Güneş, öğle saatlerinde yakıcı bir sıcaklıkla, insanları sanki vücudu mutasyona uğramış bir ışıkla karşı karşıyaymış gibi biraz zehirli hissettiriyordu; çoğu insan bu sıcakta gözlerini kısarken birkaç kişi elleriyle güneşi ellemeye çalışarak başlarını kaldırıyor, endişeli ifadelerini saklama gereği duymadan ara sıra aralarında fısıldaşarak bu yakıcı sıcaklığın altında kelimelerin erimesine neden oluyordu.
"Gerçekten o yükseklikten düşmeyecek mi?"
"Kaya tırmanışı öğrendiğini söyledi, değil mi? Okulun ikinci katına çıkmak büyük bir mesele olmamalı."
"Siktir, bu kadar rahat konuşuyorsan sen çık. Belli ki kaya tırmanışı hakkında bayağı bir bilgi sahibisin."
"...boş ver, eğer düşerse tutmaya çalışacağım. Bu kadar kol kasını boşuna yapmadım."
"...geri zekâlı mısın? Hiç fizik dersini dinlemedin mi?"
"..?"
Aşağıdaki konuşmalar zaman geçtikçe arttı ve insanlardan bazıları, "Dikkatli ol!" ya da "Bakamayacağım artık..." tarzı şeyleri biraz yüksek sesle söyleyerek diğer sınıflardaki öğrencilerin pencereden dışarıya bakmasını sağladı. Birinci katta olan dokuzuncu sınıfların yanından geçip giden figürü izlerken vücutlarını yüz seksen derece döndürmeleri normal bir zamanda oldukça gülünç bile sayılabilirdi. Okulun arka bahçesine bakan bu kısmında bir gürültünün patlak vermesi ise kaçınılmazdı.
Ancak Erkin ne bunları duyuyor ne de öğrencilerin gülünç vücut duruşlarını görebiliyordu; o zehirli, sıcak ışınlar sırtına düşmüş ve ince vücut hatlarını gösteren pamuklu tişörtü terden ıslanmışken tek düşünebildiği daha hızlı çıkması ve terlemiş avuç içlerinin tutunduğu borudan kaymaması için beyaz teninde açıkça beliren damarlara sahip eliyle boruya daha sıkı tutunması gerektiğiydi.
Alnından ter aktı ve çenesinde asılı kaldı. Erkin'in vücut kaslarının koordineli hareketiyle ter damlası serbestçe düştü ve özgürce zemine indi. Erkin, o an o su damlası olmayı dilerken buldu kendini.
Bu sırada ikinci katın yüksekliğine çıkmak üzereydi, dizleri bükülmüş ve kollarından sırtına kadar olan kaslar pencerenin kenarına neredeyse varmanın rahatlığıyla gevşemişti. Bu raddede, perdelerin neredeyse tamamen kapattığı karanlık sınıfın içini görebiliyordu. Bakışları, kapının önüne dizilmiş masalara ve sandalyelere düştü. O kadar fazla masa ve sandalye kapının önüne yığılmıştı ki, kimsenin kapıyı açamaması oldukça normaldi.
Erkin'in sağ ayağı borunun girişine bastı ve sonunda sağ ayağının desteğiyle sınıfın penceresine ulaştı. Sağ ayağının ucu pencerenin dışındaki küçük çıkıntıya değdi ve bedenini yana eğerek kollarıyla hızlıca pencere pervazına tutundu. Aşağıdaki insanlardan gelen yüksek sesli ünlemler ve bağırış Erkin'in kulağını doldurdu.
Belli ki bir süre önce aşağıda sadece beş altı kişi vardı, şimdi ise bunca ses onun bir konsere gittiği yanılsamasını yaratıyordu. Oldukça gürültülüydü ve onun daha da bunalmış hissetmesine neden oluyordu.
Kollarındaki damarlar uyguladığı güç nedeniyle açığa çıkmıştı. Erkin, kendisini sorunsuzca pencereye çekip bacaklarını pencere pervazına koyduğunda, kollarını da pencere pervazının üstüne yerleştirdi ve başka bir çığlık dalgasıyla beraber kendisini pencereden içeri attı. Şu anda okulun ikinci katına çıkması bazılarına göre çok kolay gelebilirdi, ancak lüksten kaçınmayan bu okulun her kat arası uzaklığı göz önüne alındığında, Erkin'in prototip bir kaya tırmanışı yaptığı kolaylıkla söylenebilirdi.
Astım ilacının kutusunu hâlâ ağzında ısırıyordu ve yanlışlıkla üstünde bir sıra diş izi bırakma korkusuyla dişleriyle çok fazla güç kullanmaya cesaret edemedi. Şimdi sınıfın içine girdiğine göre, astım ilacını eline aldı ve gözleri kapının önüne yığılmış masa ve sandalyelerden ayrılarak etrafına bakındı. Normal hayatta pek fazla görülmeyen gri gözler, açık pencereden gelen rüzgârla hafifçe dans eden perdenin içeri sağladığı güneş ışınlarıyla bir parlayıp bir karardı. İnsanlara bir fırtınanın içinde salınan küçük, ara sıra yanıp sönen ışığıyla yardım isteyen bir gemiyi hatırlattı. Öldürücü bir çekiciliği ve daha fazla yaklaşamayacağını, yardımını istediği kişinin sen olmadığını gösteren bir mesafe hissi vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
erkek arkadaşının kalbini yeme planı ≡ bxb
Short StoryÇoğu insan tarafından asi ama zarif olarak görülen Erkin; yeni okulunda rahat bir nefes alabileceğini düşündüğünde ve artık peşinde koşacak insanlar olmayabileceği hakkında umutlu olduğunda, Tanrı'nın onunla alay etmek istermiş gibi sıra arkadaşının...