BÖLÜM 13

2.9K 258 159
                                    

Bu flop kitabı okuduğunuz için çok thanks 😊

~•~•~•~•~•~•~•~••~~•~••~•

Yeonjun o sabah uyandığında güneş ışıklarına ve güneşin kendisine küfür etti. Eğer güneş doğmamış olsaydı uyumaya kaldığı yerden devam edebilirdi ama çok başlamıştı gün. Yumruklayarak kapatmaya çalıştı alarmı çalan telefonunu. Alarm çalmaya devam ederken her saniye siniri daha da bozuluyordu. Siniri iyice arttı ve sonunda sıçrayarak kalktı yataktan. Telefonu eline aldı ve duvara fırlatmak üzereyken ne kadar pahalı olduğu u hatırladı. Bu yüzden telefonun kılıfını ayırıp duvara fırlattı tüm gücüyle.

Banyoya ölü adımlarla ulaştı ve yapması gerekenleri tamamlayarak çıktı banyodan. Bugün babasının izinli olduğu gündü çünkü patronunun bir kız çocuğu olduğu için tüm çalışanlara izin vermişti.

Babasının kahvaltı hazırlamış olduğunu umarak mutfağa indi günlük kıyafetlerinden giydikten sonra. Babasının koltuklardan birinde televizyon izlediğini gördü merdivenleri indiğinde. Hayal kırıklığına uğradı. Sabah uyandığında kahvaltının hazır olmuş olmasını seviyordu.

"Baba kahvaltı hazırlaman gerekmez miydi?"

Babası izlediği yaz dizisini bırakmadan oğlunun sorusunu yanıtladı sakin ve umursamaz bir ses tonu ile.

"Aç olsam hazırlardım. Hazırlamadıysam demek ki aç değilimdir."

Yeonjun babasının sözleri ile kendisini dramatik bir şekilde yere attı. Elini kalbinin üzerine koyarak derin nefes aldı.

"Baba hani ben okula gitmeliyim ya işte kahvaltı hazırlamak senin görevin."

Babası uyandığı koltuğa iyice yerleşti ve Yeonjun'un söylediklerini taktığı da söylenemezdi.

Yeonjun ayağa kalkıp saate baktı. Uzun süredir oyalandığı için geç kalmak üzereydi. Saatin geç olmasından dolayı içinden küfürler ederken çıktı odasına giden merdivenleri.

Odasına vardı ve dağınık yatağını düzeltti. Her ne kadar vakti az olsa da geri döndüğü zaman yatağını dağınık görmek istemiyordu. Babası da yerinden kalkacak gibi değildi.

Telefonunu, kulaklığını ve gerekli olduğunu düşündüğü bazı diğer eşyaları çantasına attı ve merdivenleri indi. Babasının cevap veremeyecek kadar diziye daldığını fark ettiğinde veda etmeden ayrıldı evden.

Beomgyu ile dün çok uzun süre sohbet etmişti. Artık yakın arkadaş sayılırlardı Yeonjun için. Tek arkadaşı vardı ama en azından vardı. Yeonjun taşları tekmeleyerek yürüyordu. Kendisini eks,k hissettiği için çantasından telefonunu çıkarıp kulaklığını taktı. Açtığı rastgele şarkı ile yoluna devam etti.

~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•

Saat dört buçuk gibi yatmıştı bu yüzden iki derstir aralıksız uyuyordu. Arkada oturduğu için daha rahattı. Teneffüs zili kendisini rahatsız etti bir süre sonra. Yanına birinin oturduğunu hissetti fakat tepki vermedi. Yanındaki beden saçlarından tutup başını kaldırana dek gayet huzurluydu.

Soobin Yeonjun'un çatılı kaşlarını umursamadan onunla alay etti. Artık saçları siyahtı...

"Görmüyor musun? Güneş tepede uyku vakti değil."

Yeonjun saçlarını uzun parmaklardan kurtardı ve karşısındaki bedenin saçlarını çekmeye başladı.

"Güneş götüne girsin piç! İnsan böyle mi uyandırılır!"

Soobin tekrar Yeonjun'un saçlarını çekiştirmeye başladığında dışarıdan çok garip duruyorlardı. Soobin Yeonjun'un başını yana eğip sağ yanağını öptü yumuşakça.

You are gay | YeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin