her şeye gülümsemek yoruyor muydu acaba onu, bilmiyorum.

10 2 0
                                    

İyi okumalar ♡

....

Birdenbire elimi tutup beni ayağa kaldırmasıyla ne
olduğunu anlayamadan kendimi denizin içinde buldum. "O zaman öğreteyim!" Yine yanılmıştım, bu çocuktan kurtulmak mümkün değildi.

Aniden tenime temas eden soğuk su yüzünde irkilsemde ellerimi tutan çocuk sayesinde vücudum ısınıyordu. "Dur! Hayır gerek yok öğretmene, ben çıkmak istiyorum denizden." Ellerimi daha sıkı tutmaya başladı söylediğim şeye karşılık, sanki ben yanındayım der gibiydi. "Sudan korkuyor musun yoksa..?" Sesi küçümsermiş gibi çıkmıyordu, tam aksine merak ve endişe duygusu besliyordu. "Hayır, korkmuyorum ama yüzmeyi öğrenmek istemiyorum. Şuan sadece kumda oturup manzaranın tadını çıkarmak istiyorum. İstiyordum." Sondaki kelimeyi vurgulayarak konuşmuştum. O ise sanki ona söylemiyormuşum gibi hiç umursamıyordu söylediklerimi. Beni, bizi biraz daha dibe doğru çekerken içimdeki korku iyice gün yüzüne çıkıyordu. O da farketmiş olacak ki ellerinden birini çekip omuzuma koymuştu. "Korkmana gerek yok, sakin olduğun sürece su bizi içine çekmek yerine yüzeye çıkaracak. Tamam mı..?" Güvenmem gerekiyor muydu pek emin değildim ama bu sefer güvenmeyi seçmiştim. Herkes yüzebiliyordu ve bu zamana kadar boğulup ölen, tabi ileri gitmemek koşuluyla, birini görmemiştim. "Peki, ama çıkmak istediğim an sudan çıkacağız." Gülümsemişti, gözkapakları kapanır bir şekilde gülümsemişti bana. "Söz veriyorum."

Sudan çıkana dek ellerimi asla bırakmadı. Ayaklarımızın boşluğa çıktığı anda fazlasıyla korksam dahi sakin olmamı söyleyerek nasıl suda duracağımı göstermişti. Ufak ufak yüzmeye çalışsamda fazla yol katedememiştim. Yaklaşık yarım saat sonra ise pes etmiştim. Bu esnada ise asla elimi bırakmamıştı, bir saniye bile.

Sudan çıktığımız zaman bana yüzmeye karşı yeteneğim olduğunu söyledi. Kendisi ortaokulun başlarında yüzme kursuna gitmiş ve bir ayda anca yüzmeyi öğrenebilmişti. Benim ise şuan suda bu şekilde kalmamı büyük bir başarı olarak sayıyordu. Yalan söylemek istemiyorum, ettiği iltifatlar hoşuma gitmişti. Bunu şimdiye kadar tebrik edilmememe bağlıyorum.

Şimdi ise, denizden çıkalı on dakika oluyor, kumun üzerinde oturup denizi izliyorduk. Şans bizden yana mıydı bilmiyorum fakat saat sekize yaklaştığı halde sahile gelip giden kimse yoktu. Sevindirici bir şeydi bu benim için, dediğim gibi insanlarla sohbet etmeyi pek sevmezdim. Yanımdaki çocukla konuşmayı da sevmedim, sadece beni konuşturduğu için konuştum onunla.

Kimi kandırıyorum ben..? Kendimi bile kandıramıyorum ki. Açıkçası sevmekten daha çok kimseyle yapmadığım bir şeyi yaptığım için yakın hissediyordum kendimi ona karşı. Evet, sadece bu.

"Yüzmeyi sevdin mi..?" Sorduğu soruyla başımı ona doğru çevirdim, o da bana bakıyordu. "Evet, yani sayılır diyebilirim. Düzgün yüzebilirsem eğer o zaman sevebilirim." Yeniden gülümsemişti. Kumdaki ellerini çekip üzerindeki kum taneleri atmak için birbirine vurdu. Sonrasında ise gözünün önüne gelen kızıl tutamları arkaya doğru itti. Yaşına göre güzeldi, kesinlikle güzel bir yüzü vardı. "Yeteneklisin, kısa sürede yüzmeyi öğreneceğinden şüphem yok. Seninde şüphen olmasın." Gözlerini gözlerimden çekip denizin dalgalarına yöneltti. Bir süre yan profilini izleyip bende başımı denize çevirdim. "Öğretmeye devam etmemi ister misin..?" Sorduğu soru hoşuma gitmişti, garip bir şekilde bana değer veriyor gibiydi. Saçma bir düşünce farkındayım, tanışalı birkaç saatten fazla olmadı bile. "Sen bilirsin, istersen öğretmeye devam edebilirsin." Bu sefer yüzümü ona doğru çevirmedim. Biliyordum, dönersem tekrar gülümseyecek ve ben kendimi onun yüzüne dalmış bir şekilde bakarken bulacağım. "İstiyorum o zaman." Gülümsediğine yemin bile edebilirdim şuan. Her şeye gülümsemek yoruyor muydu acaba onu, bilmiyorum.

bitmesini istemeyeceğin bir yaz. minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin