Güneşin gitmesinin ardından kocaman bir boşluğa düşmüştük öyleki hala olduğumuz yerde öylece boş yola bakıyorduk.
İkmizin arasındaki sessizliği Meriç bozdu "Gediz Kayrayı eve bırak" derken hızlı ve büyük adımlarla arabasına doğru yürümeye başladı.
Kaşlarımı çatıp ne yaptığını anlamaya çalıştım bana hiç bir açıklama yapmamıştı " ne zaman kafası atsa yanlız kalır gel seni eve götüreyim" dedi Gediz abim.
Ne demek yanlız kalır
Tamam bende sinirlenince yanlız kalmayı tercih ediyordum ama şuan onu yanlız bırakamazdım.
"Gediz abi ben onunla gidiyorum " derken çoktan koşmaya başlamıştım
arabanın ön yolcu koltuğunu açıp oturdum.
Meriç şaşkın gözlerle bana bakıp ne yapmaya çalıştığımı anlamaya çalışıyordu.
"Söz hiç konuşmayacağım" derken elim ile ağzıma gizli bir fermuar çektim uzun bir süre bana bakmaya devam edince tekrardan konuştum.
"Söz veriyorum hatta varlığımı bile hissetmeyeceksin " beni inmem için ikna edemeyeceğini bildiği için ağzını dahi açmamıştı
Arabayı çalıştırıp yola koyulduk nereye gittiğimizden habersiz sadece onu yanlız bırakmamak için bu arabada bulunuyordum
.......
Tam 3 saattir yoldaydık ve ben artık sıkılmaya başlamıştım ama söz verdiğim için konuşmıyordum.
Oflayarak camdan dışarıyı izlemeye başladım güneş acaba şuan ne yapıyordu ağlıyor muydu yoksa bize verdiği sözü tutup bizi mi bekliyordu.
Yaklaşık yarım saattir orman yolunda ilerliyorduk şuan nerde olduğumuzu bilmiyor ve tahminde yürütemiyordum.
Çünkü sıkıldığım için uyumuştum ve taşlı yola girdiğimizde sarsıntıdan kaynaklı uyanmıştım.
Daha sonra telefonun çekmemesi ile nerde olduğumu anlayamamıştım camdan dışarıyı izlerken sıkıldığım için Meriçten tarafa dönüp onu izlemeye başladım
Tekrardan oflarsam sinirlenir düşüncesi ile oflamayı bile kesmiştim.
Arabanın yavaşlayıp durması ile etrafa kısacık bir bakış attım yol kenarında bulunan manav tarzı küçük bir yerde durduğumuzu görünce kapıyı hızla açıp dışarı çıktım.
Acıkmıştım ama ne yiyeceğimi bilmiyordum havalarin yavaş yavaş ısınması yazın habercisi ve çilek ve eriğin gelmesi demekti.
Aynı zamanda karpuz ve kavunun da en sevdiğim mevsim olan yaza çok az kalmıştı.
Benim çıkmamın ardından meriç'de çıkmıştı ikimizde hiç konuşmadan tezgahların olduğu yere kadar gelmiştik.
İçeriye küçük bir göz attığım an buranın aslında bir manav değilde küçük bir bakkal olduğunu anladım.
Meriç eline aldığı poşetlere önce domates ardından ise salatalık koydu bende o sırada canım çok çektiği için kırmızı elmalardan poşete koydum.
Meriçin içeri adımlaması ile bende onu küçük bir çocuk gibi takip etmiştim.
İçeride ne aldığına pek bakmamıştım o sırada kendime meyve suyu ve abur cubur almak ile meşguldüm.
Meriç içeride bulunan amcanın masasına aldığı şeyleri bırakırken arkasına dönüp bana baktı.
"Getir hadi" derken eli ile masayı göstermişti şuan ona ben öderim diye kavga çıkarmak istemediğim için elimdekileri masaya koydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAKICI
Teen Fiction"Meriç!" Dedim uyarı dolu bir ses ile beni hiç takmadan yemeğini yemeye devam etti. Elini bacağımdan daha yukarıya çıkarttı Meriç lütfen dedim kısık bir ses ile mericin bıyık altından güldüğünü duymuştum. Elini kadınlığıma çıkarttığı an elimdeki bı...