Jisung'un dediği parka yaklaştıkça kalbim daha hızlı atıyordu. Öyle özlemiştim ki onu... Tombul yanaklarını, gülünce kısılan gözlerini, şaşırdığındaki yüz ifadesini, üzüldüğünde büzdüğü dudaklarını... Her bir zerresini özlemiştim..
Parkı gördüğümde, onu da görmüştüm... Üzerindeki bol krem renk hırkası ve siyah bol pantolonu ile çok tatlı duruyordu, ben ise onun tam aksine dar kot ve ceket ile gelmiştim.
Yavaş adımlarla yanına gittim. Geldiğimi anladığında yerdeki bakışlarını yüzüme çevirdi.
"Hiç değişmemişsin..."
"Hiç değişmemişsin..."
Aynı anda söylediğimiz cümle ile utanarak başını çevirdi. Gülümsedim, çok şirindi...
Derin bir nefes aldım ve konuşmaya başladım.
"Hanji..." O bakışlarını bana çevirdiğinde ben gözlerimi kaçırmıştım. Yaptıklarımdan sonra ona bakmaya yüzüm yoktu.
"Çok özür dilerim senden. Ben gerçekten çok aptalım.. Sen o kadar güzelsin ki... O zamanlarda nasıl göremediğimi bilmiyorum... Ben, gerçekten çok üzgünüm.. Beni affedebilecek misin? Çok pişmanım inan bana, çok öz-"
Dudaklarımdaki dudaklar susmamı sağlarken, yanaklarımdaki elleri yüzümü yakmaya başlamıştı. Elleri sımsıcaktı...
Kendime gelmem pek uzun sürmedi, kollarımı beline dolayıp kendime daha çok yakınlaştırdım onu. Ellerinin yavaş yavaş çeneme doğru indiğini hissedebiliyordum. Kendini sakin bir şekilde geriye çekti. Kollarımın arasındaydı ama yüzü yüzümün önünde duruyordu.
"Seni çok seviyorum Jisung, ben çok aşığım sana.." Yanakları kızarmaya devam ediyordu.
"Hanji'ye ne oldu?" Güldüm ve başımı hafif sağ sola salladım. Onun da güldüğünü duyabiliyordum.
"Sana çok aşığım Hanji. Seni o kadar çok seviyorum ki Tanrı hiçbir kulunu bu kadar sevmemiştir.."
"Abartma Minho..." Başını omzuma yasladı ve biraz bekledi. Eskisi gibi seviyor muydu acaba beni? Ben olsam sevmezdim. Ama sevmese neden öpsün ki beni? Belki de şeytanın oyununa uymuştur? Ya da-
"Minho.."
Düşüncelerimi bölen sese beklenti içinde bakmaya başladım. Dudaklarından çıkan her kelime benim için çok önemliydi. Bir nevi o benim celladımdı, ya beni öldürecekti ya da özgür bırakacaktı.
"Yanlış düşündüğümü anladım. Ben sana tekrar kapılmak istiyorum, tekrar boğulmak istiyorum sende.. Sahi, denizlerin hâlâ dalgalı mı?"
"Limanıma rüzgar ol ki tekrar dalgalanabileyim Hanji... Tekrar hırçınlaştır benim sularımı..."
Tamam kabul ediyorum, son söylediğim biraz yanlış anlaşılabilir bir şey... O da böyle anlamıştı sanırım, utangaçça başını boyuma yaslamıştı. Amacım kesinlikle bu değildi.
_____
Hemen yaptım aralarını, Minho'm üzülmesin çok..
Yeter bir yıl süründüğü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İncinmesin Kanatların | Minsung (Minific)
FanfictionMinhowlee: Seviyorum eskisi kadar seni Ama sen öyle uzaksın ki Değil bana senden başkası iyi Korkuyorum, dönsene bana geri