5

192 28 9
                                    

Felix

Erken gelmiştim okula. Evde birkaç saniye daha geçirirsem kafayı yiyebilirdim.

Hava hala karanlıktı ve okulda benim gibi birkaç öğrenci vardı. Sınıfımdan kimseyi göremeyince içeri girme kararı aldım.

Sınıfa sessizce girdiğimde gözüme Hyunjin çarptı. Her zaman tek başına erkenden geliyor muydu? Kulaklığını takmış, kağıtta birşeyler çiziyordu. Daha önce söylemiş miydim bilmiyorum ama, Hyun'un resim yeteneğine aşığım.

Arka sıralarda oturduğu için ona görünmemeye çalıştım. Onu korkutmak istiyordum, yüz ifadesini merak ediyorum. Cidden çok tatlı oluyor böyle durumlarda.

Yan sıradan sessizce geçtim birden ayağımı çarpsam da duymamıştı. Artık nasıl bir müzik dinliyorsa beni bile fark etmemişti.

Onu korkutmak için parmak ucunda yakınlaşırken çizdiği şeye gözüm çarptı.

Bu sanki... Bendim?

Çilleri çiziyordu ve hepsine teker teker özenerek çiziyordu. Biraz daha onu izlediğimde kenara koyduğu küçük kalplerle şaşırmadan edemedim. Hayır kesinlikle Hyunjin'in bana karşı birşeyler hissettiğini düşünmedim. Ancak neden beni çizdi inanın bilmiyorum.

Belki herkesi çizmek hoşuna gidiyordur.

Planımı bozmak istemediğim için yavaşça yakınlaştım ve omuzuna aniden dokunarak boynuna nefesimi verdim.

Korkuyla havaya sıçrarken kağıdı alıp hızla ters çevirmişti. Kağıdın yıprandığını fark ettiğinde yüzünü buruşturdu.

Benim olduğumu görünce korkuyla derin bir nefes verdi ve kulaklığı kulağından çıkardı.

Müziğin sesi sınıfı doldururken en sevdiğim şarkılardan biri olduğunu fark ettim -art Deco-

Tahmin ettiğim gibi Hyunjin'in yüzü kıpkırmızı olmuştu. Bu kadar korkacağını tahmin etmemiştim.

Yüzüme büyük bir gülümseme yerleştirdim.

"Günaaaaydınnn hyunjin-ahh"

Hyunjin dudağının kenarından gülümsemeye başlamışken kafasını iki yana sallayıp yutkundu.

"Günaydın lix"

Bana lix demesi fazlasıyla hoşuma gidiyordu. Bana takma isimler veren sadece minho hyung vardı ve hyunjin.

"Ne çiziyordun?"

"Hiç. Öyle karalamalar."

Bozuntuya vermemeye çalıştım ve kafa salladım.

"Neden bu kadar erken geldin? Genelde geç gelirsin."

"Evde problemlerim var. Daha fazla kalmak istemedim."

"Ne problemi?"

"Önemi yok. Çizdiğin şeye bakabilir miyim?"

Gözlerimi kısarak gülümsemem onu hel ikna etmiştir. İnanın bana.

"Aslında göstermek isterdim ancak sadece karalama yaptım bitince emin ol sana gösteririm."

"Peki, öyle olsun."

Sınıfa birkaç kişi girmeye başladığında Hyunjin tekrar yerine oturmuştu. Bense onun önünde olan sırama oturmuş lino hyung'umu bekliyordum.

Hayallerimin prensi, Yunan tanrısı suratlı, erkeklerin gay'i, en sevdiğim hyung'um(?) İse hep benim gibi geç geldiği için bu süre biraz zor geçecek gibiydi.

Sınıfa koşarak jisung girdi ve Hyunjin'in üzerine atladı heyecanla hızlı nefeslerinin arasından birşeyler söylemeye çalıştı.

"Hyun..hyun... HyunJinn!!! Minho hyung'u bir kızla sarılırken gördüm!"

Hyunjin ona uyarır şekilde bakıyordu ancak jisung anlamadan devam etti.

"Çok yakın görünüyorlardı! Ya sevgilisiyse?" Nefes almadan devam etmeye başladı.

"Ama hyunjin, geçen gün bize gay olduğunu söylemişti! O kız kim sence???"

"Jisung!"

Jisung Hyunjin'in sesiyle durmuştu.

"Hangi kız?" Dememle jisung aşırı yavaş şekilde kafasını bana çevirdi.

"Felix?"

"Jisung? Hangi kız?"

"Sen neden buradasın?"

"Bu sınıf benim sınıfım olduğu için olabilir mi?"

"Sen genelde geç gelmez miydin?"

"Şanslıyım ki erken gelerek bu konuyu duydum. Dökül bakalım."

"Ha siktir ya uff" jisung ağlar gibi kendini Hyunjin'in kucağına atmıştı. Hyunjin ise sırtına onu sakinleştirmek için ufak ufak vuruyordu.

"Rezilsin jisung."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
SINIF BAŞKANI (hyunlix)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin