sekiz - sınırlar ve aşışlar

656 83 16
                                    

Cidden de işe yaramıştı. Jungkook o gün aile büyüklerine Jimin ve kendisinin dışarı çıkması gerektiğini, birlikte vakit geçirip bazı şeyler konuşacaklarını söylemişti ve onlar da şaşırtıcı şekilde kabul etmişti hemen. Şimdi ise Jungkook'un arabasında yemek yemek üzere restorana gidiyorlardı.

Jimin başını sol tarafına çevirip Jungkook'a bakarken o da Jimin'e döndü.

"Cidden yemek mi yiyeceğiz? Beni bir arkadaşıma bırakabilirsin."

Jungkook tch'ladı kendinden emin bir şekilde. "Elbette yemek yiyeceğiz." Sonra simsiyah gözlerini yola çevirdi tekrardan.

Geldikleri yer o kadar şıktı ki Jimin kendi bedenini şöyle bir süzmekten kendini alamadı.

"Bu ne?" diye mırıldandı bıkkınca. "Söyleseydin ona göre giyinirdim."

"Çok güzelsin zaten." Jimin bağırmak üzereydi. "Sweat ve pantolon!?" Jungkook onu onayladı ve inip onun kapısını açtıktan sonra elini uzattı. "Farkındayım üstünde ne olduğunun. Ama eğer çok rahatsızsan gidip pizza falan da yiyebiliriz."

Bakışları o kadar masumdu ki Jimin reddedemedi. Uzattığı eli bir an tutmayacak olduysa da bugün ona kabalık yapmak için hiçbir sebebi yoktu.

"Hiçbir şekilde kötü görünmüyorsun, merak etme."

Jimin gözlerini devirdi.
"Benim en kötü halimi bile gördüğün için bir şey diyemeyeceğim." İlk tanıştıkları günden, Jungkook'un onlara gelip gittiği her ana kadar birçok ani biriktirmişlerdi. Jimin onun üstüne kusmuştu, hastayken perişan halini bile görmüştü Jungkook.

"Şu konuda bir anlaşalım. Senin en kötü halin yok." Jimin gülmeden edemedi. Utanmış mıydı biraz? Jungkook bunu elbette kaçıramazdı.

"Yanakların kızardı. Hadi ama! Sana çok kez iltifat ettim. İlk kez gibi yanakların mi kızardı?"

"Bu konuyu kapatabilir miyiz?" Jungkook başını salladı. Restorana girip masaya geçene kadar ikisi de tekrar konuşmamıştı.

Rahat bir nefes verdi Jimin sandalyeye oturur oturmaz. "O boğucu yemekte olmadığımız için mutluyum aslında." Sonra dirseklerini masaya dayayıp Jungkook'a iyice yaklaştı. "Teşekkür ederim." Çok içtendi teşekkürü.

"Duygulandım. Ne zaman istersen ayrıca." O sırada ikisi de siparişlerini vermişti bile. Bir süre daha sessizce birbirlerine baktılar.

"Yemekten sonra gidecek misin cidden?"

Jimin hiç düşünmeden başını olumlu anlamda salladı. "Evet. Anında." Az önceki gibi yaklaşıp fısıldadı. "Senin gibi tehlikeli biriyle aynı yerde bulunamam."

Jungkook güldü başını yana çevirip. Ne kadar inkar etse de Jimin inanmıyordu. "Pekala." dedi ona tekrar bakarken. Kaşları meydan okumak istercesine havadaydı. "Dohwan da pek tekin sayılmazmış Jimin, değil mi?"

Jimin kaşlarını çatar çatmaz bedenini geriye yasladı ve kollarını göğsünde birleştirdi.

"Ne saçmalıyorsun?"

"Bence gayet farkındasın. O yüzden beni bu konu hakkında vurmaya çalışma lütfen." Jimin yutkundu. Kafasında dönen bin tane sorudan bir tanesini yöneltebildi ona.

"Sana ne? İstediğimi yaparım." Jungkook onun bu dediğine başını geriye atıp güldüğünde Jimin de gözlerini devirdi. Jimin umutsuz vaka gibiydi. Ona nerden yaklaşmak isterse istesin hep yolunu tıkıyordu.

"Jimin. İstediğini yap tamam." Pes edecekti elbette. Bugün onunla kavga etmek istemiyordu. Güzel bir akşam yemeği sonrasında ona itiraf edeceği şeyler vardı. Bu yüzden sessizce onun oturduğu yerde kendi kendini yeyişini izlemeye karar verdi. Jimin rahatsız görünüyordu. Bu yemeğe rahatlamak için, kaçmak için gelmişlerdi ama Jimin tıpkı aile yemeğindeki gibi rahatsızdı.

cigarettes, drugs, youHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin