Sabah uyandığımda bugünün haftasonu olduğunu unutmuştum. Aklım biraz daha geç çalışmaya başlasaydı neredeyse okul formalarımı giyecektim. Dün yaşadığım olaylar beni çok etkilemişti. Tüm gece onu düşünmüştüm sarışın baykuşu ve arkasında beliren esrarengiz parıltıyı. Acaba bir daha görebilecek miydim? Nedenine çözemedim ama içimde bir daha görme isteği o kadar belirmişti ki o iri zifiri karanlıktan kara gözleri görmek için her şeyimi verebilirdim. Ben bu düşüncelerdeyken yanıma annem geldi. Düşünceliyken genellikle kaşlarımı çatarım ve gözlerimi bir nesneye sabitlerim. Sanırım bu halim annemi korkutmuştu. Yüzünde halimi merak eden gözleri tüm suratımı tarıyordu. Ne kadar normal dışı hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalışsam da dışarıdan merak konusu olabileceğim benim de aklıma gelmişti. Annemi telaşlandırmak istemiyordum. Onun üzülmesi istediğim en son şeydi. Eğer bahsedersem büyük ihtimalle beni en yakın doktora götürürdü. Her zaman izlediği o sıkıcı televizyon programlarında çıkan doktorlara sinir olmuşumdur.
Annemle yaptığım kısa bir yalancı konuşmamdan sonra bir an önce evden çıkmak için çantamı alıp kapıya doğru yöneldim. Kapı aralıktı. Her kim girdiyse veya çıktıysa kapıyı kapatamamıştı. Annemle evde yalnız yaşıyorduk nasıl olabilirdi ki? Anneme bir şey sormamam gerektiğini düşündüm ve montumu alarak kapının dış tarafına geçtim. Hiç tanıyamadığım babamdan 17 yıldır mektup beklediğim için her sabah okula gitmeden önce mektup kutusuna bakmayı alışkanlık elde etmiştim. Kapımızın birkaç adım ötesindeydi. Tam mektup kutusuna bakacaktım ki kutudan dışarı sızan bir ışık fark ettim. Birinin kutunun içine fener veya mum koyması mümkün müydü? Çok düşünmeden kutuyu açtım ve içine baktım. Birkaç zarftan başka hiçbir şey yoktu. Çevreme bakındım. Evin etrafında bir şey göremedim ancak arkama baktığımda çalılarımn arkasında sokak fenerinin hemen yanında duran uzun bedeni ve ardından iri baykuş gözleri gördüm. Tüylerim ürpermişti. Kalbimin yerinde durduğundan şüphelenmeye başlamıştım. Kanım damarlarımı yakmaya başlamıştı. O simsiyah gözler sanki ruhumu emmişti. Bir an kendimden geçtim gibi hissettim. Bu sefer gidip kim olduğunu soracaktım. Sadece cesarete ihtiyacım vardı. O iri gözler sanki o yöne yönelmemi engelliyordu. Hayır ama yanına gidecektim. Aklımdaki sorulara bir cavap bulma zamanı gelmişti. İlk adımımı attım ancak aklımdan birden yanına gidersem yine esrarengiz parıltıyla beraber kaybolacağı fikri geçti. Yine de denemeye değerdi. Bir adım daha attım hâlâ ne bir parıltı ne de bir tepki görmüştüm. Merakımın yerini biraz da endişe almıştı. Belki de yanına gitmemeliydim. Hayır yanına gidip o iri gözlerin arkasında ne olduğunu öğrenmeliydim. Bir adım daha attım ve ona çok yakın olduğumu fark ettim. Suratında tepki olmaması beni ürkütmüştü. Suratına daha dikkatli baktığımda suratının kusursuz olma kanısını elde ettim. Teni gerçekten pürüzsüzdü ve beyazdan bir ton koyu olacak kadar açık renkli bir teni vardı. Gözlerine gelince gözlerini ayırmadan bana bakıyordu. "Sen kimsin?" Dediğimde dudaklarında çok hafif bir gülümseme belirdi. Ne komikti ki ? Birine sen kimsin demek ne kadar komik olabilirdi. Kalbime artık sahip çıkamıyordum onun kalp atışlarımı duyabileceğini düşündüm çünkü aynı zamanda bir şey dinliyormuş gibi duruyordu. Bana "Zaman yok. Senin için geldim cadı."dedi ve ardından yine o sinir edici parıltı arkasında belirdi. Onu da alıp kaybolacağını düşündüğüm sırada bana elini uzattı sanki elini tutmamı istiyormuş gibiydi. O iri gözler üzerimdeydi bilinçsizce elini tuttum ve son hatırladığım elinin sıcaklığıydı.
Gözlerimi açtığımda beş yaşındayken annemle her rengi içinde barındıran ilk resim denememizin kurbanı olan tuvali gördüm. Tanrım odamdaydım, yatağımda öylece yatıyordum. Nasıl olabilirdi ?Evden çıktığıma emindim. Beynim kendime sorduğum sorulara cevap veremedi ve bir süre kendimden geçtim, başım döndü. Hatırlamaya başlıyordum. İri bakışların çevrelediği o suratı... Anlam veremiyordum. Bir kez daha o suratı görebilmek için çevreme bakındım. Ama gözlerim başarısız bir şekilde bana geri dönmüştü. Camımın yanına gittim dışarıya baktım. Dışarıda hiçbir şey yoktu her şey normal görünüyordu. Annem beni görmemeliydi. Tekrar beni görürse çok endişelenirdi ve şüphelenirdi. O zaman belki de camdan arka bahçeye sıyrılmalıydım oradan da sokağa çıkabilirdim. Harika plan. Camdan dışarı adımımı atacaktım ki sarışın baykuşu hissettim. Gerçekten hissetmiştim ama görememiştim. Mutlu olduğumu düşünmüştüm ki birden karşımda belirmesi çok korkutucuydu. Cesareti o an hissettim ve sordum "Genellikle evlere girer misin yoksa süper güçlerinden biri mi? " Diye sordum. O ise soğukkanlılıkla "Korktun mu? " Diye cevap verdi. Şaşırmıştım bu sefer kalbimde kin olduğunu hissettim. Sakinleşip cevap vermem lazımdı yüzümün aldığı rengi tahmin edemiyorum. Tam ağzımı açacaktım ki annemi ayak seslerini duydum ve telaşla camın diğer tarafına geçmeye çalıştım ama ayağım dış cephedeki çürük tahtaya bastı ve çığlık atacaktım ki o ağzımı o sıcacık eliyle kapattı. Evi inletmek üzere olan çığlığı önlerken beni de tutarak muzzzam bir şekilde odama çekti. Bir süre beni belimden tuttu ve suratıma o bakışını attı. Annem ise evde olduğumu düşünmeyerek -sanırım yani umarım öyledir- evden çıktı. Tüm bunlar nasıl yaşanmıştı ve asıl soru nasıl önlenmişti? Rüyada olduğumu düşünüyordum. Onun "Bu zamana kadar iyi hayatta kalmışsın." dediğini duydum. Çok sinirlenmiştim ben kendi başımın çaresine bakıyordum hem ona neydi benim hayatta kalmam ,tam bir egoist diye düşünüyordum. Evimi terk etmesini söyledim ve bana çok dik bir bakış attı. Ne yani sanki onun eviydi ! Tekrar hiçbir şey olmamış gibi odamda uyanmayı diliyordum. Birden ben aynada kendime bakarken onun elleriyle belime kadar uzanan saçlarıma dokunduğunu hissettim. Kendimi uzaklaştırmak için bir adım attım. Gitmesini gerektiğini anlamış olamlı ki arkasında yine bir parıltı belirdi. Tanrım o parıltı da neydi ultra galaksisinde bir araba mı? Onunla mı gidip geliyordu? Odamın köşesine çekildim tüm bu olanları sindirmem lazımdı. O ise parıltısına binip gitmişti. Tüm bu olanlar rüyaydı dimi? Lütfen biri beni uyandırsın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kötü Cadı
Ficção AdolescenteBirden beliren sarışın bir adam, ardından ardı arkası kesilmeyen olaylar. Bir kız ne kadar üstesinden gelebilir. Hele de aşıksa...