Yavaş yavaş gözlerimi açtım ve gün ışığının odamın penceresinden yavaş yavaş girdiğini gördüm. Daha yeni uyanıyordum. Odam da birden fazla kişi varmış ve benim uyanmamı bekliyormuş gibi bir his yaşıyorum. Bu yüzden her zaman yaptığım gibi yatakta şekerleme yapmaya devam edemiyorum.
İç çamaşırlarım ile bu gece yattığım için çok pişmanım. İçimden bir ses pijama ile uyumam gerektiğini söylüyordu. Yataktan kalktım ve banyoya geçmeden önce odamdaki aynaya baktım. Okulda öğretmenin sorusuna cevap veremeyip kızardığım günlerdeki gibi yanaklarım kıpkırmızı olmuştu. Yalnız kaldığım odam da neden utanç duygusu yaşıyorum anlayamıyorum. Güzel bir duş alıp güne başlamak istedim.
Annem Nazlı ve üvey babam Mehmet daha uyanmamışlar. Onlara güzel bir kahvaltı hazırlamak için mutfağa girdim. Kızarmış sosisler ve güzel bir yumurta yaptım. Saat 7.30 gibi annem yatağından kalkıp banyoya gitti. Banyodan çıktığında annemin gözlerinin ağlamaktan mosmor olduğunu gördüm ama bir şey soramadım. Annem yeniden evlendiğinden beri çok farklıydı. Farklı alemlerden bahsediyor, onun olmadığı yerler de yaptığım davranışların hesabını soruyordu. Biraz vakit geçtikten sonra üvey babam Mehmet'de kahvaltıya geldi.
Annem ve üvey babama çay dolduruyordum. Annem ise "neden kızım" diye sayıklıyordu. "Ne anne anlamadım, çay istemiyor musun ?" Annem "istemiyorum hayır, istemiyorum" dedi. Annemi anlayamıyordum. Babam Mehmetise "annene karışma, dün gece hiç uyumadı o yüzden biraz morali bozuk" dedi. Daha sonra kahvaltı da annem ile hiç konuşmadık. Üvey babam Mehmet kahvaltıdan hemen sonra 08.00 gibi evden çıktı. Annem üvey babam evden çıkana kadar kahvaltı yaptığımız masadan hiç kalkmadı. Üvey babam Mehmet abiyi uğurladıktan sonra mutfağa geri döndüm.
Annem masadan kalkmıştı. "Anne daha hiçbir şey yememişsin" diye seslendim fakat annem ses vermedi. Morali bozuktur diye daha karışmadım. Mutfağı toparladım ve bulaşıkları makineye yerleştirdim. Bugün Alibeyköy kütüphanesine gidip arkadaşlarım ile birlikte ders çalışacaktım. Akşam da Mehmet abinin 26 yaşındaki oğlu Eren İzmir'den gelecekti. Annemlerin düğününden beri neredeyse hiç görüşmedik.
Kütüphaneye gitmeye hazırlanmak için odama geçtim, birden annemin yatakta ağladığını gördüm. Hemen yanına gittim," Ne oldu anne, neden ağlıyorsun bu elindeki pijamam da ne?" Annem sakince başını kaldırıp çok sert gözler ile bile bana baktı. Daha önce böyle baktığını görmemiştim. "Sana pijamanı gece diye söylemedim mi ? Beni salak yerine mi koyuyorsun" dedi. Anlamıyordum. Parmak ucu ile yatağımı gösterdi. Nevresimimin üstünde 3-5 damla kan vardı. Regl mi olmuştum? Daha çok zaman vardı diye içimden kısaca düşündüm. Daha sonra annem bana bakıp, hüngür hüngür ağlamaya başladı. "bunu sana ben yaptım, bunu sana ben yaptım Aptal Nazlı, aptal Nazlı" diye sayıklamaya başladı. Ne diyorsun anne dediğimde tek bir kelime daha söyledi " Zuzula, zuzula, zuzula".
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZUZULA
Horrorİstanbul'da yaşanan bu hikayeye Nehir'in gözlerinden şahit olacaksınız. Nehir 18 yaşında, annesi Nazlı ve üvey babası Mehmet ile birlikte Alibeyköy'de yaşıyorlardı. Üvey abisi Eren'in İzmir'den geleceği gün Nazlı farklı bir hikaye ile karşılaşıyor.