakikası kalmıştı. Çantasını kaptığı gibi okula doğru koştu. Derse geç kalmıştı fakat yapacak bir şey yoktu.
Sınıfa koşmaya başladı ve birine çarptı. "Sakin ol ufaklık, toplantı var hocalar ilk derse girmeyecek." Felix kafasını kaldırdı ve karşısındaki bedene baktı. Hyunjin.
"Kes sesini! Sen anca görüldü at bir bok- kime ne anlatıyor isem. Gerizekalı," diyerek geçti Lix. Hyunjin arkadan, "Engeli kaldır!" diye bağırdı fakat Felix duymamazlıktan geldi.
