UYARI:
Okuyacağınız hikaye kesinlikle bir aşk kurgusu değildir. Yetişkin ögeleri ve birden fazla tetikleyici içerik barındırmaktadır.
Olumsuz davranışların hiçbirisini onaylamıyor, normalleştirmiyor ya da romantikleştirmiyorum. (Sizler de bunun bilincinde olarak okuyunuz.)
Bu hikayede birden fazla psikolojik sorunu ele alacak, karakterleri de bu durumlara göre yorumlayacağız.
Aşağıda kısa bir tanıtım bölümü hemen ardından da hikayede işlenen psikolojik-ruhsal bozuklukların açıklamaları yer almaktadır.
Giriş;
Şu anda Seul üniversitesinde üçüncü sınıf öğrencisi olan Han Jisung (24), kendisini sık sık yetersiz görüyor, bunların sonucunda da dönemsel bunalımlar yaşıyordu. Dersleri, sosyal ilişkileri, dış görünüşü normale kıyasla gayet iyi olsa da kendisini iyi olduğu konularda dahi yetersiz olarak değerlendiriyordu.
Yalnızca tek bir konuda en iyisi olarak anılmak istedi.
İstedi istemesine, ancak bunu nasıl yapacağını bilmiyordu.
Bir gün, kaldığı yurtta verilen resim kursunda çizim yeteneği olduğunu fark etti. Genç yaşında farkına vardığı bu yeteneğini geliştirmek isteyerek yurtta ve okulda verilen tüm ücretsiz resim kurslarına büyük bir istekle katıldı.
Bir süre sonra hayatı yalnızca resim çizmek üzerine kurulmuş gibi bir hal almaya başladı.
Nereye giderse gitsin yanında minik bir not defteri ve kurşun kalem taşıyordu Jisung. Nerede özgür hissederse, nerede çizim yapmak isterse eşyalarını çıkartıyor, dış dünyayla olan etkileşimi keserek kağıda yöneliyordu.
Zamanın ilerleyişi gibi ilerledi Jisung'un sanatı da.
Bazen yavaş, bazen hızlı... Yine de canlı.
Çizimleri, teknikleri, düşünceleri farklı bir boyuta ulaştı, genç yaşında ustalaştı. Ortaokulu bitirmeye yakın resmin en iyisi olarak anılmaya başladı genç çocuk, lise ise onu biraz zorladı.
Bir yarışma sonucunda girme hakkı kazandığı bu lisenin öğrencileri sosyal sınıfın üst tabakalarında yer alan kişilerin çocuklarından oluşuyordu.
Jisung ise düşük gelirli bir ailenin maddi imkansızlıklar sebebiyle yurda verilmek zorunda kalınmış tek çocuğuydu ve yalnızca devletin ona ödediği (gülünç bir miktarda olan) cep harçlığına sahipti.
Lise döneminde zorbalığa maruz kaldı fakat sevildi de.
Ancak birkaç kişinin ona olan sevgisi onlarca zorbanın acımasız şiddetini gölgeleyemedi.
Jisung kendisini her şeyden uzaklaştırarak sanatına odaklandı, hatta öyle ki diğer derslerinde dahi bir şeyler çiziyor, çizemediğinde de ders bitiminde ne çizeceğini düşünüyordu.
Herkesten farklı olmak için çok çabaladı Jisung.
Parmak uçlarını parçalayana dek durmadı, geçici körlük yaşamasına sebep olacak kadar çok çizim yaptı.
En sonunda istediğini aldı, okuduğu sanat lisesinin en iyisi olarak mezun oldu ancak yine de mutlu olamadı.
Elde ettiği ünvan ona yetmedi.
Çünkü üniversite başlıyordu, her şeye en baştan başlayacak olmaktan dolayı gergindi.
Üniversitenin ilk döneminde zorlandı fakat bu kez her şey çok daha normal bir şekilde ilerliyordu. Yine bir rekabet ortamında olsa da en azından artık zorbalık görmüyordu. Herkes kendi halideydi, tatlı atışmalar yaşanıyordu. Jisung kullandığı teknik ve güler yüzü sayesinde sınıfının en çok sevilen kişilerinden birisi olmayı başarmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düzenlenecek
FanficFakat bir günahkar, tanrı olabilir miydi ki? Jisung, Minho'nun ilk inananıydı. En değerlisi. Ve her şeyin başlangıcı. ~Psikolojik kurgu. -Angst içerikler barındırır-