Şafak geldiği okula baktı. Bahçesi geniş ve gayet güzel gözüküyordu. Bahçeye girerek okul kapısından içeri girdiğin de sıcak bir hava dalgası hissetti.
Müdürün odasına gitmek için ilk sağa sonra sola baktı ve sağa gitmeye karar verdi.
Merdivenleri çıktığında ilk koridora baktı ama müdürün odası burada değildi. Arkasına döndüğünde bir kızla burun buruna geldi. Geriye doğru çekildi ve kıza baktı.
"Özür dilerim. Ben okul temsilcisiyim. İsmim Deniz."
Yanındaki, Şafağın daha yeni fark ettiği erkek çocuğunu göstererek "Bu da ikizim Deliz."dedi."Merhaba. Bende Şafak. Müdürün odasını arıyordum ama bulamadım."
"Gel sana odasını göstereyim."
Şafak kafasını olumlu anlamda salladı. Kızı takip ederek müdürün odasına geldiler.
Deniz kapıyı tıklatıp içeriden 'Gir!' sesini duyunca kapıyı açtı ve Şafak için kenara çekildi. Şafak teşekkür etti ve içeri girdi. Onun ardından da Deniz ve Deliz.
"Hocam bu öğrenci yeni geldi. Onunla kapıda karşılaştım. Ben olmasam yarım saat bu odayı arayacaktı."
Müdür kafasını salladı ve Şafağa baktı.
"İsmin ne senin?"
"Şafak Karaak."
"Deniz sana sınıfını göstersin."
Müdür Deniz'e baktı ve kaş göz işareti yaptı.
"Şafak sen beni dışarda bekler misin?"Kafasını olumlu anlamda salladı ve kapıda beklemeye başladı. Deniz ve Deliz de bir 20 dakika sonra çıkmışlardı.
"Hadi gel seni sınıfına bırakalım. Zaten az sonra zile çalacak."
Önce öğretmenler odasına sonra da öğretmenle beraber sınıfa gittiler.Deniz sınıfa gelince hocaya ardından da Şafağa baktı.
"Ben seninle aynı sınıfta değilim maalesef. Ama burda çok güzel dostlar edineceğinden eminim. Öğretmenlerini de çok seveceksindir."
Şafak hafifçe gülümsedi ve "Teşekkür ederim. İyi dersler." Dedi ve öğretmeni ile içeri girdi. Merhabalaşma bittikten sonra herkes sıralarına oturdu.
"Çocuklar aranıza yeni bir öğrenci katılıyor. Ona lütfen güzel bakın."
Şafak hocadan sonra konuşmaya başladı."Öncelikle merhaba. Ben Şafak Karaak. Güney Kore de iken buraya Amerika'ya geldim. Sizinle iyi geçineceğimizi düşünüyorum."
Hoca boş sırayı göstererek oturmasını söyledi.
Şafak sınıfa girdiğinden beri içinde bir tarafta huzursuzluk bir tarafta mutluluk vardı.
Hoca yoklama almaya başladı."Akın Demirel?"
"Burda!"
"Selin Çakmaz?"
"Burda!"
"Kaan Akal?"
"Burda!"
Şafak sessizce hocayı dinlerken duyduğu isimle bir iki saniye bekledi.
"Aslı Yılmaz!"
"Burda!"
"Arda Yılmaz!"
"Burda!"
İlk önce Aslı ya baktı. Sonra da Arda ya. Bu iki genç Şafağa hiç yabancı gelmiyordu. Arda ile göz göze gelince bir kaç saniye bekledi. Sonra ise hafızasına bir şeyler dolmaya başladı.
"Yazık oldu. Bu genç yaşta ve bu güzellikle ölümüne diğer adımlarından daha büyük bir adım attı."
Şafak öylece Arda'ya bakakalmıştı. Sonra tek bu cümle değil herşey kafasına dolmaya başladı. Tüm sınıfın düşündükleri.
"Çok güzel gözüküyor."
"Şimdiden sevmedim."
"Umarım Arda'nın şakalarına mağruz kalmaz. Yazık olur yoksa."
"Sevgilim şuan nerde acaba?"
"Şu iticileğe bak kaşar."
"Hoca keşke derse başlasa."
"Off şu okul ve yeni gelenler."
Şafak kafasını tuttu ve sıraya yasladı. Bu seslerin bir an önce susması. Sonra sınıf kapısı tıklatıldı. Hoca gir dedi ve içeri birisi girdi. Tüm sesler sustu. Şafağın kafasındaki sesler de öyle. Başını sıradan kaldırdı ve gelen kişiye baktı.
"Geç kaldığım için kusura bakmayın hocam."
Hoca ile kısa bir bakışmadan sonra önüne döndü ve bu sefer Şafak ile göz göze geldi.
Şafak gördüğü gözler ela gözükse de gerçek renginin kızıl olduğunu çok iyi anlamıştı.
...
İlk yazım lütfen beğenmeniz umuyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl İblis
VampireKüçük kızın karanlıkta gördüğü o kırmızı gözler ile başladı herşey. Her yer sallandı. Yıkım geldi....