0.2

61 14 8
                                    

cumartesi
02.54

Önündeki kağıda bakarken ne
düşündüğünü kendisi bile bilmiyordu,
sadece bakıyordu. Ucu maket bıçağı ile
açılmış 2b kalem parmaklarının arasında hareketsiz duruyordu.

Normalde ezbere bildiği yüzü eline kalemi aldığı gibi gözü kapalı çizerdi. Zaten bundan başka ne çiziyordu ki? Ama şimdi, sevdiği adamın yüzünü anımsamakta zorlanıyordu. Çünkü hafızasını dolduran başka düşünceler mevcuttu.

Neden sevgisine bu kadar nefret beslemek zorundaydı?

Ona neden bu kadar kötü
davranıyordu?

Bütün bu resim saçmalıkları yüzünden
ele vermişti kendisini. Ona göre bu
bembeyaz kağıtları kirletmenin bir tek
sebebi olabilirdi, sevdiği adamın yüzünü
o kağıtların üzerinde görmek. Başka bir
şey görmek ya da çizmek istemiyordu.

Sadece onu çiziyordu.
Sadece onu görmek istiyordu.

Ama o, yüzüne bile bakmıyordu.
Bakmasa da olurdu. Önünde duran her
kağıdın üzerinde birliktelerdi zaten.
O günden sonra bir daha yazmamıştı.
Taktiği ortaya çıktığı için değil.

İstenmemek, sevilmemek ağır geliyordu
artık. Bırakmış değil, yorulmuştu.

Oturduğu sandalyeden kalktı.
Sandalyeyi bacağıyla ittirip pencereye
doğru yürüdü. Perdeyi aralayıp camı
açtı. Hava hafif serindi ve ılık bir
rüzgar esiyordu. Birkaç saniye karşı
pencereye baktı. Daha sonra yorgun
gözlerini yavaşça kapattı.

Üstünde bir şey olmadığından çıplak vücuduna değen rüzgarı hissetti. Bu hep iyi hissettirmişti.

Bazı serin gecelerde, pencereyi yatağı
belliyordu. Gün doğana kadar karşı
pencereye, sevdiğini görmesine engel olan perdelere bakıyordu.

Gözlerini açtığında sevdiği adamla gözleri birleşti. Vücudunu anlamsız titreme almıştı, rüzgarın etkisi değildi bu. Elleri soğumaya başlamıştı. Kalbi yokuş çıkmış kadar dengesizdi. Onu her gördüğünde hala böyle hissetmesine nefret duyuyordu.

Karşısındaki genç çocuk camın
kenarından çekilip iki dakika sonra elinde sigarası ve çakmağıyla geri döndü. Uzun parmaklarında duran sigarayı
hafif kırmızı dolgun dudaklarına götürdü
ve çakmağını kaldırdı, rüzgarın ateşi
söndürmesine engel olmak için sol elini
sigaranın üzerine siper ettikten sonra
çakmağı ateşledi. İçine derin bir duman
çekti.
Elini indirirken gözlerini tekrar
vücudu tir tir titreyen çocuğa kaldırdı.

Sigarasını sol eline aldıktan sonra sağ elini cebine atıp telefonunu çıkardı ve mesaj kısmına girdi.

Beomgyu, gelen mesaj sesiyle arkasını dönüp masanın kenarında duran telefonuna doğru yürüdü.

Taehyun: Üzerine bir şey giy, hasta
olacaksın.

Beomgyu: Olmam.

Elinde telefonuyla cama doğru yürüdü,
karşısındaki genç kaşları çatılmış bir
şekilde ona baktı ve kafasını indirdi.

Taehyun: Üzerine bir şey giy.

Beomgyu: Hayır.

Taehyun: Ne yaparsan yap amk.
(03.34)

Kafasını kaldırdı ve sigarasını hızlı hızlı
içen gence baktı. Sinir hala terk etmemişti gözlerini. Beomgyu, kafasını çevirip camın
önünden çekildi ve duvarın kenarındaki
koyu lacivert renkli çarşafı olan yatağına
bıraktı kendini. Gözlerini kapatıp
sessizliğe teslim oldu.

Taehyun: Camı kapat.
(03.47)


________________________________________________________

Rica etsem oy verip yorum yapar mısınız?

Rica etsem oy verip yorum yapar mısınız?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kalbinde birileri var. || TaegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin