Hayır, rüya değildi. Yatak odamda durmuş tüm bu olanları düşünüyordum. Bay sarışın baykuşla bir kez daha konuşmam gerekiyordu. Onun görmek için bahçeye çıktım. Beklediğim gibi posta kutusunun yanında duruyordu. Artık her şeyin açıklağa kavuşması lazımdı.
"Senin adın ne? " diye sordum birden. Ne yaptığımdan habersizdim.
"Bak adım Match. Eminim kim ki şu an neler olup bittiğini söyleyeceğimi bekliyorsundur. Merak etme öğreneceksin."
Harika bir cevaptı. Sonuçta öğrenememiştim ama ! Gözleri benimkilerden ayrılmıyor. Sanki beynimi okuyormuş hissi veriyordu. Beynimden kalbime geçiyor biraz da kalbime işliyordu sanki. Kalbim ise sanki ondan kurtulmaya çalışırcasına hızlı bir şekilde atıyordu. Kendimi neredeyse onun kollarına bırakacaktım. Güçsüzleşmiştim. Hayat enerjimi çekiyordu. Ama sorumun cevabını öğrenmekte kararlıydım.
"Neden beni takip ediyorsun, beni tanıyor musun? "
Gözleri anlamlı bakmaya başladı.
"Evet Cadı. Seni takip ediyorum. Peşimdeki ışıltıyı sormadığın sürece sorularına cevap verebilirim." dedi. Demek pırıltının o da farkında ve daha da önemlisi demek ki o önemli bir şey. Peki benden niye saklıyordu? Gerçi saklaması mantıklı henüz bir şok geçirecek durumda değilim.
"Nerden geliyosun, beni neden takip ediyorsun ?"dedim. O ise "Sandığımdan daha yürekli ve sabırsız çıktın." dedi. Saçmalıyor diye düşündüm. Beni daha önceden nerde duymuş olabilirdi ki böyle bir tip. Çevreme bakındım. Aynı zamanda dikkat de çekmem gerekiyordu. Emindim ki kimse bizi görmüyordu, mucizevi (!) olarak. Ona döndüm. Bana baktı.
"Küçük bir gezintiye çıkmaya ne dersin ?" Dedi ve ben de reddedemedim. Nerde küçük bir gezinti yapacaktık merak ediyordum. Biraz ilerledi onun hemen yanında yürüyordum. Nerdeyse kollarımız birbirine değiyordu. Böyle yürümeye devam ettik. Yaklaşık yüz metre ileride küçük bir yıkık ev vardı. Oraya doğru yöneldi. Oraya gireceğimizden şüphelenmeye başlamıştım ve evet oraya giriyorduk.
Yıkık bir kapısı vardı. Kapı denir mi bilmiyorum. Kapımsı şeyden içeri girdik. Gözlerime inanamıyordum. İçerisi hiç dışından göründüğü gibi değildi. İçeri de her yer temiz ve salon kısmının bulunduğu yerde gözleri kafasının iki yanında boyu yarıma gelen üç parmaklı açık sarı renkli bir yaratık duruyordu. Bu neydi böyle ?! Artık kendimde olmadığımı düşünmüş ve hâlâ aynı dünyada olduğumdan şüphelenmiştim. Match birden elimi tuttu. Gözlerime baktı ve sonunda beklediğim an geldi ve dudakları birbirinden ayrıldı.
"Burası senin eski evin. Eskiden baban ve annenle burada kalıyordun. Çocukluğun burada geçti. Hayır ben o kadar yaşlı değilim bana bunları baban anlattı. Eminim bunları sana o söylemek isterdi. Neyse... Senin bilmen gereken şey babanın seni çok sevdiği ve asla seni terk etmediği. Burası düşündüğün gibi inanılmaz bir yer. Koruma halkası var.senin gibi melezlerin yetiştiği yerler koruma halkasıyla çevrilir. Sanırım Melez ne demek merak ettin. Melez annesi ve babasından birinin Ramzlardan olmasıdır. Ramzlar ise düzeni sağlayan kişilikler. Bu kişilikler çok önemli bir yere sahiptir. İnsanların doğruyu görme perdelerini açarlar, onları doğruya yönlendirirler de denebilir. Baban da işte o kişiliklerden biriyle alakalı biriydi. Sonra yaşanan birkaç tatsız olaydan sonra ayrıldı o kişiliklerden. " Diyordu , ne diyordu?? Saçmalıyordu ?? Ben anlamıyordu?? Babam mı ?? Bu zamana kadar adını anan bir tanıdığım bile olmamıştı. Anlam veremiyordum ama belki inanabilirdim. Çünkü annem hep babamın önemli bir kişilik olduğunu ve beni asla unutmayacağını daima beni izleyeceğini söylerdi hep. Dinlemeye devam etmeliydim.
"Sen önemli bir cadısın Alexia." dedi. Adımı biliyordu. Birinden duymuş olmalı. Konuşma sırası bana geçmişti.
"İsmimi nerden biliyorsun??" Dedim bana şaşkın baktı.
"Hikayeni bilen ismini de bilir değil mi Alexia.". dedi bana. Öylece kalmıştım. Sarı renkli yaratığa bakıyordum. O da bizi izliyordu.
"Bu arada bu Galice. Bu evin her şeyine o bakıyor. Görünüşü farklı olabilir ama kalbi sizinkiler gibidir." dedi. Galice bana elini uzattı. Ben de ona uzattım ve elimi öptü çok şirindi. Peşimden gel dedi Match bana. Peşinden gittim. Merdivenlerin oraya gittik. Merdivenlerden çıkarken elimi tutuyordu. Müthiş bir şekilde güven hissettim. Elini sıktım. Yukarı çıktık. Beni bir odaya soktu. Oda normal bir odaya benziyordu. Bakımlıydı duvarlarında motorsikletli seksi kız posterleri vardı. Hiçbir zaman o kızlar gibi olamayacaktım. Odanın ortasında çok yumuşak görünen bir yatak vardı. Match parmağıyla yatağı gösterdi. Yatak olduğunu anlamıştım ama ne yapmam gerektiğini anlamamıştım. Anlamsız bir bakış attım. "Otursana." dedi bana. Şimdi anlamıştım. Yatağa doğru yöneldim, yanına geldiğimde eğildim ve yumuşak yatağa oturdum. Sandığımdan daha da yumuşaktı. Match ayakta duruyordu. "Pekala ne hissediyorsun Cadı ??" diye sordu. Bana neden Cadı diyordu anlamıyordum ama soracak gücüm yoktu. "Değişik geldi ama alışmaya başladım. Değişiklik iyidir." dedim. Bu dediğim en saçma şeydi. Değişiklik iyidir de ne demekti?! Ona baktım. O da bana bakıyordu.
"Hadi seni eve bırakalım evden seni merak ederler." dedi. Değişikti hiç eve gidesim gelmiyordu. Bu ev bana daha yakın ve sıcak geliyordu, kalmak istiyordum. Hayır anlamında kafamı salladım. Annemin beni merak edeceğinden eminim ,neden hayır dedim ben de kendimi anlayamadım. Belki biraz durup sonra gidebilirdim. Çok yorulmuştum. Hazır yumuşak yatak varken kendimi tutamadım ve birden yatağa uzandım. Match'in nasıl tepki verdiğine bakacak halim bile yoktu sadece dinlenip düşünmeye ihtiyacım vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kötü Cadı
Teen FictionBirden beliren sarışın bir adam, ardından ardı arkası kesilmeyen olaylar. Bir kız ne kadar üstesinden gelebilir. Hele de aşıksa...