2

370 50 34
                                    

taslakta bölümüm kalmadı slay

jake
saat kaç oldu nerdesin sen

sunghoon
arkadaşlarımlayım
ne oldu

jake
bugün yemek yapma sırası sendeydi
acıktım

sunghoon
şu an müsait değilim
iki gün üst üste yaparım sonra

jake
peki

———

jake
normalde hiç bu kadar geç kalmazsın
bir şey mi oldu

sunghoon
jaylerle ders çalışıyoruz

jake
saat gecenin 2si ama
ne zaman geleceksin

sunghoon
çalışmamız ne zaman biterse

jake
yağmur yağmaya başladı
ıslanma
sonra hasta oluyorsun
bakmam sana

sunghoon
peki

jake
şimşek çakıyor
çarpılma

sunghoon
uyuyamıyorsun değil mi
gelmemi ister misin

jake
istersen gel
BEN İSTEMİYORUM YANLIŞ ANLAŞILMASIN
hasta olursun falan dışarda kalıp
sonra bana laf yapma

sunghoon
tamam şunu da dövüp geliyorum

jake
ne
BİRİSİNİ Mİ DÖVÜYIRSUNUZ
NE OLUYOR
KİMİ DÖVDÜNÜZ
BİR ŞEY OLDU MU SANA
HEMEN EVE GEL

sunghoon
**çözüp

jake
İNANDIRICI DEĞİLSİN
10 DAKİKA İÇİNDE EVDE OL

sunghoon
oldu
bir de hyung dememi iste
manyak adam

jake
aramızda literally 1 yaş + 1 ay var
tabii ki hyung diyeceksin

sunghoon
eve 10 dakika içinde gelmemi istiyorsan beni oyalama

jake
ÇOK BİLMİŞ SENİ
ÇABUK GEL

———

Sunghoon'dan

Sonrasında toparlamaya çalışmış olsam da Jake anlamıştı ve şimdi salak gibi sırıtarak eve yürüyordum. Evet, Jay ve Heeseung tarafından 'hanımcı' damgası yemiştim ama ev arkadaşım 'evde ol' dediyse evde olmam gerekirdi.

Asansörden indikten sonra nefes vererek kapıyı çaldım. Jake'in kapıya doğru koşarkenki ayak seslerini duyup sırıttıktan sonra kapıyı açmasıyla şaşkına dönmüştüm. Tamam, yüzünde yaralar ve kan lekeleri olan bendim ama nefes kesici duran oydu. Özellikle de benim kıyafetlerim içindeyken.

Üzerine benden aldığı beyaz tişörtü giymişti -tahmin ettiğiniz gibi- bol olduğu için yaka kısımları açılmıştı. Altında ise bol bir şort hariç hiçbir şey yoktu. Hızlıca beni yakamdan tutarak içeri çektikten sonra kapıyı kapattı ve beni kapıya yasladı. Parmak uçları üzerine çıkarak yüzümü incelemeye başladı.

"Böyle mi ders çalışıyorsunuz siz? O Jay'e de Heeseung'a da soracağım ben bunun hesabını! Şu yüzünün haline bak ya!" Yüzümü avuçlayıp sağa sola çevirmesine karşın elimi beline attım. Gözleri büyürken hareketleri yavaşladı. Bu haline gülerken kaşlarını çattı. "Şşş sakin ol. Yara bandı takınca geçecek işte."

"Na-nasıl geçecek her tarafın kan içinde kalmış." Elini geriye atıp belindeki elimi yakaladı ve beni tutarak yatağa oturttu. Çekmecesinden çıkardığı rengarenk yara bantlarını ve kutuyu iki elinde taşıyarak yanıma geldi ve yatağa bıraktı.

Ellerini dizime koyup bacaklarımı birbirinden ayırdıktan sonra iki bacağımın arasına girerek yüzümü inceledi. "Anlamıyorum, hiç kavga eden birisi de değilsin ki. Ne dersem diyeyim benimle hiç kavga etmiyorsun zaten. Ne oldu da bu kadar sinirlendin?"

Sana zayıf dediklerinde sessiz kalamazdım, Jake. Kolay kandırılacak, tek lokmalık bir yem olduğunu söylediklerinde de. Benim için ne kadar değerli olduğunu bilmeden arkandan konuşamazlar öylece. Konuşturtmam.

Sıcak nefesi yüzüme vururken mayışmış gibi gözlerimi kapattım. Soracağı sorulardan ve söyleyeceği şeylerden kaçmak istiyordum.

Pamuğun üzerine döktüğü tentürdiyotu kaşıma değdirdiğinde tıslama gbi bir ses çıkararak yumruğumu sıktım. Pamuğu hızlıca kaldırarak kaşıma üflemeye başladığında şişen yanaklarını görmek için gözlerimi araladım.

Tıpkı bebek gibi olan hareketleri, konuşurken kelimeleri tekrar etmesi ve sürekli sitem halinde olmasını çok seviyordum. Kendince bana laf soktuğu anlar, uyurkenki yüz ifadesi, bilek güreşi yaptığımız ve bilerek kazanmasına izin verdiğim anlarda çok güzel görünüyordu gözüme. Dokunmaya kıyamayacağım kadar güzel ve nadide bir antika gibi.

Kaşıma üflemesi bittikten sonra renkli yara bantlarından birisi yapıştırdı. "Jake." İşine çok odaklanmış şekilde hareket ederken bana bakmamıştı. "Hm?"

"Kolejde bana koskoca adam nasıl böyle şeyler takıyor, demezler mi?" Kaşlarını çatarak bana döndü.

"Ne demek o şimdi, ben takıyorum kimse de bir şey demiyor. Ayrıca koskoca adam ne demek ya, ben senden daha büyüğüm." Ayağa kalktığımda birkaç adım gerileyip kafasını kaldırdı. "Hiç öyle göstermiyorsun ama." Gözlerini kaçırarak geriye kaçtı. Mutfağa doğru koştu ve bağırdı. "Çok konuşma da hyunguna yemek hazırla!" Sikerim hyungunu ya.

roommateHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin