on bir

592 79 27
                                    

1 ay sonra
konser günü

chan'ı beklemek hiç bu kadar heyecan vermemişti. çünkü... uzun zaman sonra baş başaydık. evet, heyecanlıyım çünkü chan ve ben baş başa olacağız. baş başadan kastım... konser alanındayız. bir sürü insan var ama biz kendi içimizde yalnızız.

geç olmadan yanıma geldi ve kesinlikle mükemmel gözüküyordu. siyah giyinmesi ruhumu sıksa bile ona en yakışan renk siyahtı. ben gökkuşağına siyahı da katardım. gözümde şu an kötü birisi değil. aksine güzel gülüşlü, yakışıklı ve harika bir insan.

grup sahneye çıkınca gülümsedim. acaba hyunjin ve jisung nerelerde? hiç bize haber etmediler, ancak buradalar.

şarkı kulaklarımda yeşerirken huzurla gözlerimi kapattım. birçok kişi video çekiyordu ama kimse anın tadını çıkarıp kafasına kaydetmiyordu. sanırım eli hava olmayan tek kişi chan ve bendim.

"sence eski sevgilin burada mıdır?" chan'ın gülerek konuşmasıyla kaşlarımı çatıp hızla ona döndüm. ne alâka şimdi? "umrumda değil," dedim omuz silkerek. o da kaşlarını havaya kaldırıp kollarını göğsünde bağladı. "pek âlâ. bir süredir düşünüyordum, acaba minho onu unuttu mu?"

gülümsedim. bilmiyorum, niye gülümsedim... histerik bir gülüşe döndü bu. "ne yapacaksın ki?" dedim. o sırada şarkıya odaklanıverdim yine. çok güzel... chan'ın sesi, şarkının sesi, rahat bir alan...

"öyle... düşündüm." ona döndüm tekrar. sahneye bakıyordu, yüzündeki ciddilik şarkıyı dinlemediğini de belli ediyordu. aptal biri.

önüme döndüm yine. şarkının etkisiyle iç çektim. huzurdu resmen, gülümseyiverdim.

birkaç dakika geçmiş, fark edemedim. o kadar güzel geçiyor ki şu an zamanlar... bazen chan'a bakıyorum, iyi mi diye, o bile huzurla sahneye bakıyor.

ben ona bakarken başka bir müziğe geçtiler. ve o anda chan'ın yavaşça sırıttığını gördüm. şarkı benim sevdiğim parçadan. kaşlarım istemsizce çatıldı, bu denli sırıtışını ölümüne merak ettim.

bana baktı, göz göze geldik ve utandım. ona baktığımı gördü. ama o an konumuz bu olmadı. "bu şarkı bana bizi hatırlatıyor, paylistinde vardı, seviyordum." gözlerim irice açılırken, sıcakladığımı hissettim.

bu cümle benim nefesimi kesti, beynimde yankılandı durdu. yutkundum sadece, bir şey yapamadım. nefesim kesilmekten ziyade, şu an resmen can çekişen kalbime tezat hızlıydı. karnım o kadar kasıldı ki, dudaklarımı ısırmıştım heyecandan.

şarkının sözleri... bunu söylemiyorum bile. nasıl bizi hatırlayabilir? üstelik ben chan ile hiç sevişmedim ya da onu öpmedim.

heyecanım birkaç dakika sonra dindi. o sırada da şarkının ortalarına gelmişti. chan'a baktım yine, sırıtıyordu hâlâ. aklından ne geçiyor... lütfen söyle.

"playlistimi dinledin mi?" dedim. o da kaçmamıştı gözümden. kafasını bana döndürüp içtenlikle gülümsedi. oracıkta eriyip gittim. "hmhm... yani, sana söyleyemedim. her gün bir şarkı dinliyordum. çoğu bana hitap etmiyor ama bu ve bunun gibi şarkıları sevdim." bahsettiği şarkı, bizi düşündüğü şarkı. çıldırmama gerçekten az kaldı.

"anladım... bu şarkıyı ben de seviyorum." gülümseyerek ona bakarken, o da bana bakıyordu. bir şey demesini bekledim. ama ağzını bile açmadı.

sanırım chan her şeyin farkında ve salağa yatıyor. yani... tahminimce.

-

bahsettikleri sarkı k.
okurken dinleyebilirsiniz medyaya koydum

clash of loveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin