Gözlerimi karanlık bir odanın soğukluğunda açtım.nerde olduğum konusunda pek bir fikrim yoktu.üstüme öylesine örtülmüş eski bir örtü vardı,o sırada başımın ağrıdığını hissettim.başımdaki ağrıyı umursamadan üstümdeki örtüyü kenara çekip,dağılmış uzun saçlarımı topuz yaptım ve yerimden doğruldum.biraz ilerledikten sonra açık pencereden gelen soğuk havayı iliklerimde hissederken,omuzuma dokunan bir elle irkildim.kim olduğunu tanımadığım genç bir adamdı.onu görünce kendimi büyülenmiş gibi hissettim.ismini bile soramadan beni kendine çekip sıkı sıkı sarıldı.hiç bir şey anlamadan o soğuk havayla karışmış mis gibi kokusunu içime çektim.kimdi bu adam.kokusu beni daha çok etkilerken neden içimde ona karşı güven duygusu oluşmuştu.nerde ve kiminle olduğumu bilmememe rağmen neden bu kadar sakindim.ben beynimdeki milyonlarca sorunun cevabını bulmaya çalışırken aniden bıraktı beni.arkasına döndü bir kaç adım attı ve ışığı açtı."merak etme kafandaki bütün soruların cevabını alacaksın.ama önce bir şeyler yiyip ilaç iç ki başındaki ağrı kesilsin."
Bunları duyduğumda nasıl biri olduğu hakkında içimde öyle bir merak duygusu yeşermişti ki neler olup bittiğini bir an önce öğrenmek istiyordum.ama içimdeki bu aceleci tarafımı bir kenara atıp zamana bırakmaya karar verdim.çünkü ben aşklarımı da hayatımı da çok acele yaşadım.ve belki bu yüzden ona kavuşamadan ayrılmıştık.belki de hiç biz olmamıştık.sadece benim uydurmamdı.onun haberi olmadan nasıl "biz"olunurdu ki.belki de aşk,o olmadan onu ondan daha çok sevmekti.belki ben şu an aşkın tam ortasındaydım ama haberim yoktu.bu düşünceleri bir kenara bırakıp masadaki yemeğe doğru yaklaşırken bir yandan da etrafı süzüyordum.yeşillikler içinde çok güzel gösterişli bir evdi.hem bunları düşünüp hem yemek yemeye başladım.yemeğimi bitirince,kapıya doğru ilerledim.kapıyı açıp odadan çıkınca büyük bir salon vardı.ben de hem dikkatli hem de sessiz bir şekilde yürümeye devam ettim.bir odanın kapısının açık olduğunu gördüm ve merakıma yenilip içeri girdim.odada kimse yoktu ama su sesi geliyordu.sesi umursamayıp odada gezinmeye başladım.çok iyi dekore edilmiş ve göz kamaştırıcıydı.ben odanın güzelliğine kapılmışken birden kapı sesi duydum.odadaki banyodan bana sıkı sıkı sarılan genç adam,ilk önce beni o odada görünce şaşırmıştı.üstünde sadece pantolonu vardı.dolabına doğru yaklaşırken kafasını çevirmeden"yemeğini yedin mi küçük hanım"diye sorarken aynı anda üstüne bir şeyler geçirmişti.ben onun dağınık saçlarına hayran hayran bakarken sorduğu soruyu unutmuştum bile o da anlamış olacak ki "hey" diyerek beni kendimden uyandırdı.birden sıçrayıp evet diyerek kısa bir cevap vermiştim.neden ona bakınca her şey aklımdan uçup gidiyordu.neydi onu bu kadar cazip kılan ve aklımı başımdan alacak kadar güven dolu yapan.ben bu soruların içinde boğulurken "hadi o zaman ilaçlarını al da kendine gel"deyip ukala ama bir o kadar da tatlı bir şekilde uyardı beni.tam odadan çıkarken "sen kimsin"deyip çok merak ettiğim sorunun cevabını bulmaya çalıştım.biraz ilerledikten sonra durdu ve arkasına dönerek
"Biraz sabredersen her şeyi tam olarak öğrenebilirsin küçük hanım"deyip tatlı bir bakış atıp yürümeye devam etti.bende onun arkasından.salonu geçip bu sefer mutfağa geldik.bana su doldurup ilaçlarımı içirdi.ben üşüdüğümü yeni anlamış gibi" ben biraz üşüdüm galiba,üstüme alabileceğim kalın bir şeyler var mı?"diye sorduğumda bana sıcak bi gülümseme atarak bir polar getirdi.giyinirken o kadar güzel kokuyordu ki bana kendi polarını verdiğini hemen anladım.bana çok fazla güven veriyordu ve ben bundan nedensiz bir şekilde korkuyordum.çünkü her güven ortamında aşk vardır.ve ben içimdeki bu acının da aşkın da güven yüzünden olduğunu düşünüyorum.çünkü o benle konuştuğu zaman bana güven veriyordu.ben o güvene güvenerek ona aşık oldum ve hayal kırıklığım da güven yüzünden.beraber yaşayamadıklarımızı ona güvenerek beyaz perdede oynatmıştım.bir senaryocu filmin çok izleneceğinden emin olduktan sonra sinemaya uyarlar.hep filmlerden örnek veriyorum çünkü bizimki de bir film gibiydi yalnız bir fazlalık vardı: "bu filmdeki tüm kişi ve olaylar hayal ürünüdür"
Belki bu yazı yüzünden şu an bu haldeyiz kim bile bilir ki...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuğun içindeki sıcaklık
RandomKendine gelmeden ben kendime gitmiştim.çünkü o bendi.ben ona gittiğimde aslında kendime gitmiş oluyordum.neydi onun gözlerindeki bu soğukluğu sıcak kılan...bir insan sevdiğine bakınca hem üşüyüp hem ısınabilir miydi?