Her insanın kendisine göre yanlışları ve doğruları vardır. Ben hep yanlış olandım.
Mevsim rüzgârları
Ne zaman eserse
O zaman hatırlarım
Çocukluk rüyalarım
Şeytan uçurtmalarım
Hayat dediğimiz bu serüvende karşımıza çıkan birçok zorlukla baş etmeyi kendi başıma öğrenmiştim. Çünkü hayat böyledir, fazlasıyla adaletsiz. Günler aylar geçtikçe kendi hayatımın adaletini kendim sağlamıştım bende.
Ben kim miyim? Nazlı Aydemir derler genelde. Okulun sessiz, sakin ve başarılı olan o kızı. Ailesi ile arası fazlasıyla iyi olan, o kızdım ben. Peki kime göre, neye göre böyleydim? Bazılarına göre dünyanın en pozitif insanıyken, bazılarına göre de en negatif insanıydım. Ya da en deli? Aslında insanların ayrılıkları doğdukları andan itibaren başlıyor. Birbiriyle tıpa tıp aynı düşünen kimse göremezsiniz. Örnek olarak deliler verilebilir. Bizden farklı düşünüyorlar diye onlara deli diyoruz. Peki ya deliler haklıysa? Ve asıl doğrular onların doğruları ise? Haklı olan onlar ise?
Hayatımda en çok istediğim şeylerden biriydi insanların birbirlerini anlaması. Ya da bu deli olarak hitap edilen insanların gerçek yüzünü görmek. O yüzden her zaman psikolog olmak istemiştim. Aslında bu düşüncelerim, beş yaşımdan sonra başlamıştı. Ailem, hayali arkadaşlar gördüğüm düşüncesi ile beni bir psikoloğa yönlendirmişti. Ailem yanlış düşünmüştü, hiçbir zaman hiçbir varlık görmemiştim. Küçükken çok sosyal bir kız olduğum söylenemezdi. Sadece biri vardı hayatımda, beni bu yaşıma kadar hiç bırakmayan.
Bu yıl üniversite senemdi. Deli gibi ders çalışan bir kız hiçbir zaman olmamıştım. Ama derslerimde başarısız olduğumda söylenemezdi. Psikoloji okumak istediğim için eşit ağırlık bölümünü seçmiştim. Sayısal derslerim ortalamanın üstündeydi, ama sözel derslerim için aynı şeyi söyleyemezdim. ÖZELLİKLE DE COĞRAFYA! Ne hocasını ne de kendisini severdim!
Bugün önemli bir dersimin sınavı vardı. 12. Sınıf olmamıza rağmen hocalar sınavları hep çok zor yapıyorlardı, hep aşklarından dolayı(!)
Akşama doğru
Azalırsa yağmur
Kız Kulesi ve Adalar
Ah burada olsan çok güzel hala
İstanbul'da sonbahar...
Kulaklığımda İstanbul'da sonbahar çalıyordu. Okula gidiyordum. Dün gece tarih sınavıma çalıştığım için bu sabah biraz yorgundum. Ama bu önemsizdi, bu sınavımı da geçersem son bir tane kalıyordu. O yüzden gün geçtikçe rahatlamaya başlamıştım. Bunun haricinde üniversite sınavına da çok az kalmıştı. Sınavı kazanacağıma neredeyse emin gibiydim. Kazanıp psikolog olmak en büyük hayallerimden biriydi, bunu siz anlamışsınızdır zaten.
Ben sınavı düşünüp okula giderken arkamdan gelen ses durmama sebep olmuştu. Arkamı dönünce bu kişinin Gülse olduğunu fark etmiştim. Gülse kim diye sorabilirsiniz, hemen açıklayayım. Gülse benim 4 yaşımdan beri yanımda olan kız arkadaşım. Aslında, arkadaş gibi değiliz. Çoğunlukla hep beraberdik ve bu aramızdaki bağın kuvvetlenmesine sebep oluyordu. Ailem, Gülse'yi tanımıyordu. Gülse, kendisini aileme bahsetmemi hiçbir zaman istememişti. Zaten son zamanlarda çok buluşamıyorduk. O da benim gibi üniversite sınavına çalışıyordu.
YOU ARE READING
YA DELİLER HAKLIYSA?
Teen FictionHer insanın doğru veya yanlışları vardır, ben hep yanlış olandım.