lose control.

269 35 61
                                    

Her şey bir anda olmuştu.

Başından beri konuşmalarını sabırla dinleyen Jisoo, Hansol'un ağzından çıkan üç kelimeyle kendini kaybetmiş gibi Seungkwan'ın elinin üzerinde duran elini sertçe kavrayarak kendine çekmişti.

"Ne saçmalıyorsun sen?"

Hansol sendelemiş, elini sıkan eli kendisinden uzaklaştırmaya çalışmıştı.

"Sen de kimsin?"

Seungkwan Joshua'yı bir şey yapmaması için sürekli uyarıp duruyordu ama Hansol'un baygın bakışlarla ona bakıp sırıtışı Joshua'nın sabrını iyice zorluyordu.

"Siktir git ve bu çocuktan uzak dur."

Konuşmaları ingilizce ilerlediği sırada Seungkwan bir şey anlamasa da yüz ifadelerinden ortamın gerginleştiğinin farkındaydı. Joshua Hansol'un yakalarını sertçe kavramış ve kendine çekmişti.

"Bana ne yapmam gerektiğini sen mi öğretiyorsun?"

Alaycı ve boğuk sesiyle tek kaşını kaldırmış, Joshua'nın gözlerine meydan okurcasına bakıyordu.

"Evet ve sana hemen şimdi siktirip gitmeni söylüyorum."

Hansol'un arkadaşı olanları daha yeni farketmiş gibi ayaklanıp ona doğru yaklaşmıştı, sarhoştu ama Hansol'a nazaran daha ayık olduğu belliydi.

"Hansol, ne oluyor burada?"

Arkadaşının endişeli bakışları Joshua'nın çekiştirdiği Hansol'a kaymıştı.

"Hey, siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz?"

Adama doğru bir adım attığı sırada Hansol alay eder gibi bakan gözlerini Joshua'dan ayırmadan eli ile ona engel oldu.

"Önemli bir şey değil Seokmin, arkadaş kendisini bir şey zannediyor sadece."

Seokmin'in bu konuşmadan bir şey anlamadığı kesindi, çünkü bu ikili kendi aralarında hararetli bir şekilde ingilizce konuşuyordu.

"Bayım, lütfen-"

Seokmin'in lafını bölen şey, Joshua tarafından yüzüne sert bir yumruk yemiş olan Hansol'du.

Hansol dengesini kaybedip düşmek üzereyken Seokmin yaşanan şeyi hâlâ idrak edemese de düşmesine izin vermedi.

Şaşkınlıkla ağzı açık kalan Seungkwan, kime bakacağını bilemedi önce, en sonunda sinirle ve şaşkınlıkla Joshua'ya döndü.

"Lanet olsun, ne yapıyorsun sen?"

Joshua sanki onu duymuyormuş gibi, Hansol'un kendine gelmesini bekliyor gibi ona bakıyordu. Hansol kanayan burnunu gömleğine silmiş ve onu engelleyen Seokmin'e rağmen sanki hiçbir şey olmamış gibi dikelip Joshua'nın üzerine yürümeye başlamıştı.

Bunun ardından beklenmedik bir şey daha gerçekleşmişti, Hansol tüm gücüyle Joshua'nın sol gözüne doğru bir yumruk atmıştı.

Havada savrulan küfürler eşliğinde Seungkwan endişe ve korku içerisinde tezgaha yaslanıp gözünü tutan Joshua'ya yönelmişti. O sırada Seokmin denilen çocuğun Hansol'a hesap sorarcasına bağırışları tüm barın dikkatini onlara çekmişti.

Seungkwan'ı bir kenara iterek tekrar ve küfürler yağdırarak Hansol'a doğru ilerlemişti, ancak Hansol'un önüne geçen Seokmin onu bir şekilde durdurmuştu.

"Ne yaptığını sanıyorsun?"

Bir gözünü kısmış önündeki çocuğa sinirli bakışlar atarken Hansol arkadan kahkaha atarak onun sinirini iyice alevlendirmişti.

"O güzel periyi senden çalacağım için mi bu kadar sinirlendin?"

Seokmin, Hansol'un ne dediğini anlayacak zamanı bulamadan Joshua tarafından sertçe yana itilmiş ve bar tabureletine çarpmıştı. Sırtını çarptığı zaman gördüğü tek görüntü ise bu sefer çenesine yumruk yiyen Hansol'du.

Acıyla inleyerek masalardan birine tutunup dengesini korusa da, Joshua onu bırakmamakta kararlıydı. Her ne kadar Seungkwan tüm gücüyle onu kolundan tutup çekiştirmeye ve bağırıp durmaya çalışsa bile.

"Lanet olsun, her kimsen kes şunu artık!"

Bağırarak acıyan sırtına rağmen ayağa kalkmış ve Joshua'yı kolundan tutarak kendisine döndürmüştü.

"Sarhoş ve ne konuştuğundan haberi bile yok!"

Seokmin, Joshua'yı yakasından kavramış ve resmen yüzlerini aralarında santimler kalacak kadar yakınlaştırmıştı. Joshua'nın sinirli solukları Seokmin'in tenine rahatça temas ediyordu, açıkçası Joshua bu sözlerden sonra sakinleşmişe benziyordu.

O sırada Seungkwan hiç düşünmeden masaya yaslanmış, elleri cam kesikleri yüzünden kan içinde olan ve çenesini tutmuş sızlanan Hansol'a yardım etmeye çalışıyordu.

Seokmin ve Joshua arasındaki gerginlik dalgaları da böyle son bulmuştu, Joshua Seungkwan'ın ne yaptığını farkedip onu Hansol'dan uzaklaştırmış, keskin bakışlarla Hansol'a ve Seokmin'e bakarak bakışlarıyla hemen buradan gitmelerini söylemişti sanki.

Hansol kapıdan dışarı çıkana kadar bakışlarını Seungkwan'dan ayırmamıştı, Seokmin onu ne kadar uyarsa da.

TonightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin