İnsan bazen onca kalabalığın arasında yalnız hisseder neden mi? bir dünya insanın arasında bir insan dünyası olur ve o olmadan hayat yaşanılmaz bir hal alır ona olan sevgisi gözünü kör eder ve onun tek saç teline zarar gelmesine kıyamaz ona zarar verenlerin en acı şekilde ölümü hakettiğini düşünür.
"evet beyler biliyorum biliyorum beni çok özlediniz ama malesef ki oyunun sonuna yaklaşıyoruz size ayrılan sürenin sonuna gelmek üzereyiz bu beni ne kadar üzüyor bir bilseniz. Şimdi ki oyunumuz labirentt, labirentden başarılı bir şekilde geçtikten sonra çıkış kapısına bir adım daha yaklaşacaksınız ama bu kadar kolay olduğunu düşünmeyin her yedi dakikada bir duvarlar değişiyor ve içeride kalan oyuna baştan başlamak zorunda aksi takdirde duvarların arasında kalıp tost olabilir hahahhahaha ne komik ama değil mi hadi o zaman beylerr oyun başlasıınn eğlenmeyi unutmayın hahahahhahaha"
"Neden bu adam bu kadar itici sinirden çıldıracağım"
"felix haklı umarım oyundan ayrılmadan önce adamı dövmemiz için bir fırsat verirler"
Jilix ikilisinin diyaloğu herkese tebessüm ettirmişti, ama jeongin gülmemişti bir gariplik sezinledi changbin, onun neyi vardı?
Hiç ilk tanıştığı çocuğa benzemiyordu seungminin varlığı onu rahatsız mı ediyordu?
Ama onu kurtarmak için en çok çabalayanlardan birisi de jeongindi anlayamamıştı ama o küçük tatlı çocuğun neyi olduğunu bulacaktı"labirente ulaşmak için el ele tutuşun ve oyunun ismini bağırın"
Sesin dediğini yaptılar ve labirente ışınlandılar ne garip bir labirentdi bu duvarları yosunlu ve yüksekti
Hyunjin labirentin yanındaki kuru ağaç dallarını görünce aklına bir fikir gelmişti koşarak ağacın yanına gidip olabildiğince uzun dallar koparmaya başladı bir bir kopardığı dalları yere attı ve adet saydı yedi kişilerdi her bir dal yaklaşık bir metreydi kişi başı 5 dal düşüyordu ve bu 5 metre eder labirentin duvarlarının yüksekliği ise ortalama 4 metreydi
"changbin çantanda kibrit veya barut var mı?"
"ah hemen bakayım... Kibrit var iş görür mü?"
"Evet, bana verebilir misin?"
"tabi,tabi veririm"
Hyunjin dalları aldı ve sarmaşık dalları ile birbirine bağladı 5 dalı birbirine bağlayınca memnun bir şekilde gülümsedi
"şimdi herkes kıyafetlerinden bir parça yırtıp bana versin onları bunların ucuna bağlayıp yakacağız ve bu sayede kimin nerede olduğunu kimin çıkıp kimin çıkmadığını anlamış olacağız hepimiz bu konuda hemfikir miyiz itirazı olan var mı?"
Herkes planı sevmişti akıllıcaydı
"ve bu süre zarfında birbirimizle konuşmaya çalışalım ki moralimiz yerinde olsun"
Labirent açılmıştı 7 giriş vardı
"beraber girsek olmaz mı? Ben yanlız gitmek istemiyorum"
"evet hyun lütfen beraber girelim"
"gördüğüme göre miniklerimiz sorun çıkarmaya çalışıyor ama hayır ufaklıklar beraber giremezsiniz ne o yoksa big boylarınız yanınızda olmayınca korkuyor musunuz?"
"HAYIR KORKMUYORUZ TAMAM MI GİDİCEZ İŞTE TEK BAŞIMIZA AAAAAAAA"
felix sinirle konuştuktan sonra işaret değneğini almadan hızla labirente girdi onun girdiği kapı ardından kapandı ve 7 dakikası başladı hyunjin korkuya kapıldı ve arkasından o da gitti ama o işaretini almayı unutmamıştı
"sizde acele edin ateşi yakmayı unutmayın"
Hepsi onayladı ve labirente girdi birbirlerinin sesini duymak için hiç ses çıkarmıyorlardı ayak sesi bile çıkarmamaya çalışıyorlardı
Ansızın felixin attığı çığlıkla hyunjin in kalbi göğsünü parçalamak ister gibi atmaya başladı ard arda felixe seslenmesinin sonucu sessizlikti koca bir sessizlik...
Labirentden 5. Dakikada çıkmışlardı ve yine o iğrenç ses duyulmuştu
"evet beyler hepiniz son görevi başarıyla tamamladınız ve Labirentden çıktınız başarılı olmanız beni çok şaşırtıyor halbuki hepiniz aşırı çaylak görünüyorsunuz"
"felix nerde?"
"civciviniz dışarıda şaşırtıcı ki ilk o çıktı hırs gözünü bürümüş olmalı ki seni bile geçti bu arada hyunjin yaptığın şeyi beğendim senden beklenir birşeydi. Aşağı tarafta bir nehir var suyu içilebilir su ihtiyacınızı oradan karşılayabilirsiniz sonra görüşürüüüzzz"
Hyunjin etrafına bakınmıştı felix yoktu neredeydi bu minik yaramaz
"Hyunjin hadi gel su içelim o da buralarda bir yerdedir"
Minhonun sözü ile hareketlendi ve nehire doğru yürüdü sularını içtiler ve biraz dinlenmek için oturdular hyunjinin aklı hala felix deydi
"heh sonunda geldiniz sizi beklemekten ağaç oldum resmen"
Felixi görmesi ile hızlanan kalbine aldırmadan koştu ve ona sarıldı
"nerelerdeydin bebeğim meraktan içim içimi yedi"
"hea şey sizi beklerken su içtim sonra çişim geldi çiş yaptım"
"çişini nereye yaptın benimde geldi"
"şuraya taşın arkasına"
"TAŞIN NERESİNE"
"yukarısına, hem ne bağırıyorsunuz aynı anda"
"felix biz su içtik"
"ee ne var bende içtim"
"felix biz ordan su içtik"
"hiiiii neyse en azından büyük yaptım o sıvı olmayınca suya karışmaz"
"kanka pokunu yiyim derken ciddi değildim"
Hep beraber güldüler ve yavaşça yürümeye başladılar maceranın sonuna gelmişler miydi? Artık gelsinlerdi çok yorulmuşlar ve bir o kadar da yıpranmışlardı...
Merhaba öncelikle bu yazdığım en uzun bölüm olabilir bunun için kendimle gurur duyuyorum.
Tüm Müslümanların ramazanını kutluyor ve iyi okumalar diliyorum sizi seviyorum 💙
(yazım yanlışları olabilir kontrol etmeden atıyorum çünkü gözler pert)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAME OVER
FanfictionGamer felix ve her ne kadar gerçek olmadığını bilse de içten içe takıntılı olduğu oyun karakteri hyunjin Gerçek olmadığını kim ispat edebilirdi ki !Angst değildir!